Hasan Ali Toptaş, üç senelik bir aranın ardından yeni romanı Kuşlar Yasına Gider’le bizleri bir kez daha büyüledi!
Son bir kaç ayda yeni romanını tamamladığı ve bu romana “Kuşlar Yasına Gider” ismini verdiği duyulsa da Toptaş yeni romanının müjdesini geçtiğimiz sene yine bu zamanlarda, Bilkent Edebiyat Topluluğunun düzenlediği Yaratıcı Yazarlık Atölyesinde, Ethem Baran’ın konuğu olarak geldiği Bilkent Üniversitesinde vermişti. Okuyucuları olarak heyecanlanmış ve sabırsızlanmıştık tabii.
Gölgesizler, Kayıp Hayaller Kitabı, Uykuların Doğusu, Heba ve daha nice harika kitapların yazarından, bizleri hayal kırıklığına uğratacak bir roman beklenemezdi. Yeni roman çıkar çıkmaz gitmiş almış, daha ilk sayfasından da beklediğimi bulacağımı anlamıştım.
Beni yanıltmadı. Toptaş’ın kalemi yine cıvıl cıvıldı. Türkçenin her olanağını sonuna kadar kullanmasını bilen yazar, kendi türettiği kelimelere, fiillere can üflüyordu. Eryaman-Çal arası katettiği binlerce kilometrede bizlere Fatma Türkan Yamacı’dan Zaralı Halil Söyler’e, Neşet Ertaş’tan Burhanettin Talip Özkan’a, çok geniş bir Anadolu türküleri koleksiyonu sunuyordu… Ve “babalar ki bizde bitmeyen upuzun tiratlardır,” sözünün izinde, Toptaş, roman boyunca babasının izinde, babasının dizinin dibindeydi.
Sincan’da ufak bir devlet dairesindeki memuriyetinden, dünyaca tanınan, -kendisi bunu pek hoş görmese de- “Doğu’nun Kafkası” diye adlandırılan bir yazara dönüşmesi hiç de kolay olmamış. Kendisiyle yapılan sayısız söyleşide, Toptaş bu zorlukları bir bir anlatıyor. Memurluk yıllarında, diğer yazar arkadaşlarıyla para toplayıp her ay birinin kitabını bastırırlarmış. Genelde de ellerindeki kitapları satamazlar ama yine de pes etmeden, daha büyük bir azim ve umutla bu işe devam ederlermiş.
Hasan Ali Toptaş’ın hayat hikâyesini, neler yaşadığını ve buralara nasıl geldiğini sadık okurları pekâlâ bilir. Taşranın kokusunu, taşralı insanların sade yaşamını ve bu sadeliğin insanı şaşırtan büyüleyiciliğini bizlere taşıyan eserlerini okuyanlar, Toptaş’ın değerini zamanında anlayanlar, bu dünyanın şanslı insanları… Benim bu yazıyı yazma amacım ise Toptaş’ın ismini henüz duymayanlara, Yalnızlıklar’ı, Ölü Zaman Gezginleri’ni keşfedemeyenlere ulaşmak.
Hasan Ali Toptaş’ın kimilerine göre postmodern, kimilerine göre büyülü gerçekçi, bana göreyse buram buram biz kokan romanlarını, öykülerini bir kez keşfedin. Göreceksiniz ki kitapları elinizden bırakamayacaksınız…