Özellikle yaz aylarında çok sayıda turistin uğrak noktası, Ege Bölgesi’nin gözdelerinden Ayvalık’ı hepimiz az çok biliriz. Muhteşem sahilleriyle, dört bir yandan yayılan zeytin kokusuyla ve rengarenk sokaklarıyla büyüler gelen gideni. İnsan ne kadar Ayvalık’a hakimmiş, her sokağını adım adım dolaşmış hissetse de keşfedilmeyi bekleyen saklı güzellikler ile mutlaka karşılaşılır. Evlerde kapalı kaldığımız şu dönemde gezmeyi özlediğim yerler arasında bulunan bir Boşnak köyünden bahsetmek istiyorum bugün.
Eski adıyla “Yeniçarohori”, şimdiki adıyla ise Küçükköy olarak geçen bir köy burası. Kısacık tarihinden bahsedecek olursam; Osmanlı Devleti zamanında Rumların yerleştiği, fakat nüfus mübadelesinden sonra Rum kesiminin bölgeyi terk ettiği ve göç alarak Boşnaklara ev sahipliği yapmaya başlayan bir beldedir Küçükköy. Sarımsaklı’ya bağlı olarak bilinen köye ulaşım oldukça kolay. Köyün en önemli özelliği de aslında Rumların bölgedeki etkisini açıkça gösteren eski taş evlerdir. Taş evlere fazlasıyla meraklı olan bir insan olarak söyleyebilirim ki köydeki taş ev sayısı azımsanmayacak miktarda. Zamanın yıpratıcı etkisine rağmen evler korunabilmiş, ayrıca önemli bir kısmı da şu an restorasyon aşamasında. Köye yatırım zaten son yıllarda fazlasıyla ortaya çıkmış, 5 yıl öncesine kadar yerlisi dışında pek de ziyaretçisi olmazmış. Bölgeyi özellikle İstanbulluların keşfetmesiyle capcanlı bir hale gelmiş. Küçükköy’ü ziyaret etmeyi düşünürseniz kalacak yer konusunda bile pek endişe etmenize gerek yok, çünkü her geçen gün gelişen bu köyde şu an birkaç butik otel de bulunmakta.
Köyün bir diğer önemli özelliği ise tam bir sanat köyü olmasıdır, diyebiliriz. Dışarıdan pek çok insanın gelmesiyle birlikte köye çeşitli sanat galerileri, atölyeler ve tasarım dükkanlar açılmış. Resmen ardı ardına sıralanan dükkanlarda özgün, emek dolu ürünler bulunuyor. Kabak işlemeciliğinden tutun da cam takılara kadar her tür tasarım ürünle karşılaşmak mümkün. Bir yakınınıza hediye almak istiyorsanız mutlaka buraları gezmeniz gerektiğini belirtmeliyim, zira bu tür tasarımları başka bir yerde bulmanız pek de kolay olmayacaktır. Köyde zaman zaman çeşitli atölye etkinliklerinin de gerçekleştirilmesi köye olan ilgiyi artırmakta. Sanatı bu denli teşvik etmesiyle tebrik edilebilecek nitelikte bir köy olduğunu söyleyebiliriz galiba.
Küçükköy’ün ne kadar sanatla içli dışlı olduğundan bahsettik, biraz da burada ne yenir ne içilir öğrenelim. Köye girişte karşınıza bir tür ufak bir meydan çıkıyor. Burada birkaç kafe ve köyün en kendine has yemeği olan Boşnak mantısı yapan küçük işletmeler bulunmakta. Yolunuz buraya düştüyse mutlaka Boşnakların bu yemeğini tatmanızı tavsiye ederim. Bu yöresel yemeğe ek olarak Boşnak böreği de bölgenin lezzetlerinden.
Ayvalık’a yolu çokça kez düşen insanların “Küçükköy” tabelasını görüp göz ardı etmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Daha fazla misafir ağırlamayı bekleyen bu köyü ziyaret eden, belki de bir ziyaretle kalmayıp mutlaka başka bir vakitte de gelmek isteyecektir.