Daha önceki yazımda bir süre tarih biliminin alt kollarından biri olan filoloji’nin yardımıyla çeşitli kelimeler hakkında araştırmalar yapacağımı ve bu araştırmalar neticesinde bulduklarımı sizlerle paylaşacağımı belirtmiştim. Geçen yazımda zenci kelimesinin kökeni üzerine yaptığım araştırma neticesinde kayda değer gördüğüm dönüşler aldığım için, yine buna benzer bir yazı yazmaya karar verdim.
Öncelikle araştırmamın konusunu nasıl belirlediğimden biraz bahsederek başlamak istiyorum. Yaklaşık iki sene önce Balkanlara yapmış olduğum bir yolculukta, özellikle ilgimi çeken bir kültür olmuştu. Adeta Balkanlardan bir çıkış kapısı olarak değerlendirilebilecek bir ülke olan Macaristan’ın, orada olduğum dönemde beni ne kadar cezbettiğinden bahsetmemek haksızlık olur. Özellikle ülkenin başkenti olan Budapeşte’nin köprülerinin ihtişamını ve şehrin dört bir yanına yayılmış olan muhteşem mimari eserleri görüp de beğenmemek elde değil. Ancak bu ülkenin benim açımdan farklı bir kefede olmasının tek nedeni sadece yapıları değil, ayrıca diliydi de. Bilindiği gibi Hunların soyundan geldikleri söylenen ve ülkelerinin ismi olan Hungary kelimesinin bile, Hun kelimesinden türediği iddia edilen bu ülkenin, Türklerle bir şekilde bağlantılı oldukları düşünülmekte. Aynı zamanda ülke topraklarının yaklaşık 160 yıl boyunca Osmanlı coğrafyası içerisinde bulunduğu da hesaba katılırsa, kültürlerarası büyük benzerliklerin olduğunu söylemek elbette ki çok şaşırtıcı olmayacaktır; fakat yine de Macar dilinden dilimize geçmiş olan kelimelerin sayısını görmek beni haylice şaşırttı. Bu nedenle de oraya gittiğimde kullanılan kelimeler açısından gördüğüm ilginç benzerliklerin bir gazete yazısı olmaya değeceğini düşündüm. Bu nedenle kollarımı sıvıyorum ve kısaca ulaştığım bilgileri sizlere sunuyorum.
[box_light]“Cebimde çok küçük elma var”[/box_light]
“Şimdi bu cümle de nereden çıktı?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Gerçekten de konuyla hiçte alakalı görünmeyen bu cümle nereden çıkmış ben de çok merak ediyorum; çünkü Macaristan’a gittiğinizde Hun heykelleri ve köprüler hakkında bilgi edindikten sonra Türkiye’den gelen bir turist olarak Macarlar hakkında öğreneceğiniz belki de ilk şeylerden biri bu cümle olacak. Neden mi? Size şöyle açıklayayım. Yukarıda demin gördüğünüz cümle Türkçe olduğu kadar Macarca da. Macarca’da cümlenin yazılışı her ne kadar bazı değişikliklere uğruyor olsa da, okunuş açısından tamamen aynı bir cümle kalıbından bahsediyoruz. Yani Macarca “Zsebemben sok kicsi alma van” olarak yazılan cümle ve bizim yukarıda Türkçe olarak yazdığımız cümle arasında ne anlam olarak ne de telaffuz olarak hiçbir fark yok. Aynı şuan şaşırdığınız gibi ben de bunu ilk duyduğumda çok şaşırmıştım diyebilirim. Ancak bunlar Macarca ile ilgili birkaç ilginç sözcükten sadece birisi.
Bu arada şuna da bir parantez açmak istiyorum ki Macarca’nın mensup olduğu dil ailesine de baktığımız zaman aynı Türkçe gibi o da Ural-Altay dil ailesinden gelmekte; buna rağmen bizlerin bile öğrenmekte oldukça zorluk çekeceği bir dil olduğunu da belirtmek isterim. Hatta öyle ki dünyanın en kural tanımaz dillerinden biri olarak sayılmakta.
Kısa bir bilgi paylaşımının ardından, “Soba” kelimesine gelelim. Günümüzde artık çok olmasa da geçmişte kışın evlerden eksik olmayan soba kelimesi de tahmin edeceğiniz gibi dilimize Macarca’dan geçmiş bir kelime. Peki Macarca’da da anlamı aynı mı? Macar kaynaklarına ilgili kelimeyi bulmak maksatıyla baktığımız zaman karşımıza çıkacak kelime “szoba” kelimesi. Szoba, Macarca’da ev içindeki sıcak bölge, hamam anlamına geldiği gibi sadece oda manasına gelen kullanımları da mevcut. Yani atalarımız bu hamamı bir şekilde allayıp pullayıp karşımıza ısıtıcı nitelikteki bir ev eşyası olarak koymuşlar diyebiliriz.
Yine Macarca’dan dilimize geçen bir kelime olan “varoş” kelimesinin ise soba kelimesini aksine çok da büyük bir anlam kaybına uğradığını söylemek doğru olmaz. Macar dilinde yer alan “varos” kelimesinden gelmekte olan bu kelimenin yine aynı dildeki anlamı ise kent. Bilindiği gibi varoş kelimesi bizim dilimizde de kent içindeki kenar mahalle anlamını taşımakta.
Bunlar dışında Macaristan’ın yöresel yemeği olan gulaştan tutunda, dağınıklık belirten salaş kelimesine, şarampol kelimesine hatta kopçaya kadar günümüzde kullandığımız birçok kelimede de Macar izleri görmek mümkün.
Görüldüğü gibi, Macar milletiyle Türk milletinin geçmişteki olası bağları bir yana, dilsel anlamda da özel bir bağları bulunmakta. Elbette ki bu bilgiler Macaristan’a yapılan bir yolculukta o yöreden bir insanla konuşmamızın rahat olacağı anlamını taşımıyorsa da, bir Macar’ı “cebimde küçük çok elma var” diyerek şaşırtmanın eğlenceli olabileceğini söylemekte bir tuhaflık görmüyorum.
Yazımı son olarak Macaristan adına 2011 yılında Eurovision yarışmasına katılan Kati Wolf’un “What About My Dreams?” şarkısıyla bitiriyorum. İyi dinlemeler.