İşkence suçu, kamu görevlisinin, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, iradesinin kendi isteği dışında etkilenmesine yol açan davranışlarıdır. İşkence suçu yasağı, bedensel ve ruhsal dokunulmazlık, irade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı gibi birçok değeri koruduğundan mutlak bir haktır ve jus cogensdir (üstün hukuk) dolayısıyla bu yasağın herhangi bir sebeple ihlal edilmesi mümkün değildir. Bu suçu oluşturan fiillerin hukuksal açıdan neler olduğu her yaşanan olay kendi içinde değerlendirilerek belirlenir. İşkence suçunun yasaklanmasının mutlak bir hak ve jus cogens kuralı olarak sayılmasından ötürü toplumlarda bu suçun kolay kolay işlenemeyeceğine dair bir kanı bulunmaktadır ancak işkence suçu, insanların gündelik hayatlarında sıklıkla karşılaşabilecekleri bir suç tipidir.
Ariel Dorfman kendi ülkesi olan Şili’nin diktatörlükle yönetildiği süreçte işlenen işkence suçlarının halının altından süpürülüp ortaya çıkarılmadığı ve suçlularının cezalandırılmadığı bir devlette, demokrasiye geçişin sağlıklı olmayacağını ve demokrasinin varlığını gerektiren esas unsurlara sahip olunamayacağını vurgulamak için Ölüm ve Kız oyununda işlediği olay örgüsüyle bunları okuyucunun tartışmasına açmıştır. Oyunda tek kadın karakter olan Paulina, Şili’nin diktatörlükle yönetildiği dönemde demokrasi yanlısı olan kocası hakkında bilgi vermesi için işkenceye uğramış ve bunun psikolojik sonuçlarıyla hayatı boyunca yüzleşmek zorunda bırakılmıştır. Paulina’nın en büyük dargınlığı da kendisine işkence suçunu uygulayan failin hala bulunamamasıdır bu yüzden yargının varlığına ve otoritesine güvenmeyen bir karakterdir. Doktor Miranda ise Paulina’ya işkenceyi uygulayan, yozlaşmış bir karakterdir, Dorfman, doktor gibi eğitimli bir insanın dahi işkence suçunun faili olabileceğini vurgulamak amacıyla karakter seçimlerinde, özellikle yüksek sınıf, belli bir bilgi birikimine ulaşmış ve gerçekleştirdiği davranışların hukuki sonuçlarını tahmin edebilecek olan kişileri kullanmıştır. Gerardo, Paulina’nın avukat kocası ve yeni kurulacak olan demokratik rejimde insan haklarının çiğnendiği olayları araştırmak için kurulan komisyon üyelerinden biridir. Lastiği patladığı için Gerardo’yu evine bırakan Doktor Miranda’nın sesini o sırada konuşulanlardan tanıyarak kendisine işkence uygulayan kişi olduğunu anlayan Paulina bir şekilde Doktor Miranda’yı esir alarak suçunu zorla itiraf ettirmeye çalışır. Paulina kendi yargılamasını kendisi yapmak istemektedir. Ariel Dorfman, Paulina’yı işkence suçunun mağdurlarını, Doktor Miranda’yı işkence suçlarının faillerini ve Gerardo’yu ise devlet yönetimi, kamu görevlilerini temsil eden tipler olarak okuyucularına sunmuştur. Dolayısıyla işkence suçunun unsurlarını sağlayan, olay örgüsünün gündelik hayatta geçmesi ve suç sonrası etkilerine de değinen Dorfman, Ölüm ve Kız oyunuyla işkence suçunun sıklıkla karşılaşılabilecek bir suç tipi olduğunu göstermektedir.
Ariel Dorfman, 1973’te Pinochet’in darbesiyle yönetime gelen diktatörlük rejiminden kaçmak için yıllarca sürgünde yaşamış ve o yıllarda ülkesinde meydana gelen yüzlerce işkence suçuna tanıklık ederek, bu dönemin onda yarattığı psikolojik etkileriyle mücadele etmeye çalışmış bir yazardır. Kendi ülkesindeki demokrasiye geçiş çabalarının ise işkence suçunun failleri yakalanmadıkça verimli olmayacağını vurgulamak isteyen Dorfman, oyununda toplumun belli bir bölümünü temsil eden tiplerini de –Paulina, Gerardo, Doktor Miranda– olay örgüsü sonunda işkence suçunu işleyen birer fail olarak göstermiştir. Oyunun başında Gerardo, Paulina’nın Doktor Miranda’yı esir tutmasının suç işlemek olduğunu ve bunun da demokrasi anlayışına zarar verdiğini savunsa da daha sonra Doktor Miranda’nın ifadelerinden işkencenin gerçek olduğunu anlaması sonucunda kişisel nedenlerle öç alma duygusuna kapılmış ve kendisi de işkence suçunun faili haline gelmiştir. Dolayısıyla Gerardo’nun temsil ettiği demokratik devlet yönetimi çökmüştür. Paulina kamu görevlisi olmaması dolayısıyla başlarda işkence suçunun faili olmasa da daha sonra Gerardo’nun fiiline katılarak o da fail haline gelmiştir. Doktor Miranda ise zaten geçmişte uyguladığı birçok işkence fiili nedeniyle bu suçun failidir. Dorfman sade ve herkesçe anlaşılabilir olan olay örgüsü sayesinde, uluslararası sözleşmeler ve ulusal anayasa ve kanunlarla da benimsenmiş olan insan haklarını koruma yükümlülüğünün işkence suçlarıyla zedelendiğini göstermiş ve bu suçun her ülkede görülebilecek bir suç olduğu üzerinde durarak okuyucularını bilinçlendirmek istemiştir.
Gerçekten Türkiye de 2000’li yılların başına kadar özellikle aile içi şiddet ve tutukluluk koşulları konularında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından birçok kez tazminata hükmedilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Aksoy v. Turkey (tutukluluk koşulları hakkında) ve Opuz v. Turkey (aile içi şiddet hakkında) kararlarının ikisinde de tazminata hükmederken işkence suçu yasağının bir jus cogens kural olması nedeniyle hiçbir şekilde ihlalinin haklılık içermeyeceğini belirtmiştir. Ariel Dorfman’ın demokratik devletlerin öncelikli gayelerinin insan haklarının korunması olduğu ve işkence suçunun işlenmesinin bu hakların ihlaline dolayısıyla da demokrasi rejimlerine zarar vereceği hakkındaki görüşü gerçek hayatta da yukarıdaki yargı kararlarıyla dayanak bulmaktadır.
İşkence suçu, Ariel Dorfman’ın dışında birçok yazar tarafından kitaplarında ve birçok yönetmen tarafından da filmlerinde işlenmiştir. Bu suç hakkında daha çok bilgi sahibi olmak ve bilinçlenmek için Hanna Arendt’in Kötülüğün Sıradanlığı: Eichmann Kudüs’te, Primo Levi’nin Bunlar da mı İnsan? ve Boğulanlar, Kurtulanlar kitaplarını okuyabilir, Roman Polanski tarafından yönetmenliği yapılan Ölüm ve Kız, Cyrus Nowrasteh’in Soraya’yı Taşlamak ve Denis Villeneuve’in İçimdeki Yangın filmlerini izleyebilirsiniz.
Kaynakça:
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf
Ariel Dorfman, Ölüm ve Kız, 1.baskı, 2012, Mitos Yayınları.
Arş Gör Enes Yılmaz ve Arş Gör Eray Acar, Eziyet Yasağı ve Anayasa Mahkemesinin Eziyet Yasağını Ele Alışı, D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Özel Sayı: 2019, s. 1375-1409.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Aksoy v. Turkey, 18 Aralık 1996.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Opuz v. Turkey, 9 Haziran 2009.
Interpretation of Torture in the Light of the Practice and Jurisprudence of the International Bodies (https://www.ohchr.org/Documents/Issues/Torture/UNVFVT/Interpretation_torture_2011_EN.pdf)