Çalış köyünde bulunan Türk ordusunun başında, önce İzzettin Çalışlar onun ardından da Harbiye’de süvarilik konusunda iyi eğitim almış olan, Balkan Harbi sırasında da Kırklareli’ni Bulgarların elinden kurtaran Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Altay bulunmaktaydı. Bu bölgede ordunun asıl görevi düşmanın ilerlemesi halinde müteakip mevziler tutarak sürekli muharebeler vermek ve düşmanı yavaşlatmaktı. Türk ve Yunan kuvvetleri arasında birçok sıcak çatışmanın yaşandığı Totak-Güzelcekale-Çalış hattındaki muhaberelere dair T.C. Genelkurmay Başkanlığı kaynaklarında birçok kayıt bulunmaktadır.
30 Ağustos 1921
2. Yunan Kolordusunun sıklet merkezi ile Çalış güneyi-Güzelcekale hattındaki Türk birlikleriyle yaptığı taarruz, ağır kayıplar verdirilerek önlendi. 12. Grup birlikleri, Gökdere kuzey sırtlarında tacize uğramadan yerleşti.[1]
31 Ağustos 1921
Kesin olarak muhafaza ve savunacağımız hattı genel olarak aşağıda tekrar ediyorum:
Bu hat, Ezineli- Kartaltepe- Karadağ- Çal Dağı- Haymana güneyi- Büyükçalış (Çalış) kuzeyi hattıdır. Bu hat, fedakârlıklarla, inatla ve kesin olarak savunulacaktır.[2]
30- 31 Ağustos 1921 tarihlerinde yazılan üstteki raporlarda bahsettiğimiz hattın sıklet merkezi olduğunu, bu hattın kesin bir şekilde savunulması gerektiğini ve öneminin vurgulandığını, orduya bu bölgenin savunması için fedakârlık komutası verildiğini görebilmekteyiz.
Ankara’nın yalnızca 50 km güneyinde bulunan bu hattan Baj Macario 1919–1922 Türk-Yunan Harbine Ait Notlar adlı yazısında şöyle bahsetmiştir:
Yunanlar Ankara’ya 50 km yaklaşmışlardır. Zafer Konstantin’e meyleder gibi görülüyor. Kemal, kendisi ateş hattına koşuyor ve işin önünü almaya çalışıyor.[3]
Buradan da anlaşılabildiği gibi, Yunanlar komuta merkezine, yani zafere ne kadar yakın olduklarını aşikâr bir şekilde bilmekteydi. Atatürk ise, belirtilene göre ne olup bittiğinin farkındaydı ve bunu önlemeye çalışmaktaydı. Macario’nun iddia ettiğine göre kendisi cephelere gidiyordu.
Tarih İçinde Haymana eserinde de bu 22 günlük mücadele günbegün anlatılmış, 30 Ağustos günü yaşananlar için savaşı kazanacağına inanan düşmanın Türk Ordusunun sol kanadına taarruza geçtiği ve Çaldağı batısına girildiği ifadeleri yer almaktadır. 31 Ağustos ile ilgili ise, 2nci Yunan Kolordusu’nun muharebede kayıp vermesiyle gücünün kırıldığı ve kuşatmanın başarısız olacağı düşüncesinin kuvvetlendiği belirtilmektedir.
Çalışlar Muharebeleri olarak da bilinen bu çatışmaların sonunda Türk Ordusu çok sayıda şehit vermiştir.
23 Ağustostan beri cereyan eden muharebelerde, tümenlerin subay zayiatı önemli sayıda idi. Örneğin: 15inci tümenin zayiatı bu güne kadar 15 şehit, 48 yaralı, bir esir ve 5 kayıp subay; 196 şehit, 1288 yaralı, 8 esir ve 847 kayıp er idi.[4]
Mustafa Kemal Atatürk bu bölgeyle ilgili tedirginliklerini, hislerini, bu bölgedeki genel duruma bakış açısını, yapılan öngörülü çalışmaların orduya ve savaşa etkisini o döneme yönelik en büyük eserlerden biri kabul edilen Nutuk’ta “Cephe Karargâhına Hareket” başlığı altında şu sözlerle anlatmıştır:
Düşman ordusunun cephemize yüklenerek sol kanadımızdan kuşatacağı yargısına varmıştık. Bu görüşe dayanarak tam bir cesaretle gerekli önlemleri aldırdım ve düzenlemeleri yaptırdım. Olaylar görüşümüzü doğruladı. Düşman ordusu gerçekten, 23 Ağustos 1921’de cephemize doğru ilerlemeye başladı ve saldırıya geçti. Birçok kanlı, bunalımlı evreler ve dalgalar oldu. Düşman ordusunun üstün grupları, savunma hattımızın birçok parçalarını kırdılar. Böylece ilerleyen düşman birliklerinin karşısına kuvvetlerimizi yerleştirdik. Meydan savaşı yüz kilometrelik cephe üzerinde oluyordu. Sol kanadımız Ankara’nın 50 km. güneyine kadar çekilmişti.[5]
Kurtuluş Savaşı için oldukça önem arz eden bu hattın kırılması Milli Mücadele merkezinin, Ulus’ta bulunan TBMM’nin düşmanla burun buruna kalması anlamına geliyordu. Durumun farkında olan Mustafa Kemal Paşa’nın bölgeye iştigal ettiğini yalnızca Baj Macario’dan duymuyoruz. Çalış köyünden, babası ve dedesi dönemin tanıklarından olan Mustafa dede Macario’nun açıklamalarını destekler nitelikte şunları belirtiyor:
“Dedem ve babam sık sık anlatırlardı. Yunanların Güzelcekale’de olduğu dönem Mustafa Kemal ve İsmet Paşalar bizim köye bir araçla gelmişler. Köylü ne olduğunu anlamamış, babam paşaların üstünde oturdukları bu şeyin ne olduğunu anlamak için uzun uzun süzmüş. Daha sonra öğrenmişler: Arabaymış. Köylünün önceden gördüğü yok ki arabayı. Bozkırın ortasında yiyecek ekmeğini çıkarma peşindeler. O sırada yukarıda sürekli dolaşan bir Yunan uçağı varmış. Mustafa Kemal’i izledikleri belli. Mustafa Kemal arabadan inmiş ve kendisini bekleyen İzzettin Paşa ile selamlaşıp köyün içine doğru yürümeye başlamışlar. O sırada arabanın yanına bir anda toplar düşmeye başlamış. Mustafa Kemal askerlere ve komutanlara orada bulunan büyükbaş hayvan sürüsünün arasına girmelerini emretmiş, böylece olayı zararsız atlatmayı bilmişler.”
O dönemde Çalış Köyü’nün önde gelen varlıklı kişilerinden Hacı Mevlüt’ün, Türk askerleri köye gelince kendi misafirlerini ağırlamak için kullandığı, evden bağımsız bir köy odasını dönem komutanı İzzettin Paşa’ya verdiği söyleniyor. Mustafa Kemal de köye geldiğinde bu odayı kullanmış. Şu an o oda restore edilip müzeye çevrilmiştir. İçinde döneme dair birkaç tablo ile yine o dönemden kalma mermiler yer almaktadır.
Yaşananların izlerini bölgede ve civar köylerde görebilmek hala mümkün. Günümüzde Durupınar ve çevre köylerin o dönem Yunan işgaline uğrayan Güzelcekale köyü sakinlerine kızdıkları zaman onları “Atina tohumları” diye adlandırdıkları görülmektedir. Durupınar ile Çalış köyleri arasındaki arazide bulunan Şehit Anıtı ile Çalış köyündeki Kurtuluş Savaşı Müzesi diğer örneklerdir.
[1] T.C. Genelkurmay Başkanlığı ,Türk İstiklal Harbi 2. cilt Batı Cephesi 5. Kısım 2. Kitap Sakarya Meydan Muharebesi ve Sonraki Harekât , 126.
[2] T.C. Genelkurmay Başkanlığı,Türk İstiklal Harbi 2. cilt Batı Cephesi 5. Kısım 2. Kitap Sakarya Meydan Muharebesi ve Sonraki Harekât , 128.
[3] T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Türk İstiklal Harbi 2. cilt Batı Cephesi 5. Kısım 2. Kitap Sakarya Meydan Muharebesi ve Sonraki Harekât , 124.
[4] T.C. Genelkurmay Başkanlığı,Türk İstiklal Harbi 2. cilt Batı Cephesi 5. Kısım 2. Kitap Sakarya Meydan Muharebesi ve Sonraki Harekât , 133,
[5] Mustafa Kemal Atatürk,Nutuk 1919-1927, uyarlayan Mustafa Bayram Mısır (Ankara: Palme Yayıncılık, 2010), 563.