Birinci kısmı geçen hafta yayınlanan röportajımızın bu ikinci kısmını, konusunun önemine binaen ayırdım. İcazet, klasik sanatlarımızda önemli olduğu kadar, bilinmeyen bir kurum. İcazetin ne olduğunu öğrenme ve ona dair fikirler edinme adına, Bahtiyar Hoca’mıza ‘icazet’i sorduk. Kendisi de açıklayıcı cevaplar verdi. Keyifli okumalar.
GazeteBilkent: Hocam bildiğiniz gibi, bizim klasik sanatlarımızda ‘icazet’ kurumu var. Bundan bize bahsedebilir misiniz?
Hani bir üniversiteye gider bir diploma alırsınız, ama o resmi bir evraktır, ebruda da icazet aslında bir yeterlilik belgesidir. Sizin iyi bir icracı ve sanatçı olduğunuz hakkında hocanızın inisiyatifidir; ama hiçbir şekilde resmiliği yoktur. İcazet, son zamanlarda çok konuşulup tartışılan bir konu… Bir kişinin icazet alabilmesi için bir işte, sanat dallarında, çok iyi ve yeterli bir hale gelmesi lazım; icazet de bunun sonucunda hocasının ona verdiği bir lütuf diyebiliriz, bir nevi hocanın takdiri.
Peki, bana göre icazet nedir? Bence icazet bütün klasik ebruları iyi bir şekilde öğrenip, icra etmenin yanında; o kişinin sanata katkısının bulunmasıdır. Bu katkı da bir yenilik olmalı. Yani her şeyi iyi yaptıktan sonra, kendine özgü bir tarzı ebruya katmak… Bu yeni bir teknik olur veya yeni bir çiçek. Benden bir öğrencinin icazet alabilmesi için bunları yapması gerekiyor. Ben icazet aldığım zaman, 4 tane çiçek stilize etmiştim.
Gelincik, benim ilk stilize ettiğim çiçek. Daha önce yoktu. Sonra, Hollanda lalesi yaptım, çoklu laleler yaptım, süsen yaptım. Bunlar hocamın takdirini kazandı. Ben de şu ana kadar 3 kişiye icazet verdim, her ne kadar resmi bir belge olmasa da, bu en nihayetinde bir yeterlilik belgesi. Ben “Bu benim öğrencim.” diyerek, onun arkasında durabilmeliyim.
GazeteBilkent: Sizce icazet kurumsallaştırılmalı mı?
Bu tartışmaya açık bir şey, güzellik nasıl her kişiye göre değişiyorsa, bu fikir de kişiden kişiye değişecektir. Bence öyle bir şeye gerek yok. Aslında herkesin yaptığı iş, kendi icazetidir. Eserleri, insanın seviyesini gösterir. Ben 18 yıldır ebru yapıyorum, sadece 3 kişiye icazet verdim. Fakat; daha iki yıldan beri ebru ile uğraşıp daha kendisinin icazeti olmayan insanlar icazet verebiliyor, icazeti olmayan bir insan icazet veremez aslında. Hatta beni telefonla arayıp, “Siz icazeti kaç paraya veriyorsunuz?” diyenler bile var. Böyle bir toplumda, insanların kendi yandaşına, arkadaşına torpil yaptığı yerde ben kurumsallığa inanmıyorum.
Röportajın ilk kısmını şuradan okuyabilirsiniz:
http://gazetebilkent.com/2015/02/16/ebru-ustadi-bahtiyar-hira-ile-roportaj-1/