Belki de her gün önünden geçtiğimiz, ama varlığından ne kadar haberdar olduğumuz konusunda şüphe uyandıran bir tiyatro, Ankara Sanat Tiyatrosu… Eskileri aratacak şekilde düzenlenmiş binasıyla bizi karşılayan AST; locaları, koltukları, sahnesi ve açılan perdesiyle büyülü bir dünyayı bizlere sunmak için hep hazır bekliyor. AST her tiyatro sahnesi gibi çok değerli, fakat onu farklı kılan önemli noktalar var; kuruluş süreci, sanatçı kadrosu, dönemin toplumsal olaylarındaki belirleyiciliği, onu tarihsel anlamda daha da ileriye taşımıştır.
AST, 6 Aralık 1963 tarihinde, Asaf Çiyiltepe ve arkadaşları tarafından, ilerici fikirlerin taşıyıcılığını sanatla yapabilmek için kurulmuştur. Genel Yayın Yönetmenliği’ni bir süre Asaf Çiyiltepe yapmış, geçirdiği bir trafik kazası sonucu hayatını kaybedince yerini Güner Sümer almıştır. Güner Sümer’in ardından Genel Sanat Yönetmenliği’ne Rutkay Aziz gelmiş ve hala AST’de görevine devam etmektedir. AST, çağdaş dünya klasiklerinin tiyatroya taşınmasında öncülük etmiş, Samuel Beckett, Max Frisch, Maksim Gorki, Bertold Brecht, Samed Behrengi gibi dünya edebiyatının öncü isimlerinin oyunlarını halkla buluşturmuş, fakat bununla sınırlı kalmamış, çağdaş Türk tiyatrosunu da geniş kitlelerle buluşturmuştur. AST sadece tiyatrolarıyla değil, Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Cahit Atay, Turgut Özakman gibi önemli isimlerin tiyatro yazarı olarak yetişmesinde de katkısı olarak önemli bir rol üstlenmiştir. Kendisini toplumcu tiyatro hareketi içinde tanımlayan AST, Fransızların TNP (Ulusal Halk Tiyatrosu) hareketinden esinlenmişti. Devrimciden çok halkçı tiyatro olarak adlandırılıyordu, bu akımda giden oyunları ise 72. Koğuş, Sultan Gelin, HO’da, Pir Sultan Abdal, Teneke olarak sıralamak mümkün.
O dönemde önemli bir oyun türü de müzikli toplumsal güldürülerdi. Fazlaca derinlik taşımayan fakat mizansen taşlama türünün önemli bir parçası sayılan güldürü oyunlarına, o dönem AST’de oynanan Devr-i Süleyman’ı örnek verebiliriz. AST’nin TNP çizgisi ve yoğunlaştığı müzikli toplumsal güldürüler, ilk 5-6 yılını kapsamış, ardından halk oyuncularının içinden birkaç topluluk çıkmış, Vasıf Öngören’in kurmuş olduğu Ankara Birliği sahnesi uzun ömürlü olmamış, Devrim İçin Hareket Tiyatrosu ve İşçinin Tiyatrosu, sokak tiyatrosu türü anlamında ülkede bir ilk olmayı başarmıştır. Böylesi bir canlanma süreci, bünyesinde eksiklikleri de barındırıyordu. Genco Erkal’a göre, sokak tiyatrolarının kapalı salonlarda oynanması, AST’nin amacını işlevsizleştirmiş, halktan kopuk bir sanat anlayışında kalmasına neden olmuştur. Önlerinde bir örnek olmaması ve bu konuda ilk adımı atanlardan birinin AST olması ise, hata yapmalarının yadırganacak bir şey olmadığını gösteriyor bizlere.
İlerleyen zamanlarda, AST’nin politik duruşu birilerini rahatsız edecek, özellikle 1971’in 12 Mart’ından ve o günün etkilerinin yıllara yayılmasından nasibini, AST sanatçıları da alacaktı. 1971- 1972 sezonunda Bertold Brecht’in yazdığı Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti oyununda yer alan oyuncular sıkıyönetim tarafından gözaltına alınmıştı, fakat baskılar ve gözaltılar AST’yi yıldıramamış, kazandırdığı oyunlarının yanına bir de yeni bir marş eklemiştir. O marş hepimizin bildiği, 1 Mayıs Marşı’ydı. Marşın halkla buluşma öyküsü ise ilginç: Maksim Gorki’nin ANA adlı romanını Bertold Brecht oyunlaştırmış, 1974-1975 sezonunda, Rutkay Aziz rejisi ve AST çalışanları sergilemiştir. Oyunun müziklerini yapan Sarper Özsan, marşı, Rusya’da yaşanan 1905 Devrimi’nde, yaşanan Kanlı 1 Mayıs olayı için yazmıştır. Oyun tekstinde, işçiler marş söyleyerek girer cümlesi var fakat marşın ne olduğu konusunda bir fikir yok. Son anda Özsan, marşı oyuna koymaya karar veriyor ve 1 Mayıs Marşı ilk kez bu oyunda söyleniyor ve seyirciler 1 Mayıs Marşı’nı tiyatro oyunundan öğrenmenin coşkusu içinde, günümüze kadar meydanlarda dilinden düşürmüyor.
Ankara Sanat Tiyatrosu, Türkiye’nin tarihine mercek tutabilmiş ve Emek Sineması’yla aynı kaderi paylaşmaktan kendini kurtarabilmiş ender sanat kurumlarımızdan biri. Sanatı apolitik olmaya iten kültür piyasasına karşı, iki senedir sergilediği Aziz Nesin’in oyunlarıyla direnç gösteren AST, sanatseverleri İzmir Caddesi’ndeki yerinde bekliyor.
[box_dark]KAYNAKÇA[/box_dark]
Militan Dergisi- ” Genco Erkal’la Bir Konuşma”
http://www.ast.com.tr/Sayfa.aspx?Pid=1
http://www.radikal.com.tr/hayat/1_mayis_marsinin_hikayesi-994532