Tarihin akışında oynadıkları önemli role rağmen, işlerinin doğasından ötürü ajanlardan pek fazla haberimiz olmaz. Sadece bazıları görev süreleri bittikten sonra tanınır. Türk tarihindeki en büyük ajanlardan birisi tartışmasız İngiliz Kemal adıyla bilinen Ahmet Esat Tomruk’tur. Birinci Dünya, Kurtuluş ve İkinci Dünya Savaşlarında önemli görevleri başarıyla yerine getirmiş ve bizzat Atatürk tarafından İstiklal Madalyasıyla ödüllendirilmiştir.

Ahmet Esat Tomruk 1892 yılında İstanbul, Cerrahpaşa’da doğmuştur. Galatasaray Lisesinde eğitim gördüğü yıllarda Fransızca öğrenmiş, yurt dışından arkadaşlar edinmiş ve onlarla sık yazışması gerekçesiyle dönemin iktidarının ilgisini çekmiştir, hatta bir ara öğrenciler arasında yönetime karşı gizli teşkilat kurduğu gerekçesiyle tutuklanarak Yıldız Sarayı’na götürülmüş; suçsuz olduğu tespit edildikten sonra serbest bırakılmıştır. Bu olay üzerine dayısı onu yurt dışına çıkması gerektiği konusunda ikna etmiştir. Böylece Ahmet Esat 1908’de İngiltere’ye gitmiştir. Burada Navy College’a kayıt olur profesyonel olarak boks ile ilgilenmeye başlar. İlerleyen yıllarda bir boksör olacak ve bu sebeple ‘Tomruk’ soyadını alacaktır. Mezun olduktan sonra İngiltere’de kalır ve İngilizceyi her türlü şivesinde konuşabilecek kadar iyi öğrenir. 

Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması sebebiyle İngiltere’den ayrılır ve İstanbul’a döner, Teşkîlât-ı Mahsûsa’ya (dönemin istihbarat teşkilatı) katılır. Resmi olarak Çanakkale Cephesine Topçu Asteğmeni olarak sevkedilmesi ile birlikte aynı zamanda ‘Arabistanlı Lawrence’ diye tanınan İngiliz casusunun faaliyetlerini takip ederek hükümete onun hakkında bilgiler vermiştir. Sonrasında Kut’ül Ammare’de esir alınan General Townshend’in yanına bir İngiliz subayı kılığında ‘hapsedilerek’ ondan önemli bilgiler almayı başarmıştır. 

1918’de İstanbul’un işgalinden sonra İttihat ve Terakki’nin önde gelenleri tutuklanmış, Ahmet Esat ise onları kurtarmaya çalışmıştır. Bu konudaki gayretleri ve pazarlıklarından dolayı kendisi de İngiliz istihbaratı tarafından tutuklanmıştır. Ahmet Esat kısa bir süre sonra kaçmış ve Biga’da Kuva-yı Milliyecilere sığınmıştır. Davranışları ve konuşma tarzı, mavi gözlü ve sarışın olması sebebiyle tıpatıp bir İngilize benzeyen Ahmet Esat Bey; Biga yöresi Kuva-yı Milliyecileri tarafından “İngiliz Kemal” adıyla anılmaya başlanmıştır. Burada 61. Tümen Komutanı Albay Kâzım (Özalp) Bey ile de tanışan Ahmet Esat İngilizcesi sayesinde kendisine verilen özel görevlerde Amerikalı gazeteci kimliğine bürünerek gerekli bilgileri toplamayı başarmıştır. Ona verilen görev Yunan ordusu karargâhına girip gerekli bilgileri toplamak, bu bilgileri vakit kaybetmeden Ankara hükümetine aktarmaktı. Ahmet Esat bu görev sebebiyle Rodos’a gidip Amerikalı gazeteci ve sinema muhabiri Henry Williy kimliğine bürünmüş, kısa sürede gece hayatının aranan siması haline gelerek üst düzey Yunan subaylarıyla da samimiyetini arttırmış, hatta onların en gizli toplantılarına dahi katılmayı başarmıştır. Gazeteci kimliği sayesinde Yunan ordusu başkomutanı Papulas ile bir görüşme ayarlamayı dahi başarmıştır.

Ahmet Esat, Çerkez Ethem’in Yunan ordusuna sığınması ile birlikte onun adamları tarafından ele verilmiştir. Bu sebeple Yunan Divan-ı Harb’ine çıkarılmıştır. Ancak tutuklu kaldığı süre boyunca gerçek kimliğini gizlemeyi başarmış, bundan dolayı hakimler onun gerçekten Amerikalı bir gazeteci olduğuna kanaat getirmiştir ve Ahmet Esat suçsuz bulunmuştur. 

Birkaç yıl sonra istihbarattan ayrılsa da II. Dünya Savaşı sırasında görevine geri döner. Savaş bittikten sonra hayatını İstanbul’da sürdürmeye devam eder. Ahmet Esat, ya da ‘İngiliz Kemal’, 14 Şubat 1966 tarihinde vefat etmiştir. 

Kaynakça:

https://www.gzt.com/jurnalist/yunanlilara-kendini-abdli-gazeteci-olarak-yutturan-turk-ajani-ingiliz-kemal-3421517

https://tr.wikipedia.org/wiki/Te%C5%9Fk%C3%AEl%C3%A2t-%C4%B1_Mahs%C3%BBsa

Leave a Reply