Kadeş Savaşı, tarihe ilk yazılı antlaşma olarak geçen Kadeş Antlaşması’na yol açmasının ötesinde bir savaş…
Tarih, İ.Ö. 1274…
Bilinen dünyanın en büyük iki imparatorluğu… Bir tarafta Anadolu’nun kudretli Hitit İmparatorluğunun yenilmez orduları, diğer tarafta Aşağı ve Yukarı Ülke’nin hükümranı, büyük zaferler elde etmiş ordular sahibi, Işığın Oğlu Ramses ve Mısır birlikleri. Uzun zamandır bölgede devam eden gerginlikler ve Kuzey Suriye prenslikleri üzerinde iki tarafın da hakimiyet kurma çabaları, o zamana kadar tarihte toplanmış en büyük ve en donanımlı iki ordunun, bugünkü Suriye’de Humus valiliği içinde kalan, Asi nehri kıyısındaki Kadeş kentinde karşı karşıya gelmesine neden oluyor.
II. Ramses, Eski Mısır’ın en büyük firavunu. 20’li yaşlarında tahta çıkıp 90’lı yaşlarına kadar hüküm süren Ramses, hükümdarlığının ilk yıllarında büyük bir imar faaliyetine ve iç düzeni sağlama çabalarına girişiyor. Tek Tanrı’ya inandığı için sapkın firavun ilan edilen Akhenaton’un dini takipçilerini ortadan kaldırırken güneyde Nubya’da (bugünkü Etiyopya ve Güney Mısır) hakimiyetini pekiştiriyor. Ramses’in şehri manasına gelen Per-Ramses isminde görkemli bir şehir kurdurup başkent yapıyor. Ancak hükümdarlığının henüz 5. yılında Ramses, Kuzey Suriye egemenliği için Hititlerle mücadele etmek zorunda kalıyor.
Kadeş…
Etkileyici yapısıyla, hem Asi nehri hem ağaçlı tepeler tarafından korunmasıyla ele geçirilmesi imkansız gözüken kale…
Ordusunu 4 tümene ayırmış ve her birine bir Tanrının ismini vermiş Ramses, Hititlerin yüzlerce mil uzaklıkta olduğunu söyleyen 2 bedeviye inanarak kendi kumanda ettiği Amon tümeniyle ordugâhını kurup Kadeş karşısında yerleşmiş, diğer tümenlerin de Asi nehrini geçmesiyle Kadeş’e karşı saldırıya geçecek. Ancak Kadeş kalesinin kuzeyinde gizlenen, Ramses’in uzaklarda olduğunu zannettiği Hitit ordusu, büyük bir hızla saldırıya geçerek Mısır ordusunun Ra ve Amon tümenlerine saldırıyor. Ra tümenini hızla yok ederken Amon tümeninin etrafını sarıyor. Üstelik, Ramses de ordugahıyla beraber tümenin ortasında.
Bu noktadan itibaren kaynaklar farklılık gösteriyor. Hitit kaynaklarına göre, Mısır ordugâhının yağmasına dalan ve emir dinlemez haldeki çok ulustan müteşekkil Hitit ordusu, bir Mısır birliğinin saldırısına uğruyor. Hititlerin ırmak geçidini tutmamasından dolayı nehri geçen Ptah ve Seth tümenleri, Ramses’in imdadına yetişiyor. Yardıma gelen bu tümenler, Ramses’in hayatını ve şerefini kurtarıyor.Mısır kaynaklarında ise durum çok farklı. Hititlerin beklenmeyen saldırısı sonunda Mısır ordusu dağılmış vaziyette. Subaylar ve erler gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içerisinde kaçıyorlar. Ramses’in ağzından aktarıldığına göre yanında ne bir prens, ne bir piyade, ne bir sürücü, ne bir savaş arabası kalıyor. Yaya askeri de araba savaşçıları da Ramses’i ganimet gibi bırakıp çekip gitmiş. Düşmanla savaşmak için kimse beklememiş.
Ramses hakkında roman serisi yazan ünlü Fransız mısırbilimci (egyptologist) Christian Jacq, Mısır kaynaklarından hareketle sahneyi şöyle anlatıyor:
“Ramses, üç metre uzunluğunda, altın kaplı ağaçtan yapılmış savaş arabasına bindi… Arabadaki iki sadaktan birinde oklar, ötekinde yaylarla kılıçlar vardı. Firavun koskoca bir orduyla dövüşmeye hazırlanıyordu… Ramses, son savaşını yapan yenik bir komutan değildi. Yorulmaz kolları ve sınırsız gücü olan bir Kral, yakan bir alev, parıldayan bir yıldız, güçlü bir rüzgar, boynuzları bilenmiş bir vahşi boğa, karşısına kim çıkarsa çıksın pençeleriyle onu parçalayacak bir şahindi.”
Hitit ordularının böyle muazzam bir güç karşısında direnmeleri, sayıca çok çok üstün olmalarına karşın mümkün olmuyor. Hitit ordularının çemberini tek başına kıran Ramses, Ptah ve Seth tümenleriyle birleşiyor ve Hitit ordusunu bozguna uğratıyor. Ramses’in binlerce savaşçıyı tek başına yenebilecek güçte olduğunu gören Hitit imparatoru Muvatallis, ordusunu geri çekiyor ve Kadeş Kalesi’ne sığınıp Ramses’ten bağışlanma diliyor.
Hitit kaynaklarında Ramses’in esir düşmekten son anda kurtulduğu, Mısır kaynaklarında Ramses’in muazzam bir zafer kazandığı belirtilirken tarihçiler, savaşın net bir galibinin olmadığını belirtiyorlar. Yapılan antlaşma sonrası Kadeş Kalesi’nin ve savaş öncesi sorunlardan Amarru Prensliği’nin Hititlerde kalması, savaşın galibinin olmadığı yönündeki iddiaları destekliyor.
Başlığa dönecek olursak…
[box_dark]KAYNAKÇA[/box_dark]
- Christian Jacq, Ramses: Kadeş Savaşı, Remzi Kitabevi, 1998
- http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/26748.asp
- http://www.touregypt.net/featurestories/kadesh.htm