Avrosantrizmin sonu ve Küresel Devlet Sisteminin Başlangıcı: 1815-1914


Sir Harold Nicolson Viyana Kongresi ile Birinci Dünya Savaşı arasındaki dönemde güçler dengesi temeline dayanan diplomasinin ana özelliklerini uluslararası anlamda etkisini gittikçe artıran Avrupa’nın güçlü devletlerine atfeder. Genel itibariyle diplomasinin Avrosantrik (Avrupa merkezli) olduğunu ve Avrupa’nın dünya üzerindeki en önemli bölge olarak görüldüğünü iddia eder. Ancak genelden özele indirgendiğinde diplomasinin o zaman aralığında Avrosantrik olmaktan ziyade büyük güç merkezli olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır. Yani büyük devletlerin ikili ya da çoklu ilişkileri doğrultusunda attıkları adımların büyük önem arz ettiği bir düzen. Küçük ve zayıf güçler mevcut düzendeki dengelerini korumak, geliştirmek ya da yok etmek için sonu gelmeyen taktiklerle büyük güçlerin yörüngelerine çekilmişlerdi. Ayrıca büyük güçler küçük güçlerin hareketleri ve kendi aralarındaki barışın koruması üzerinde ortak bir sorumluluk elde tutuyorlardı. Bu da büyük devletlere küçük ve zayıf devletlerin karışmış oldukları kriz ve çatışmalarda müdahale hakkı tanımıştır. Son olarak büyük devletlerin her birinde az çok aynı model üstüne oturmuş profesyonel diplomatik hizmetlerin kurulumu söz konusudur. Bu profesyonel diplomatlar hükumetlerinin farklı politikalarına rağmen ortak bir inanca dayalı bir tür müşterek kimlik geliştirdiler: “Diplomasinin amacı barışın korunmasıdır” ve bu bağlamda diplomasi “müzakereler devamlı, güvenli ve gizli kalmalıdır” temeline oturtuldu.[1]

Lord Castlereagh

Lord Castlereagh

1815’ten 1848’e dek Britanya İmparatorluğu savaş dönemi başarılı diplomatik liderliğini barış zamanında da aynı başarı ve hırsla devam ettirmiştir. İngilizler diplomatik anlamda güçler dengesini düzenlemek için periyodik uluslararası kongrelerde hanedan meşruiyetine ve katılımına dayalı ortak bir güvenlik sistemi yaratmayı hedeflemişlerdir. Dönemin İngiliz dışişleri bakanı Lord Castlereagh Napolyon karşıtı koalisyonun ve savaş sonrası düzenin mimarı ve ilham kaynağıdır. 1789 öncesi Ancien Régime’den (Eski Rejim) Napolyon İmparatorluğuna kadarki her hükumette önde gelen siyasi ve diplomatik roller oynamış olan Charles de Talleyrand 1789’dan sonra kilit toprak kazanımlarını korumak ve 1815 sonrası Avrupa diplomasisinde masada kalmak ve böylece Fransa’nın büyük güç konumunu korumak ve geliştirmek için Napolyon’u yalnız bırakmıştır.

Charles de Talleyrand

Charles de Talleyrand

1818’de kazanan devletler ki bunlar Britanya, Avusturya, Rusya ve Prusya’dır, yenilgiye uğrattıkları Fransa’yı beşli ittifaka kabul ettiler. Bu gelişme Avrupa devlet sisteminde toplu bir yönetimin önünü açtı. İttifak yine aynı Fransa’nın ilerleyen yıllarda kendini göstermeye başlayan devrim hareketlerini bastırması için İtalya ve İspanya’ya girmesine izin verdi. Kongre Sisteminin güvenlik düzenlemeleri uzun sürmedi ancak daha az kurumsallaşmış ancak hala etkin European Concert (Avrupa Uyumu) fikri büyük devletler arasındaki genel barışı güvence altına almıştır.

1848-1849 yıllarında Avrupa’yı kasıp kavuran milliyetçi, siyasi ve sosyal devrimler 1848-1871 arası dönemde sistemi fazlasıyla zorlamış ve 1856 Kırım Savaşına yol açacak olan Osmanlı Devletinin durmaksızın zayıflama ve dağılma süreci bu zorluğu daha da artırmıştır. İtalyan ve Almanların ulusal birlikteliklerini tamamlamaları devlet sistemi için ciddi bir sınav niteliği taşımış ve güçler dengesini derinden etkilemiştir. Ancak bu gelişmeler dahi kısa ve küçük çaplı savaşlarla kısıtlı kalmış, bütün Avrupa’yı etkisi altına alacak büyük bir mücadeleye dönüşmemiştir.

1871-1914 sürecine baktığımızdaysa Avrupa diplomasisi Avrupalı güçler arasındaki iki çetin rekabetin barışçıl sürdürülmesine odaklanmıştır: Çözülmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle Avrupa’daki topraklarından geriye kalanlar ve Asya ile Afrika’daki sömürge yarışı. Bismarck’ın siyasi öngörüsü ve diplomasideki yeteneği bu dönemde her iki alanda da kendini göstermiştir. İlki 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşının ardından çıkarlarıyla çakıştığı için İngiltere’nin çabasıyla uygulanması engellenen Ayastefanos Anlaşmasının yerini alacak yeni anlaşmaya daha sonra adını verecek olan Berlin’in ev sahipliği yapması ve Alman liderin 1885’te bu sefer büyük devletlerin Afrika’daki sömürgelere dair anlaşmazlıklarını sonlandırmak üzere tekrar çağrıda bulunması.

19. yüzyıl; askeri ilişkiler, ekonomik büyüme, milliyetçi hırslar ve kamuoyunun artan önemine dair gelişmelere cevaben diplomatik kurumlarda gelişmelere imza atmıştır. 1830’lardan itibaren askeri ataşeler elçilik personeline eklenmiş, bu da ulusal gücün askeri kanadının büyüyen etkisini yansıtmıştır. Daha sonra ulusal gücün ekonomi kanadının artan önemini ispatlar nitelikte diplomasi dünyasında ticari ataşeler kendilerini göstermişlerdir. Hükumetler de kendi dil ve kültürlerine olan aşinalığı ve saygıyı artırmak amacıyla Alliance Française gibi kültürel dernekleri teşvik ederek kültürel diplomasi adına adımlar atmaya başlamışlardır. Son olarak hükumetler genellikle basını etkilemeye çalışarak yerli ve özellikle yabancı kamuoyunu etkileme olanaklarını kullanmaya yoluna girmişlerdir.[2]

"Herkes Savaş İlan Ediyor" manşetli dönemin Amerikan gazetelerinden The Onion

“Herkes Savaş İlan Ediyor” manşetli dönemin Amerikan gazetelerinden The Onion, Avrosantrizmin sonu ile küresel devlet sisteminin Başlangıcına işaret ediyor.

Avrupalı güçlerin büyük çaplı bir savaşa mahal vermeden diplomatik ilişkilerini devam ettirme yetenekleri 1914-1918 felaketiyle son buldu. İlerleyen yıllarda tarihçiler 1. Dünya Savaşını ve savaşın ardından 1919’da Paris’te toplanan konferansta devletlerin kalıcı bir barış anlaşması bulmakta yetersiz kalmalarını Avrupa devlet sisteminin sonu ve 20. ve 21. yüzyıl küresel devlet sisteminin başlangıcı olarak göreceklerdir. Ancak diplomasi, gücün önde gelen faktörlerinden biri olmaya devam edecektir.[3]


[1] Harold Nicolson, The Evolution of Diplomacy, Oxford and New York: Oxford University Press, 1966, pp. 100-105.

[2] M. S. Anderson, The Rise of Modern Diplomacy, 1450-1919, New York: Longman, 1993, pp. 128-141.

[3] A. J. P. Taylor, The Struggle for Mastery in Europe, 1848-1918, Oxford: Oxford University Press, 1954.


 

Leave a Reply