10 Aralık, din, dil, ırk gözetmeksizin aynı gökyüzü altında yaşayan milyarlarca insan için özel bir anlam ifade ediyor. Bir bebeğin dünyaya gözlerini açmasıyla başlayan yolculuğunda ona eşlik edecek olan en hayati hakları kapsıyor insan hakları. Alışılagelmiş bir söyleyişle bir gün değil her gün hatırlanması gereken bir öneme sahip. Günümüzde birçok insanın kendi haklarından bihaber olduğu, kimi haberdar olanların da bu durumdan faydalanmaya çalıştığı bir zamanda yaşıyoruz. Bu yüzden, bilinç oluşturmak daha da önemli hale geliyor. Yazımın, bu amaca hizmet etmesini umuyorum.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul etmesine dayanan İnsan Hakları Günü, beyanname tarihinden iki yıl sonra ilan edildi. 30 maddeden oluşan bildiri, SSCB, Ukrayna, Belarus, Yugoslavya, Polonya ve Çekoslovakya’nın çekimser kalmasına, Güney Afrika Cumhuriyeti, ve Suudi Arabistan’ın ret oyu kullanmasına karşı 48 ülkenin oyuyla kabul edilmiştir.
Birleşmiş Milletler bünyesinde 1946 yılında insan haklarının geliştirilmesi amacıyla bir İnsan Hakları Komisyonu oluşturuldu. Bu komisyonun görevi, insan haklarıyla ilgili her konuda incelemeler yapmak vee tavsiyelerde bulunmaktı. Birleşmiş Milletler Antlaşmasında çağdaş insan haklarının önemli bir yeri olsa da henüz belge haline getirilmemişti. İşte bu yüzden, temel insan haklarını yansıtacak ve tüm BM üyeleri tarafından benimsenecek, standart bir yazılı belgeye ihtiyaç duyuluyordu. İki yıl boyunca sürdürülen araştırmalar sonucu kabul edilen 10 Aralık 1948 tarihli “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” bu ihtiyaçtan doğmuştur.
Belgenin hazırlanması sürecinde özellikle insan hakları konusundaki uluslararası denetimin ulusal egemenlik karşısında bir engel olabileceği fikri Genel Kurulda tartışıldı. Bildirgede söz konusu edilecek hakların listesi üzerinde ortak karara varıldı. Evrensel Bildirgenin ilanından sonraki yıllarda tüm dünyada insan hakları ihlallerinin önlenmesine yönelik uluslararası oluşumlar işletilmeye başlandı. Öyle ki bir süre sonra insanlık suçu işleyenlerin yargılanabileceği uluslararası mahkemeler söz konusu oldu. Çok geçmeden Türkiye, 6 Nisan 1949’da beyannameyi kabul eden ülkeler arasına katıldı. Tüm bu gelişmelerin dünya kamuoyunca paylaşılması, insan haklarının korunması ve güvence altına alınması konusunda tüm Dünyada insan hakları bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla Evrensel Bildirgenin kabul edilişinin yıl dönümü olan 10 Aralık, halen Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, BM’ye üye ülkeleri bağlayan yasal bir araç olmasına rağmen fiili geçerliliği konusunda ciddi tartışmalar vardır. Bu yorumu siz değerli okurlara bırakırken bildirgenin ilk 5 maddesini paylaşmak istiyorum. Metnin devamına buradan ulaşabilir, İngilizce metin için linke gidebilirsiniz.
Madde 1
Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Madde 2
Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyannamede ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.
(…)
Madde 3
Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.
Madde 4
Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır.
Madde 5
Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.
Kaynakça
http://www.un.org/en/events/humanrightsday/
http://www.ohchr.org/Documents/Publications/ABCannexesen.pdf