Ölümün Ardından Gelen Mucize: Selanikli St. Theodora

Din, toplum yapısını düzenleyen ve derinden etkileyen bir kavramdır. Bizans toplum yapısı incelendiğinde din olgusunun politik, ekonomik ve kültürel olarak ne kadar önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Hristiyan Ortodoksluğun benimsenmiş olduğu Bizans İmparatorluğu’nda dini tartışmalar devletin karşılaştığı önemli bir sorunsaldır. Tarih içinde Bizans tahtına gelen farklı imparatorların farklı dini bakış açılarıyla ülkeyi yönettikleri ve bu farklılaşmanın bir bakıma toplumu da etkilediği görülmektedir. Benzer bir şekilde devletin de dini kullanarak toplumu etkilediği ve din sayesinde ekonomik kazanç sağladığı görülmektedir.

Görsel 1: St.Theodora’nın ikonu.

St.Theodora Kimdir?

Görsel 2: Thodora’nın kutsal olarak sayılan kalıntılarının bulunduğu mezar.

Bu yazıda Selanik’ten bir örnekle sizlere Bizans İmparatorluğu’nda dinin nasıl toplumu kontrol etmek ve ekonomik kazanç sağlamak için kullanıldığını anlatmaya çalışacağım. Bizans zamanında yaşamış önemli bir dini figür olan Selanikli rahibe Theodora, onunla özdeşleştirilen mucizevi olaylar sebebiyle kendine tarih kitaplarında yer bulmuştur. MS 812 yılında Ege denizinde blunan Aegina adasında doğmuştur. Abisinin bir çatışmada ölümünün ardından Aegina’dan Selanik’e geçen Theodora’nın hayatı birbirini izleyen ölümlerle değişir. Kocasını ve iki çocuğunu kaybeden Theodora, üçüncü çocuğunu da manastıra verir. Hayatındaki bu hızlı değişimler sebebiyle Theodora, 837 yılında Selanik’in merkezindeki St.Stephan manastırına girer ve rahibe olur. 29 Ağustos 892 günü yani ölümüne kadar mütevazi bir hayat yaşayan Selanikli Theodora’nın aslında diğer bütün rahibelerin yaşamı gibidir. Theodora, yaşadığı hayat boyunca önemli bir dini figür olmamıştır. Lakin, Selanikli Theodora ölümünün ardından ailesi tarafından halka anlatılan mucizevi hikayeler sayesinde üne kavuşacaktır. Ailesinin desteğiyle başlatılan bu kampanyalar sayesinde Azize Theodora’nın kalıntıları ve eşyaları hakkında mucizevi hikayeler halk arasında popülerleşir. İnsanlar dini anlam yükledikleri bu kalıntılara dokunmak hatta görmek için para verirler. Bizans toplumunda birinin önemli bir dini figür olması o kişinin ailesinin toplumdaki değerini yükseltmektedir. Anlatılanlara göre Azize Theodora’ın ailesi iyileştirme gücü olduğu iddia edilen mucizevi bir yağı pazarlayarak zenginleşmişlerdir. Azize Theodora’nın hikayeleri halk arasında o kadar popüler olmuştur ki St.Stephan manastırının adı 893 yılında Azize Theodora’ya adanmıştır ve adı değiştirilmiştir. Azize Theodora Manastırı günümüze kadar korunmuştur. Ailesi tarafından aktarılan mucizevi hikayeler sayesinde erkek bir dini figür olan St.Stephan’ı bir bakıma yerinden eden Theodora’nın hikayesi bizlere Bizans’taki dini yapının halk arasında nasıl görüldüğü hakkında önemli fikirler vermektedir.

Bizans’ta Din Kavramı Üzerine Çıkarımlar

 

Görsel 3: Selanik’teki St.Theodora Manastırının içi.

Theodora’nın hikayesinden de anlaşılacağı gibi din kavramı, toplum için büyük önem arz etmektedir. Bizans İmparatorluğu’nda dini ve mucizevi olayların halk için ne kadar etkili olduğu görülmektedir. Bu etki bir bakıma toplumu hem belirli sınırlar içinde tutmaktadır hem de ekonomik bir piyasa oluşturmaktadır. Belki Theodora’nın etkisi ülke çapında gerçekleşmemiştir lakin Selanik’te yaşayan halkı inanç yoluyla kontrol altında tutmuştur. Benzer şekilde Bizans zamanında ailelerin toplum içerisindeki yerinin belirlenmesinde de dinin rol oynaması önemlidir. Lakin, toplum için bu kadar önemli olan din kavramının Theodora’nın ailesi gibi kişiler tarafından kolayca etkilenmesi de Bizans İmparatorluğu’ndaki dini kontrolün ve denetlemenin bir açığı olarak görülebilir. Ya da başka bir bakış açısıyla İmparatorluğun bu tür mucizevi hikayeler üzerinden gelir elde etmeye izin vermesinin bir sebebi de bölgesel halkın kontrolünün kolayca sağlanması da olabilir. Bu şekilde Theodora’nın ölümünden sonra ilahileştirilmesi devletin çıkarı doğrultusunda gelişmiş olabilir. Bu yorumların ışığında Theodora’nın hikayesi ister bir dini kontrol eksikliğinden kaynaklansın ister politik bir kontrol mekanizmasının sonucu olsun bu yazıda asıl vurgulanmak istenen fikir her iki bakış açısıyla da uyuşmaktadır. O da dinin Bizans toplumu için ne denli önemli olduğudur.

 

Kaynakça:

Görsel 1: http://www.johnsanidopoulos.com/2015/08/saints-theodora-wonderworker-of.html

Görsel 2: https://tr.pinterest.com/pin/331859066263227221/

Görsel 3:https://tr.pinterest.com/pin/331859066263227221/

Talbot, A. M. (1996). Holy Women of Byzantium: Ten Saints’ Lives in English Translation. Washington, DC: Dumbarton Oaks Research Library and Collection.

Leave a Reply

3 comments

  1. Emin

    Din bir afyondur. İnsanların varoluş sorusuna verebileceği cevabı aramasının ve bulamamasının sonucunda yaratıcı kavramına yüklenen misyondur. Her dönem olduğu gibi çağımızda bile bu Afyon kullanılmakta ve istismar edilmektedir. İslamiyet’te tarikatların oluşumu bunun kanıtıdır.

  2. Filiz

    Tarihin her döneminde devletleri yönetenlerin, toplumları bir arada tutmak için dini kullanmasını anlatan güzel bir çalışma olmuş

  3. Burak

    Yazınız, dinin bir takım menfaatler elde etmek için istismar edilmesine çok güzel bir örnek teşkil ediyor. Ancak bu durum dinin temel inancı üzetinde bir eleştiri değildir. Yani hem günümüzse hem de Bizans tarihi boyunca din birileti tarafından kendi menfaatleri için kullanılmıştır. Sizin de belirttiğiniz gibi Bizans toplumu için din çok önemli bir dinamikti çünkü insanların öldükten sonra yaşamın olduğuna inanmaya ihtiyaçları vardı. Zaten Bizans toplumunu yani Romayı Hristiyanlaştıran dinamik bu dinin insanlara öldükten sonraki hayatı vaat etmesiydi. Yazınız geçmiş tecrübeleri aydınlatma konusunda çok başarılı. Ancak dine afyon dememiz için o dinin inanç sistemine karşı eleştiriler getirmeliyiz, uygulamasına değil.