[quote]
“Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip, affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü; unutulan soykırım tekrarlanır!”
-Aliya İzzetbegovic
[/quote]
Bosna-Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı, Bilge Kral İzzetbegovic’e katılmamak elde değil. O yüzden bilmek, öğrenmek ve unutmamak gerekir.
Srebrenicki Inferno (Srebrenitsa Ağıtı)
Majko, majko, jos te sanjam (Anne, anne, hala rüyamda seni görüyorum)
Sestro, brate, jos vas sanjam svake noci (Abla, ağabey, hala her gece rüyamda sizi görüyorum)
Nema vas nema vas nema vas (Burada değilsiniz)
Trazim vas trazim vas trazim vas (Sizi arıyorum)
Gdje god krenem vidim vas (Nereye gitsem, sizi görüyorum)
Majko, oce, sto vas nema (Anne, baba, neden burada değilsiniz)
Bosno moja ti si moja mati (Bosna’m, sen benim annemsin)
Bosno moja majkom cu te zvati (Bosna’m, sana anne diyeceğim)
Bosno majko Srebrenice sestro (Bosna annem, Srebrenitsa ablam)
Necu biti sam (Yalnız olmayacağım)
Tarih, 11 Temmuz 1995. Medeniyetlerin beşiği sayılan Avrupa’nın göbeğinde, Bosna Hersek’te, yüzbinlerce insanın kaybı ile sonuçlanan bir savaş…
4 yıl boyunca süren bu insanlık dışı katliama adeta göz yumulmuştur. Burada işlenen insanlık ayıbı, çıkarcı politikaların, faşizmin, sadizmin ve silah tüccarlığının en acı örneklerinden biridir. Resmi kayıtlara göre 10.000 kişi öldürülmüştür. Resmi olmayan bilgilere göre ise 30.000 civarında insan katledilmiştir. Dünya hukukunun doğru bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını göz önüne aldığımızda, resmi olmayan bilgilerin güvenilirliğinin daha fazla olması muhtemeldir.
Soykırımın en büyük ayağı, Bosna’nın doğusunda Srebrenitsa kentinde yaşanmıştır. Sözde Srebrenista’yı koruyan Hollandalı BM askerleri, aksine Rotko Mladiç komutasındaki Sırplar’a destek vermişlerdir. Bosnalı Sırplar’ın kasabayı ele geçirmelerine göz yumulmasının ardından yalnızca Srebrenitsa’da 8000 Müslüman erkek katledilmiştir. Bu şehir Birleşmiş Milletler’ce güvenli bölge ilan edilmişken, böylesine şuursuz bir davranış ve ihanet, bu soykırımı dünyanın gözleri önüne sermiştir.
Tarihe adını kapkara harflerce yazdıran Srebrenitsa Katliamı, dünyanın insan hakları konusundaki tutumunun bizi bir anda nasıl şaşırtabileceğini göstermiştir. Barış kuruluşlarının içinde bile barışa karşı insanların olabileceğine tanık etmiştir. Bu katliama seyirci kalan tüm ulusların katliama etkisi büyüktür. Savaşın üzerinden 18 yıl geçmesine rağmen hala tüm yaşananlar ve duyulan acılar tazeliğini nedensizce korumaktadır.
Srebrenitsa Katliami için bir çok şey söylemek mümkün. Dünyanın gözü önünde işlenen bu soykırımda Batı uygarlığı maalesef sınavını veremedi. Yalnızca Müslüman olduğu için bir halk soykırıma tabi tutuldu. Bugun sırf Türkiye Müslüman bir ülke olduğu için AB kapısında bekletilmektedir.
Srebrenitsa Katliamı, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu kıyım olması ve Avrupa’daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından da önem taşır.
Bosnalı Müslümanlar’ın dünyanın gözü önünde sistematik bir şekilde soykırıma tabi tutulmasına rağmen, bu hususa dair hala tam manasıyla bir şey yapılmadan seyirci kalınıp, konuya bir açıklık getirilememiştir. 26 Şubat 2007’de Milletlerarası Adalet Divanı, Srebrenitsa Katliamı’nın bir soykırım olduğunu açıklamıştır. Ancak savaş suçluları yargılanmalarının ardından serbest bırakılmışlardır. Maalesef Avrupa bu katliamı unutmuştur. Saldırılar süresince Bosna’da topraklarından silah zoruyla sökülüp alınan ve yine aynı toprakların altına hapsedilen bedenler, katliamın kanlı yüzünü daha net bir şekilde ortaya koymuştur.
Geçmişi bilmeyen bir insan, geleceği göremez. Geçmiş bize şu anımızı da öğreten bir kaynak vazifesindedir. Yalnızca Srebrenitsa’da değil tüm Bosna’da savaşın sebep olduğu yıkımlara rağmen, sabırlı bir biçimde din, dil, kültür ya da bir etnik ayrım gözetmeksizin göğüs gerilmiştir. Tüm dünya ülkelerince uygulanması gereken budur. Önemli olan bir şey vardır; o da bizi bulan bu musibetler içinde insan kalmaya çalıştığımız ve bunu başardığımızdır. Bosna halkı, geçmişte olduğu gibi günümüzde de Doğu ile Batı medeniyetlerinin birleştiği kültürlerarası bir toplum olgusunu korumaktadır.
Yıllar sonra akıllarda küçük bir Boşnak çocuğun “Küçük çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne?” sorusu kalacaktı.
[quote]”Düşmanlarımız sadece tek bir ırk tanıyorlar; kendi ırkları, tek bir din tanıyorlar; kendi dinleri, tek bir siyasi parti tanıyorlar; kendi partileri. Kendilerinden olmayan ne varsa onlar açısından yok edilmeye mahkumdur…”
Aliya İzzetbegoviç[/quote]
[box_dark]Kaynakça[/box_dark]
– http://www.turnusol.biz/public/makale.aspx?id=16607&pid=19