“Seçim Projelerinden” “Seçim Vaatlerine” Dönüş: Asgari Ücret

Seçime haftalar kala seçim kampanyalarını hızlandıran partilerin 1 Kasım seçimleri için en çok tartışılan “seçim vaatleri” asgari ücrete yapılacak zam oldu. 7 Haziran seçimlerinde asgari ücret zammı üzerine seçim vaatleri sunan CHP ve MHP’nin ardından AKP’nin de benzeri bir projeyle seçim beyannamesini sunması asgari ücrete yapılacak zamma kesin gözüyle bakılmasıyla sonuçlandı.

Asgari Ücret Ne Kadar? Kim Ne Vaat Ediyor?

2015 yılı ikinci yarısı itibariyle brüt miktarı 1273,5 TL olan asgari ücretin kesintiler ve vergiler sonrası elde kalan net kısmı 1000,54 TL[i] olarak hesaplanırken bu miktar için aylık işveren maliyeti 1496,36 TL[ii] olarak ortaya çıkıyor. Diğer bir deyişle “kaçak işçi çalıştırmadığını varsaydığımız” her işletme işçi başına yaklaşık 1500 TL gibi bir miktar ödeme yapıyor.

Bu noktada, net asgari ücret miktarını 1300 TL olarak belirleyen Ak Parti ile birlikte başlayan “seçim vaatleri”, MHP ile 1400 TL, CHP ile 1500 TL, HDP ile 1800 TL ve hatta BTP ile 5000 TL miktarını görebiliyor.

Asgari Ücret

Asgari Ücreti Yükseltmek Bu Kadar Kolay Mı?

Bu sorunun cevabı yeni asgari ücret politikalarının oluşan farkı kime yansıtacağı sorusuyla paralel şekilleniyor. Hâlihazırda işçi başına yaklaşık 1500 TL ödeme yapan bir işletmenin yeni zammı tamamen üstlenmesini düşünmek, ekonomide başka sorunlar yokmuşçasına işsizliği umursamazca tetiklemek anlamına gelecektir.

Bu noktada partilerin “kaynak gösterme” telaşesini anlamlı yorumlamak gerekiyor. CHP ekonomi politikalarının mimarı Selin Sayek Böke asgari ücret politikasının maksimum yansımasının 57 milyar TL olarak hesaplandığını dile getirdiği açıklamasında “Türkiye’nin buna yetecek gücü var” diyor[iii]. Diğer taraftan Ak Parti’nin ekonomik başarılarının yapıcısı Ali Babacan ise muhalefet partilerinin vaatlerinin 150 ile 180 milyar TL yük doğuracağını ve bu yükün ekonominin yüzde 7 ile 9’unu etkileyebileceğini dile getiriyor. Babacan, 1300 liralık düzenlemenin ekonominin toplamına yüzde 1’lik bir şok etkisi yapacağı ve buna hazırlıklı oldukları yönündeki açıklamalarıyla konuyu noktalıyor[iv].

Partiler hâlihazırda bulunan “kayıtlı işçiler” için kaynak gösterebilse dahi “kayıtsız çalışan” ya da çalışmak zorunda kalan birçok işçiyi işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.

Nerede O Eski Seçim Projeleri?

Türkiye siyasal iklimi ne yazık ki “seçim projelerinin” yerini “seçim vaatlerine” bırakmış gibi görünüyor.  Çok değil 4 yıl önceki seçimlerde “yerli uçak” ya da “Kanal İstanbul” tartışılırken şimdilerde asgari ücretteki artışla oy almak isteyen seçim beyannameleri ön plana çıkıyor.

Bu popülist değişim ise aslında şu gerçeği gözler önüne seriyor. Sanayileşmeye ve teknolojik gelişmelere ne kadar göz kırpıyor olsak da geçim derdi halen seçmenin öncelikleri arasında yer alıyor. Hal böyle olunca yüzlerce sayfa seçim beyannameleri arasında asgari ücret “en çok tartışılan konu” oluyor.

Türkiye Neyi Hak Ediyor?

Elbette bu toprakların her bir bireyi çalıştığının karşılığını almayı, hayat standartlarını yükseltmeyi daha refah bir yaşama kavuşmayı hak ediyor. Ancak bunun yolu seçim öncesi verilen vaatlerden, oy oranını artırmak için parayı bir araç olarak kullanmaktan geçmiyor.  Ülkenin refahındaki yükselme topyekûn olmak zorunda. Ancak bu şekilde hiçbir kaynak endişesi duymadan en az kazananın dahi gelirinde artış elde edebiliriz. Üretim hızımızı artırmadan böyle bir yükün altına girersek, hedeflerimize koşmak bir tarafa dursun ekonomiyi yavaşlamaya, işsizlik verilerini patlamaya itebiliriz.

Türkiye siyaseti ve ekonomi politikaları, kısa vadeli hedefleri bir kenara bırakmalı; asgari ücreti “oy kazanabilmek” adına artırmak yerine uzun vadeli hedefler belirleyerek doğal seyri içerisinde ve ülkeyi yük altında bırakmadan tüm gelir düzeylerini artırmalı. Son on yıl içerisinde ekonominin büyümesi, beraberinde asgari ücret ile birlikte toplumun gelir düzeyini de yükseltti. Temennimiz, büyüme istikrarını koruyan bir ekonomiyle beraber refah seviyesinde yükselmeye gitmektir.  Temennimiz 60’lı yılların “daha fazla vaat et, iktidarı kur” mantığının ötesinde bir siyaset arenasına “yeniden” sahip olmaktır. Türkiye’nin hak ettiği, “seçim vaatlerini” bir kenara bırakmak ve yeniden “seçim projelerine” odaklanmaktır.

Kaynaklar

[i] http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari

[ii] http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari

[iii] http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1829841-chpsayek-boke-programimizin-maliyeti-maksimum-57-milyar-tl

[iv] http://www.haberturk.com/ekonomi/ekonomi/haber/1139523-ali-babacandan-asgari-ucret-aciklamasi

Leave a Reply