Bir kadın düşünün; hayatı döneme damgasını vuran, şiirleri milyonlar tarafından el üstünde tutulan adamlar tarafından paylaşılamayan biri olsun. Uğruna mısralar dizilsin, her aşığının aklını başından alsın bu kadın. Aslında kurgusal bir karakterden bahsetmiyoruz, kendisi de bir öykücü olan modern Türk Edebiyatı’nın nadide isimlerinden bir inci olan Tomris Uyar’dan bahsediyoruz. Bu efsanevi kadının soyadı bizi yanıltmamalı, çünkü pek çoğumuz onun İkinci Yeni şairlerimizden olan Turgut Uyar’la evli olduğunu duymuşuzdur; ancak Tomris Uyar’ın tek aşkı Turgut Uyar değildi. Bu kadının aşk hayatında yer etmiş başka isimler de olduğunu, onların da akıllarını başlarından aldığını; hem de bu isimlerin hepsinin aynı dönem şiirinin öncüleri olduğunu, bu güzel kadına hayatlarının önemli bir kısmını adadığını hepimiz bilmiyor olabilir. Evet, Tomris Uyar ve dört bir yanını sarmış olan II. Yeni Şiirinin bayraktarları Ülkü Tamer, Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever’den bahsediyoruz. Nedim Atilla’ya göre o kadar büyüktü ki Tomris Uyar’ın kalbi, hepsiyle biraz paylaşmayı tercih etti.
Ülkü Tamer ismiyle başlamak en doğrusu olacak. Çünkü Ülkü Tamer onun ilk eşi ve onun hakkında yazılmış materyal bulmak kolay değil. Diğer üç ismin arasında biraz geri planda kalmış görünüyor. Yine de kimin onu daha çok sevdiğini hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
Ülkü Tamer kolej arkadaşıydı Tomris Uyar’ın. Ayrıca Tomris Uyar, Tamer’in Cemal Süreya ile birlikte çıkardığı Papirüs dergisinin kurucuları arasına katılmıştı. Kolej aşkı evlilikle süslendi ama bu evlilik çok uzun sürmedi. Aslında bir bebekleri de olmuştu bu evlilikten. İsmini Ekin koymuşlardı. Ancak küçük Ekin’in birkaç aylıkken bir kaza sonucu sütten boğularak ölmesi, ikilinin evliliklerini devam ettirememesiyle sonuçlandı. Belki de büyük bir tutkuyla başlayan bu evlilik, hayatın tahmin edilenden, arzu edilenden çok daha farklı gelişmesiyle son buldu.
Ardından “Türk edebiyatının en verimli aşkı” olarak tanımlanan bir aşkın içinde buldu kendini Tomris Uyar. Evliydi hala, ama gönlünü kaptırmıştı bir kere Cemal Süreya’ya. Cemal Süreya da “en verimli aşk” benzetmesinin hakkını vermişti zaten hayatı boyunca. Onun Tomris Uyar için yazdığı şiirler, bugün hala Türk Edebiyatının ölmez eserleri arasında.
İkisi de evliyken tanışmışlardı, hatta doğruluğu bilinmeyen bazı rivayetlere göre bu sebeple ayrılmışlardı eşlerinden. Birlikte yaşamaya başlamışlardı. Cemal Süreya’nın ona yazdığı şiirden de çok tutkulu bir birliktelik yaşadıkları anlaşılıyordu aslında.
Sayım
Ayışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğunda öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni…”
Ancak bu aşk da bitecekti. Tomris Uyar, hayatının ilerleyen dönemlerinde daha çok son aşkını, son eşini, Turgut Uyar’ı anlatacaktı. Cemal Süreya’dan ise daha az bahsedecekti. “Beni bıraktı ama rahat edemedi. Ona göre bana sahip olunamazdı,” diyecekti Süreya için. Ayrılırken ağzından bir söz çıkmıştı Uyar’ın ve o sözüne sadık kalmıştı: “Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikâyen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duymayacak.” Sözüne sadık kalmıştı Tomris Uyar, onun kaleminden çıkan ve Süreya ile ilgili bir şey bırakmamıştı kendisinden geriye.
Bu sözüne ek olarak anlatılan bir hikaye, Cemal Süreya’nın Tomris Uyar karşısındaki durumunu özetlemeye yetiyordu.
“Her akşam işten çıkıp şıp diye eve damlıyordu Cemal Süreya. Bir gün Tomris Uyar, ‘biraz gez dolaş arkadaşlarınla falan buluş’ dedi. Ertesi gün geç geldi Cemal Süreya, daha ertesi gün de, hep geç geldi. Bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan Tomris, apartmanın girişinde oturan Cemal’i gördü ve gerçek ortaya çıktı. Her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup ‘gecikiyordu’ Cemal Süreya… Tomris Uyar tarafından durumun adı derhal kondu: Şahsiyet Rötarı…”
Şiirleriyle adından çokça söz ettiren Cemal Süreya, her ne kadar çapkın bir karaktere sahip bir görünüm sergilese de, Tomris Uyar, bir başka yerde onun ne kadar da evcimen bir insan olduğunu şu sözleriyle anlatıyordu: “Feodal değil. Evine bağlı, evinde olmayı, çalışmayı çok seven bir adam. Son derece şefkatli. Söz gelimi nezle olayım, çaylar yapar, ilaçlar… O güne kadar kimsede görmediğim bir şey. Ciddi bir ilişkide kendini çok koruyan, monogam bir erkek. Aldatması söz konusu değil.”
Üç yıl süren bu aşk da doldurmuştu süresini. Çünkü 1966’da artık ayrılma noktasına gelmişti ikili. Çünkü Turgut Uyar girmişti artık Tomris’in hayatına. Yine de dostluk kalmıştı geriye. Ve Cemal Süreya’nın kaleminden çıkan, kaynağını bu aşktan alan şiirler…
Ama Senin
Daha nen olayım isterdin,
Onursuzunum senin!
Ömrünün sonuna kadar soyadını gururla taşıyacak olan Tomris’in diğer iki şairle -Turgut Uyar ve Edip Cansever- olan ilişkisini yazı dizimizin sonraki yazısında okuyabilirsiniz.
Yararlanılan Kaynaklar
http://www.aksam.com.tr/pazar/bir-adin-vardi-senin-pesinde-de-uc-buyuk-sair/haber-180022
http://www.tomrisuyar.com/#!/biyografi
http://t24.com.tr/haber/esi-anlatiyor-cemal-sureya-nasil-oldu-birlikte-oldugu-kadinlara-siddet-uyguladigi-dogru-mu,282585