Büyük inkılaplar öncesi dünya doğum sancıları yaşıyordu. Asya ve Avrupa medeniyetleri ortak bir kazanda fokur fokur kaynamaktaydı. İnsanlık yolunu kaybetmiş gibi sağa sola göç ediyordu. Asya ile Avrupa arası mesafeler kaybolmaktaydı. Kavimler göçlerle birbirlerine çok yaklaşmıştı. Evet, insanlık bir yudum huzur bulmak için eski dünyalarından yepyeni kıtalara göç ediyordu. Milattan 200 yıl sonra, dünya bu göç hareketlerine sahne olucaktı. Asya’da Moğolistan bozkırlarında cereyan eden bir olay, Avrupa’da İber yarımadasında İspanyolların ataları olan Vizigotları buraya çekmişti. Kavimler göçü, bugünün dünyasına giden yolun ilk adımlarıydı.
İlk olarak Asya’dan başlıyoruz. Asya’nın doğal sınırını Ural dağlık bölgesi ile Ural ırmağı oluşturuyordu. Bozkılar; kuzeyinde Sibirya, güneyinde Hindistan, batısında Parthia(İran), doğusunda ise Çin imparatorluğunun olduğu geniş düzlüklerden oluşuyordu. Bozkır kavimleri bu geniş düzlüklerde at koşturmaktaydı. Bu kavimleri konuştukları dillerin kökenlerine sınıflandırmak en kolay yoldur. Eğer kavimleri bu kritere göre ayırırsak İrani dil konuşanlar(Kimmerler, İskitler, Sakalar, Alanlar, Sarmatlar ve Asiler), Türki dil konuşanlar(Tinglingler, Tielöler, Ogurlar, Onogurlar, Oğuzlar, Uygurlar, Türkler, Karluklar, Peçenekler ve Bulgarlar) ve Moğol dilli konuşanlar(Sienpi) olmak üzere üç gruba ayrılır. Hiung-nu yani bilinen ismiyle Hunların dilleri ise hala tam çözülmüş değildir. Hunların Moğol ya da Türk olduğunu dair farklı görüşler vardır. Bozkır kavimlerinin çoğu göçer halklardı. Okuma ve yazmaları yoktu. Bu yüzden arkalarında yazılı kaynak bırakmamışlardır. Onların bu sırlarla dolu tarihlerini ancak kendilerinden öğreniyoruz. Bu kavimler hakkındaki bilgileri büyük oranda Eski Pers İmparatoru Partuş(MÖ 300-MS 300)’un Hvataynamalerinden, Herodotos(MÖ 500) ve Ptolemaios(MS 200) gibi Antik Yunan ve Romalı tarih yazıcılarından, Çin İmparatorluğu kayıtlarından ve son olarak Müslüman Arap bilginlerinin seyahat ve araştırmalarından elde ediyoruz.
Asya bozkırlarından haber veren kaynaklarda MÖ 1200’den öncesine dair herhangi bir bilgi yoktur. İlk defa eski Pers kaynaklarında Kimmerlerden bahsedilir. Bunlar, bozkırların batı kısmına MÖ 1200 ile MÖ 300 yılları arasında hakim oldular. Daha sonra Antik Yunan tarihçisi Herodotos kitabında bahsedilen “İskit” adındaki bozkırların efsanevi ırkı MS 300’e kadar hakim gücü oldu. Fars kaynaklarına göre bu kavim “Sakalar”dı. Günümüzde bilim adamları, İskit ve Sakaları aynı kavmin farklı adları olduğunu düşünmektedir. Kimmerler ve İskitler batı bozkırlarına hakim iken, doğu bozkırlarının hakimleri ise Sarmatlar ve Asilerdi. Asiler veya Asialar uzun süre doğu bozkırlarına hakim oldular. Birçok dildeki Asya(Asia) kelimesinin bu kavimden geldiği tahmin edilmektedir.
Yukarıda bahsettiğimiz tüm kavimler İrani dillere sahip kavimlerde. Ama daha doğuda Gobi çölü etrafında MÖ 300 yıllarında, Çin kaynaklarına göre, Hiung-nu(Xiung-nu) adında korkunç bir kavim vardı. Bu kavim Avrupa’ya ayak bastığında Hun olarak adlandırılacaktı. Bu kavim yıllarca Çin’e saldırmıştı. Çinliler bu kavimden kendilerini korumak için Çin Seddini inşa ettiler. Hiung-unların(Xiung-un veya Hun) küçük bir grubu, ilk defa Çiçi önderliğinde Moğolistan’dan MÖ 48 yıllında ayrılarak batıya göç ettiler. Ama bu sadece ileride vuku bulacak büyük göçün küçük bir işaretiydi.
Orta Asya’nın iki gözde bölgesi vardı: Soğdiya(Kangkü) ve Baktriya(Daxia). Soğdiya(Kangkü), bugün Tacikistan ile Özbekistan arasında Semerkant ve Buhara şehirlerinin olduğu bölgeydi. Farslı ve Türk sakinleri burada yaşarlardı. Baktriya ise bugün Afganistan’ın Kunduz şehri civarlarıydı. Hintliler, Farslılar ve Türkler bu bölgede beraber yaşardı. Bu şehirler Sir Derya(Seyhun) ile Amu Derya (Ceyhun) arasında, Maveraünnehir’deydi. Bu şehirler bozkırlarda parlayan yıldızlardı. Yıllar boyunca bozkır kavimleri bu bölgeleri ele geçirmek için birbirleriyle savaştı. MS 91 yılında Kuzey Hiung-nu(Hun) veziri Şanyü’nün Çinliler tarafından yenilmesi üzerine, Hun kavimleri toplu halde batıya göç etmeye başladılar. Hedefleri ise zengin bu iki bölgeydi. 2. ve 3. yüzyıllar boyunca Hiung-nular(Hunlar) göçlerle bu bölgeye geldiler. Batı Hiung-nuları olan bu topluluk diğer bozkır kavimlerini yenmiş ve artık Soğdiya ve Baktriya’nın hakimiydi.
Çin kaynakları sınır komşularından bahsederken sadece Hiung-nulardan bahsetmemektedir. Aynı zamanda Gobi çölü çevresinde Juan-Juan(Yuan-Yuan veya Avarlar) adında başka bozkır kavimleri de vardı. Bu kavimler de Çin ile uzun yıllar mücadele etmiş ve sonunda yenilmişti. MS 350 yıllarında Avarlar(Juan-Juanlar) Kazak bozkırlarına göç etmişlerdi. Bu bölge Soğdiaya ve Baktriya’nın kuzeybatısında bulunuyordu. Avarlar göç yolu boyunca tüm kavimleri önüne katmış ve batıya sürmüştü. MS 91 yılında Batı Türkistan’a göç eden Hiung-nular da bu durumdan nasibini alacaktı. Batı Türkistan’da hakimiyetleri sona eren Hiung-nular MS 370 yılında Kafkasların kuzeyinde İrani göçer kavim olan Alanları ve ardından Cermen göçer kavmi olan Gotları yenerek Tuna nehrinin kuzeyine ulaştılar. Artık adları Hun’du. Gotların mağlubiyeti üzerine, Avrupa’da kıtanın kaderini değiştirecek barbar kavimlerin göçlerinin ilk kıvılcımı çakılmıştı.
Avrupa göçlerine geçmeden önce, Asya’da Tingling kavimlerinden bahsetmeliyiz. MÖ 3’ü asır Çin kayıtlarına göre Asya’da 3 grup Tingling kavmi vardı. Batıdaki ilk grup Kazakistan’ın kuzeyinde İrtiş Nehri çevresinde yaşıyordu. Orta grubu Altay dağları bölgesindeydi. Son ve en büyük doğu grubu ise Hiung-nuların kuzeyinde yaşıyordu. Bu kavimler MS 4’ü asırda Tielö olarak adlandırılacaktı. Büyük kavimler göçü sonrasında, 546 yılında Orhun nehri çevresindeki Türk kavmiyle birleşecektir. İlk olarak 552 yılında Gobi çölü çevresindeki Avar ve Hun kavimlerini yendiler. Ardından Maveraünnehir’e geçen bu Türk kavimler birliği 555 yılında son Hiung-nu kavmini de yenerek Orta Asya’nın tek hakimi olacaklardı. Juan-Juan(Avarlar) kavimleri bu gelişmeler üzerine doğu Avrupa’ya göç ettiler. Bu tarihten sonra doğu Tielö kavimleri Oğuz ve Uygur, batı kısmı ise Bulgar halkları olarak anılacaktı. Bu kavimlerin tamamı Türki diller konuşan kavimlerdi. Bu Türk kavimler birliği, Asya’da 111 sene hakimiyet sürecek olan Göktürk Devleti idi…
Kaynakça
1.Czeglédy, Károly(1999), Turan Kavimlerinin Göç’ü,İstanbul,Turan Kültür Vakfı, Çev: Prof. Dr. Günay Karaağaç
2.Roberts, J. M. (2016). Avrupa Tarihi. İstanbul: İnkılap Yayınları
3.Gregory, Timothy. A History Of Byzantium. Blackwell Publishing. 2005.
Sgagsg
Orta Asya’da bölgelerin eski isimleri yazan haritayla ilgili bir şey söyleyeceğim. O isimlerin Türkçe olmadığı gayet açık hangi dilde eski? Sanırım Çince orada yazanlar. Eğer öyleyse ne alaka onu da anlamadım. Bari biraz daha uğraşsaydınız. Arkadaşlar olmuyor gerçekten her konu hakkında fikir beyan etmeye çalışınca böyle yarım yamalak oluyor. Yapmayın. Kimse her konunu uzmanı olamaz zaten. Etraf böyle yazılarla doluyor sonra
İzzeddin Oktan
Değerli okurum,
Öncelikle yorumlarınız ve eleştirileriniz bizim için çok önemli. Gazetebilkent’e yazar olarak görev alan tüm arkadaşlarım eleştiri ve yorumlar ile yazılarını geliştirmiştir. Bu nedenle size teşekkür ederim.
İkinci olarak, eleştirinizden anlıyorum ki yazıyı bizzat okumamışsınız. Yazımda bu bölgelerin ve bozkır kavimlerinin isimlerinin neden Farsça veya Çince olduğunu açıklamıştım. Tekrar ifade edicek olursak, bozkır kavimleri 8. yüzyıla kadar arkalarında yazılı eser bırakmamıştır. Bu yüzden tarihçiler bozkır kavimlerinin bilgilerini yazıda da belirtiğim gibi Eski Pers İmparatoru Partuş(MÖ 300-MS 300)’un Hvataynamalerinden, Herodotos(MÖ 500) ve Ptolemaios(MS 200) gibi Antik Yunan ve Romalı tarih yazıcılarından, Çin İmparatorluğu kayıtlarından ve son olarak Müslüman Arap bilginlerinin seyahat ve araştırmalarından elde etmiştir. Haliyle bölgelerin isimlerini de Farsça veya Çince olarak adlandırmışlardır. Mesela Soğdiya(ing. Sogdiana) bölgesinin ismi Farsçadır. Aynı bölgeyi Çin kaynakları Kankgü(ing. Kangju) olarak isimlendirmektedir. Aynı zamanda Hunlar için Avrupalılar “Huns” derken Çin kaynakları “Hiung-nu” ismini vermekyedir. Fars kaynaklarında ise Hunlar için “Hyun” denmekteydi.
Son olarakta, yazımda heva ve heveslerimle konuşmuyorum. Tarihçi hassasiyetine münasip düşecek şekilde, olayları farklı kaynaklardan derleyip yazımda yazdım. Bu yazıya kaynaklık eden meşhur macar türkolog Károly Czeglédy’in birçok dile çevrilmiş “Turan Kavimlerinin Göçleri” kitabı, birçok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Timothy Gregory’nin ” A history of Byzantium” kitabı ve İngiliz dünya tarihçisi J. M. Roberts’in “Avrupa Tarihi” kitabı bu yazıyı meydana getirmiş ve serinin ikinci yazısı olacak “Kavimler Göçünün iki yüzü-2:Avrupa”‘yı meydana getirecektir.
Tekrardan değerli yorumlarınız için teşekkür ederim. Serinin ikinci yazısında görüşmek üzere..