“Hayatımı kaos, acı çekme ve ölüm temelli üzerine kurmak benim için imkansızdan da öte bir şey.”

Anne Frank

1939 yılında patlak veren 2. Dünya Savaşı Yahudi bir ailenin ikinci kızı olan Anne Frank’in bu sözlerini gerçeğe çevirdi. Aslen Alman vatandaşı olan ve 12 Haziran 1949 yılında doğan Anne, barınaklarda ve toplama kamplarındaki hayatları, Nazi’lerin barbarlığını ve kurbanlarının acizliğini ‘Kitty’ adını verdiği günlüğünde anlattı. Ölümünden sekiz sene sonra ailesinden hayatta kalan tek ferdi olan babası Otto Frank tarafından bastırılan bu günlük onu Holocaust’un (Yahudi Soykırımı) simgelerinden biri haline getirdi.

[box_light]Sığınak[/box_light]

Sığına giden giriş

Sığına giden giriş

1929 yılında tüm dünyayı etkileyen Büyük Buhran Frank Ailesi’ni de zor duruma soktu. Otto Frank’in işleri kötüye gidince 1933 yılında iş ilişkilerini kullanarak ailesi ile birlikte Hollanda’ya göç etti. Otto Frank’in Hollanda’yı tercih etmesinin sebebi 1. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalan Hollanda’nın diğer Avrupa ülkelerine nazaran daha güvenli olacağına olan inancıydı. Fakat kaderleri Otto ailesini Hollanda’da da peşlerini bırakmadı. 10 Mayıs 1940 yılında Hitlerin orduları Hollanda’yı işgal ederken 11. yaş gününe 1 ay kalan Anne Frank ve ailesi için sonu kötü biten yeni bir dönem başladı. Almanya’da Yahudiler için konulan kısıtlamalar Hollanda’da da geçerli oldu. Artık Yahudiler parklara gidemiyor, tiyatro izleyemiyor, Musevi okulları dışında hiçbir yerde eğitim göremiyorlardı. Ablası Margot ile birlikte Musevi lisesine gitmeye başlayan Anne Frank derslerde sürekli gevezelik yapmasının cezasını kompozisyon ve şiir yazarak ödüyordu. Diğer öğrencilerin sıkıcı bulduğu bu ceza Anne’nin hayatında önemli bir yer edinmiştir.

Savaşın bitip ileride büyüdüğü zaman gazeteci ve sonra da meşhur bir yazar olmak isteyen Anne Frank ilk çalışmalarını bu zamanlarda yapmıştır. 1942 yılında Alman ordularının Avrupa’yı kasıp kavurduğu sırada aile beraberlerinde yakın dost oldukları 4 kişi ile birlikte baba Otto Frank’in Prinsengracht’taki ofis binasının arkasında bulunan gizli bölmede saklanmaya başlarlar. Ailenin dış dünyayla bağlantısını ve ihtiyaçlarını Otto Frank’in sekreteri Miep Gies sağlar. 12 Haziran 1943 yılına gelindiğinde 14. yaşına basan ve doğum gününde babasından kırmızı beyaz kareli bir günlük alan Anne Frank’in hayatı köklü bir biçimde değişime uğrar. Günlüğün ilk sayfasına yazdığı şu cümleler artık onun yetişkin, sırları olan ve yaşadığı çevreyi çok iyi bir şekilde resmedebilen biri haline getirmiştir: “İnsanların bazı sırları vardır, bunları bazen en yakınlarına dahi anlatamazlar, umarım bütün sırlarımı sana paylaşabilir benim için bir huzur ve destek kaynağı olursun.”

Gizli bölmede koyulan katı kurallar neşeli muhabbetlerin yerini fısıltı ile konuşmalara, ayakucunda yürümeler aldı. Bu durumun yarattığı sıkıntıları günlüğüyle zaman geçirerek yenmeye çalışan Anne Frank savaşı, Nazi zulmünü, insanların çaresizliğini bu dönemde kalem almıştır.

[box_light]Toplama Kampı[/box_light]

Günlüğün orjinal hali

Günlüğün orijinal hali

İsimsiz bir ihbar sonrası Nazi görevlilerinin sığınağı bulması Frank ailesini ve dostlarının hayatlarını sonsuza dek değiştirir. Kamyonlara bindirilen sonra Gestapo merkezine götürülen insanların arkasında yıkık dökük eşyalar ve Anne Frank’in Kitty’si kalır. 3 Eylül 1944 yılında sığır vagonlarında yemek yemeden, tuvalete gidemeden ve ayakta süren 3 gün 2 gece yolculuk sonrası insanların son durak dedikleri yere Auschwitz’e götürülürler. Kadınların ve çocukların birlikte, erkeklerin ise ayrı bir yerde kaldıkları bu kamp Otto Frank’in ailesini son kez gördüğü yerdir. Savaşın Almanları aleyhine döndüğü bir dönemde Rusların ilerlemesi toplama kamplarının ve delillerin yok edilmesini gerektirir. 1945 Şubat ayında savaşın Almanların kaybettiği düşüncesi kamplardaki hareketliliği artırır. Margot ve Anne Frank Bergen-Belsen kampına gönderilirler. Bitlerden dolayı yayılan tifüs nedeniyle Şubat ayının sonlarına doğru Margot ölür ve ablasının ölümü sonrası hayata küsen ve kurtulacaklarına dair inancını kaybeden Anne Frank ise 3 gün sonra ablasının kavuşur.

[box_light]Günlük[/box_light]

15 Nisan 1945’de Auschwitz’de kalan baba Otto Frank Kızıl Ordu’nun kampı kurtarmasıyla hayatta kalır ve milyonlarca mülteci ile

Amsterdam'da bulunan Anne Frank Evi

Amsterdam’da bulunan Anne Frank Evi

birlikte savaşın yerle bir ettiği Avrupa’yı baştanbaşa katederek evlerinden ve sevdiklerinden geri kalanları bulmaya çalışır. Takip eden haftalarda tüm ailesinin öldüğün öğrenen Baba Frank’e asistanı Miep Gipes baskından sonra sakladığı günlüğü verir. 1947 yılında günlüğün bir özetini -kızının istediği isim ile ‘Gizli Sığınak’– yayınlayan baba Frank ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı savaşmayı tek vazife edinir. 1972 yılında Amerika’da ‘Genç Bir Kızın Günlüğü’ adıyla yayınlanan günlük kısa bir süre sonra 1 numaraya yükselir. 1960 yılında müzeye çevrilen ve ‘Anne Frank Evi’ adını alan Frank’lerin ve dostlarının kaldığı sığınak bugün düzenlediği çeşitli organizasyonlarla özellikle gençlere sevgiyi, hoşgörüyü Anne’nin günlüğünde yazdığı kelimelerle anlatmaya çalışmaktadır. 

[box_dark]KAYNAKÇA[/box_dark]

  • http://annefrank.com/
  • http://www.annefrank.org/
  • www.ushmm.org/wlc/tr/article.php?ModuleId=10005210
  • http://www.belgeselgunlugu.org/2012/08/hchannel-biyografi-anne-frank.html

Leave a Reply