Balkanlarda yaşanan isyanlar sonucunda, bölgedeki Hristiyan (Slav) halkın azınlık haklarının ihlal edildiğini öne süren Rusya, 1853 Kırım Savaşı’nın da intikamını almak üzere, 1877 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş ilan etti. 93 Harbi olarak bilinen bu savaşta, Balkanlarda ve Kafkasya’da olmak üzere iki cephe açıldı. Balkanlarda cephe açılmasının amacı, Tuna Nehri kıyısından İstanbul’a doğru bir yıldırım harekâtı düzenleyerek 6 hafta içinde İstanbul’a ulaşmaktı.
Bunun üzerine Osmanlı cephesi savunmaya geçme kararı aldı. Vidin, Rusçuk, Silistre ve Varna kaleleri merkez alınarak bir direnme hattı oluşturuldu. Abdülkerim Nadir Paşa başkomutanlığında; Ahmet Eyüp Paşa, Osman Paşa ve Süleyman Paşa komutasındaki Tuna orduları bu direnme hattı üzerinde konuşlandırıldı. Ancak çok kısa bir süre içinde Rus orduları Niğbolu ve Vidin’i ele geçirdi. Bunun üzerine paşalar bir araya geldi ve Tuna Deltası’nın ortasına kadar ilerlemiş Rusları kıskaca almayı planladılar.
Ancak bu plan henüz hayata geçirilemeden, Rus Generali Gurko daha da doğuya ilerleyerek Şıpka’yı ele geçirdi. Kıskaç planının işlemeyeceği anlaşılınca, Osman Paşa, doğuya ilerleyerek Rusların ilerlemesini durdurmak yerine, Rusların batısında kalmayı tercih etti ve 7 günlük yürüyüşle Plevne’ye ulaştı. Osman Paşa’nın bu taktiği uygulama nedeni, Rusların İstanbul’a doğru ilerlerken arkalarında bir Türk kuvveti bırakmayı göze alamayacağı; aksi takdirde biri doğu diğeri de batıdan olmak üzere iki düşman kuvvet arasında kalabilme riskiyle karşı karşıya gelebilecekleriydi.
General Schuldner komutasındaki 12.000 kişilik Rus birliği, Osman Paşa’nın Plevne’ye ilerleyişini haber alır almaz, bölgeye yeni giren Osmanlı ordusunu hazırlıksız yakalayıp bölgeyi yoğun top atışı altına almayı planladı. Plan hayata geçirildi. Ancak Türk kuvvetlerinin saldırısı sonucunda, Ruslar 3000 kayıp vererek beklenenin aksine geri püskürtüldü. Nitekim Osman Paşa, Rus birliklerinin en kısa zamanda toparlanıp tekrar saldıracağını tahmin ettiğinden kısa sürede yeni bir eylem planı oluşturmak zorunda kaldı.
Oysa Osmanlı-Rus Savaşı’nın Balkan ayağında yapılan plan, güçlü kalelerin merkez olarak alındığı bir savunmaydı. Fakat Plevne sadece küçük bir kasabaydı ve Vidin, Rusçuk, Silistre ve Varna’nın aksine, savunmaya geçmek için kullanılacak bir kalesi bile yoktu. Dolayısıyla başta yapılan plan tamamıyla alt üst olmuştu. Osman Paşa, diğer paşalarla planlananın aksine, kendine has bir plan izlemeliydi. Osman Paşa, 10 gün içinde Plevne’ye seyyar bir kale inşa etme kararı aldı. Bunun için de topraktan tabyalar yaptırdı ve siper kazdırdı. Bu arada Ruslar, daha fazla takviye kuvvet alarak 60.000’e yakın askerden oluşan orduyla Plevne’nin doğusunda yığınak oluşturuyordu. Osman Paşa’nın ordusu da Sofya’dan gelen kuvvetlerle 30.000 kişiyi buldu. Ancak Ruslar, asker sayısının yanı sıra cephane bakımından da daha avantajlıydı. Örneğin, Türk ordusunun sahip olduğu top sayısı, Ruslarınkinin sadece üçte biriydi. Türklerin tek avantajı, toplarının bir kısmının Rus ordusununkinden daha geniş menzile sahip olması ve dünyanın ilk seri atış yapabilen Amerikan Martini silahlarının olmasıydı.
Ruslar, kuzeydoğu ve güneydoğu yönlerinden de ilerlemek üzere, üç koldan Türk ordusuna karşı saldırıya geçti. Ön kısımdaki tabyaları çok kısa bir sürede ele geçirdiler. Ancak Türk kuvvetleri tek bir bütün halinde saldırıya geçti. Böylece Ruslar, neredeyse her yönden avantajlı olmalarına rağmen 10.000 kayıp vererek ikinci kez bozguna uğradılar. General Sakovski’nin emriyle geri çekildiler.
Geri çekilme dünya çapında yankı buldu. Bunun üzerine, Rusların 6 haftada İstanbul’u ele geçirme planı ertelenmiş oldu. Ancak Rus İmparatoru, Hristiyanlığın onuru adına Rumen kuvvetlerin de savaşa katılmasını talep ederek, Plevne’deki ordunun bir an önce bozguna uğratılmasını emretti. Akabinde, ordunun Osmanlı yönünden tek ikmal yolu olan Lofça, Rus orduları tarafından ele geçirildi. Böylece 30.000 kişilik Türk ordusu, Rumenlerin de katılmasıyla 120.000 askeri aşan Rus ordusu tarafından kıskaca alınmış oldu. Ruslar, Türklerin daha fazla siper kazıp tabya yapmasına engel olmak için bir an önce taarruza geçti.
Savaş muhabirlerinin anlatımına göre, tabyaların sürekli el değiştirdiği bu kanlı savaş, 5 gün sürdü. Rus ordusu yaklaşık 15.000; Türk ordusu ise 5.000 kişilik kayıp verdi. Verilen kayıpların artması ve Türklerin savunma hattının kırılamaması üzerine, Ruslar üçüncü kez geri çekilmek zorunda kaldı. Üçüncü kez uğranılan bu bozgun, Dünya çapında daha geniş bir yankı buldu. Payitahttan Osman Paşa’ya gazilik unvanı verildi.
Rus ordusu tekrar bozguna uğramayı göze alamadığından, savaşı çarpışmadan alabileceği bir strateji planı oluşturdu. Kırım Savaşı’na komuta eden komutanlar ordunun başına geçirildi. Plevne’yi dört bir yandan kuşatma kararı alındı. Böylece daha önce Lofça’nın alınmasıyla kısa süreli de olsa engellenmiş olan cephanelik ve yardım ikmali tamamıyla önlenebilecekti. Rusların kuşatma harekatının başlamasıyla planı anlayan Gazi Osman Paşa, Osmaniye’ye çekilme kararı aldı. Çekilme planını uygulamadan önce II. Abdülhamid’den izin istedi. Ancak payitahttan gelen yanıt olumsuzdu. Gerekçesi ise, destanlaşmış bu savunmanın, Rusları Balkanları tamamen terk etmeye sevk etme ihtimaliydi. Dolayısıyla, Gazi Osman Paşa’nın askerleriyle birlikte bölgeden ayrılmaması ve Plevne’yi vermemek için elinden geleni yapması emredildi. Plevne’ye gereken yardımın gönderileceği bildirildi. Paşa bu emirle Plevne’den ne pahasına olursa olsun çıkmama kararı aldı.
Türk ordusu siperler kazmaya devam etti. Yardım gelinceye dek var olan erzağı değerlendirdi. Ancak kış yaklaşıyordu. Hava soğumuştu. Isınma ve beslenme ihtiyacı artmıştı. Rusların Plevne’yi dört bir yandan kuşatmasıyla takviye kuvvet veya erzak yardımı bir yana dursun, Gazi Osman Paşa komutasındaki ordu payitahttan haber bile alamıyordu. Bütün yardım denemeleri boşa çıkıyordu. Çünkü Ruslar dört bir yanını kuşattıkları Plevne’nin çevresine asker yığmaya devam ediyorlardı.
Askerlerin beslenme ihtiyacı karşılanamamaya başladı. Hem yetersiz beslenmeden hem de soğuktan salgın hastalıklar başladı. Prens Nikola, Gazi Osman Paşa’ya teslim olması için çağrı gönderdi. Ancak bu çağrı reddedildi. Fakat Paşa her ne kadar teslim olmayı reddetse de, Plevne’de kalıcı olamayacaklarının farkındaydı. Beklenilen yardımın gelmeyeceğini anlamıştı. Bu kararın sonucunda Paşa, 145 günlük direniş sonrası huruç* kararı aldı. Bu karar, Plevne’nin kuzeybatısından ani bir saldırıyla Rus birliklerini yararak Sofya’ya varmaktı. Hatta Plevne’nin elden çıkmasıyla zulme uğraması kuvvetle muhtemel olan Türk halkı da orduyla beraber bölgeyi terk edecekti.
Fakat Gazi Osman Paşa’nın huruç planı, Rus istihbaratı tarafından öğrenildi. Türk ordusu nehre doğru harekete geçtiği zaman, Ruslar kuşatma sonucunda oluşturdukları çemberi daralttı. Birliği yoğun top ateşi altına aldı. Gazi Osman Paşa, Türk ordusuna Plevne’ye doğru geri çekilmeyi emretti. Geri çekilme sırasında Paşa yaralandı. Paşanın yaralanmasıyla askerler arasında panik başladı. Birlikler arasında iletişimsizlik meydana geldi.
Paşa, savunmanın artık kırıldığını anlamıştı. Bunun üzerine Prens Nikola’ya teslim olduğunu bildirdi. Esir düşen Gazi Osman Paşa, Rus Çarı II. Alexander’ın huzuruna çıkarıldı. Normalde esir düşen bir askerin itibarına el koymak ve teslim olduğunu göstermek için kılıcının alınmasına rağmen, Rus Çarı gösterdiği başarı dolayısıyla Gazi Osman Paşa’nın kılıcının kendisinde kalmasının daha isabetli olacağını, sergilediği direnişin örnek alınması gerektiğini söyledi. Hatta kahramanlığını takdir ettiğinin bir göstergesi olarak paşaya çifte kartal nişanı verdi.
İstanbul’a dönüşünün ardından Paşa adına tören takdim edildi. Yenilgisine rağmen II. Abdülhamid tarafından kendisine Müşir** rütbesi verildi. Adına Plevne Marşı yazıldı:
Tuna Nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Paşa
Plevne’den çıkmam diyor.
Düşman Tuna’yı atladı
Karakolları yokladı
Osman Paşa’nın kolunda
Beş bin top birden patladı
Her ne kadar 93 Harbi’nin sonucuna etki etmemiş olsa da, Gazi Osman Paşa’nın destansı savaş stratejisi, bugün hala dünya çapında tanınan, askeri kitaplarda ve tarih sayfalarında yer almış bir gurur kaynağıdır.
(*) Huruç: düşman birliklerinin arasından yarma hareketiyle çıkmak
(**) Müşir: mareşal
Kaynakça:
https://www.britannica.com/event/Siege-of-Pleven
DFT Tarih: Plevne Müdafaası
http://www.tarihkomplo.com/2016/03/plevne-savunmas-ve-osman-pasann-dehas.html
https://1900savaslari.tr.gg/I-.-PLEVNE-SAVUNMASI.htm
Yasin
Elinize sağlık.