macar devrimi

1950’ler Orta ve Doğu Avrupa için yeni bir dönemin başladığı, sancılı yıllardır. II. Dünya Savaşı sonrası Alman işgalinden kurtulan Batı Avrupalılar (Fransa, Hollanda, Belçika) liberal çizgide devam ederken, Polonya, Çekoslavkya ve Macaristan gibi ülkeler ise SSCB etkisinde sosyalist devletler olarak tarih sahnesinde yer aldılar. Fakat sosyalizmin yerleşmesi kolay olmadı bu ülkelerde (hatta 1990’lara geldiğimizde ortadan kalktı). Uygulamalardaki farklılıklar, yönetimlerin SSCB ile olan ilişkileri hiç bir zaman sorunsuz olmadı. Dolayısıyla ayaklanmalar, isyanlar kaçınılmaz oldu; Prag Baharı ve bu yazının konusu olan Macar Ayaklanması gibi.

 Stalin’in ölümü sonrası Kruşçev liderliğinde stalinizmi tasfiye çalışmaları başlar Sovyetler’de ve Sovyetler’in kontrolündeki diğer sosyalist ülkelerde. Bu tasfiyeden etkilenen liderlerden biri de Macaristan İşçi Partisi’nin genel sekreteri ve Macaristan Başbakanı Matyas Rakosi’dir. Rakosi görevden uzaklaştırılır ve yerine Imre Nagy gelir. Nagy selefine kıyasla daha demokrat ve bugünlerin tabiriyle “ılımlı” bir liderdir. Kolektif çiftlik üyeliği zorunluluğunu kaldırması gibi yaptığı bazı ekonomik reformlar, dini ve milli değerlere karşı toleransı Macar halkını memnun etse de SSCB’de rahatsızlık yaratmıştır. Bu yüzden 1953’te devraldığı başbakanlık koltuğunu bırakmak zorunda kalır 1955 ilkbaharında. Rakosi göreve geri getirilir ve reformları durdurmakla işe başlar. Fakat Rakosi 1956 Temmuz’unda, SSCB’nin kendisi ile sürtüşen Yugoslav lider Tito ile ilişkileri düzeltmek istemesinden dolayı tüm görevlerinden uzaklaştırılarak tekrar tasfiye edilir.

 Üst kademede işler bu durumdayken, halk reformların devam etmesini ve bir değişim yaşanması gerektiğini düşünür. 23 Ekim 1956’da öğrencilerin başlattığı değişim yürüyüşü halktan da büyük destek görür ve 200 bin kişi katılır bu yürüyüşlere. Fakat yeni başbakan Erno Gero bu yürüyüşlere karşı sert bir tepkiyle yaklaşır ve polisler yürüyüş yapan kalabalığa ateş açar. Ordunun halka katılmasıyla, halk silahlanır. Nagy göreve geri getirilir ve isyancılara reformlara devam etmeyi vaadederek gösterilerin sonlandırılmasını ister. Fakat cevap olumsuz olur, isyancılar Sovyet ordusunun ülkeyi terketmesini isterler. Bu arada devam eden reformlarla kilise tekrar güçlenmiş, muhalefet partileri temsil hakkı kazanmıştır Macaristan’da. Kabul etmek gerekir ki bunlar sosyalist bir ülkede gerçekleşmemesi gereken, gerçekleştiğinde de acilen sert önlemlerle çözülmesi gereken problemlerdir. Avrupa’da bu tarz “anti-sosyalist” sorunları çözecek olan tek askeri ve siyasal güç de SSCB’dir. SSCB tıpkı 68’de Prag Baharı’nda Çek Cumhuriyeti’ne yapacağı gibi, Macaristan’ı işgal kararı almıştır. Brejnev Doktrini’nin temeli sayılan “30 Ekim Deklarasyonu” yayınlanır. SSCB devrim tehlike altında olduğu zaman sosyalist ülkelere müdahale hakkının olduğunu belirtir ve böylece askeri müdahele için gerekli zemini hazırlar

 30 Ekim Deklarasyonu’nun ertesi günü Sovyet orduları Budapeşte’yi kuşatır, Nagy de buna Varşova Paktı’ndan ülkesini çıkararak karşılık verir. Radyolar teker teker susturulmadan önce dünyaya durumlarını durdurma çabasına girerler, Nagy de BM’ye ve diğer ülkelere çağrıda bulunur ve yardım ister. İşgalden üç gün sonra Sovyetler yine deklarasyon gereğince müzakere talep edip Nagy ile isyanın öncüsü General Pal Malater’i tutaklatır. Bu arada Nagy hükümetinde görev almış olan Janos Kadar başbakanlığı devralarak Sovyet yanlısı yeni bir hükümet kurar. Halkın silahlı direnişini bir gecede kırılır Sovyet ordusunun desteğiyle ve ayaklanma sona erdirilmiş olur.

Imre Nagy

Imre Nagy

 İsyan sonrasında Nagy ve Malater pek şanslı değildir. 10 yıl sonra benzer olayların gerçekleştiği Prag’da Alexander Dubcek sürgün ile yaşamını kurtarırken, Nagy ve Malater sürgün ile kurtulamaz ve tutuklandıktan 2 yıl sonra Macar askeri mahkemesi tarafından “vatana ihanet” ile suçlanarak idam edilirler. Ayrıca geniş çaplı tutuklamalar başlar Macaristan’da ve bu yüzden 150 bin Macar yurt dışına kaçar.

 Macarların bu ayaklanması tahmin edilenden daha büyük bir etki yaratır. 1954 Dünya Kupası’nın finalisti ve dönemin en iyi milli takımı olarak gösterilen Macaristan’ın(bu dönemde 52 maçlık yenilmezlik serisi vardı) başta takımın efsane oyuncusu Ferenc Puskas olmak üzere birçok oyuncusu ülkeden kaçar. Bunun yanında Avrupa’daki bir çok komünist entarnasyonel üyesi partiden ayrılır isyanın bastırılmasından sonra, tıpkı Jean Paul Sartre gibi. Ayrıca bu ayaklanmadan dolayını Times dergisi Macar halkına 1956 yılında “Yılın Adamı” ödülünü layık görür. Yine bu ayaklanmanın 1968’deki Prag Baharı’nı etkilediğini söylemek de yanlış olmaz.

 1989 yılında  ölümünün 31. yıl dönümünde 100 bin kişi Nagy’i anma törenine katılır ve itibarının iade edilmesini ister. Soğuk Savaş döneminin sonun yaklaştığı bu yıllarda, muadilleri gibi zayıflayan sosyalist hükümet halkın isteğine karşı koyamaz ve itibarını iade eder Nagy’e. Böylece yıllar sonra hem haksız bir suçlama son bulur, hem de Macaristan’da sosyalist rejim döneminin sonu başlamış olur.

[box_dark]KAYNAKÇA[/box_dark]

Leave a Reply