Havalimanı, Köprü, Nükleer Santral Üçlemesi

Türkiye’de son günlerde ulaşım ve enerji dallarında büyük kıpırdanmalar gerçekleşiyor. Son günlerde basında genişçe yer bulan İstanbul’un 3. Havalimanı ihalesi, 3. Boğaz Köprüsü’nün yapımına başlanılması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Evelallah 3. Nükleeri de biz yaparız.’ sözleri Türkiye’nin ilerideki 10 yıllık enerji ve ulaşım politikasını belirleyecek gibi gözüküyor.

İstanbul’a yapılması planlanan 3. Havalimanı’nın ihalesi 3 Mayıs’ta gerçekleştirildi. Cengiz-Limak-Mapa-Kolin ve Kalyon şirketlerinden oluşan konsorsiyum(şirketler birliği) KDV dahil 26 milyar 142 milyon Euro karşılığında ihaleyi aldı. Sözleşmenin DHMİ’nin(Devlet Hava Meydanları İşletmesi) 80. Kuruluş yıl dönümü olan 20 Mayıs 2013’de imzalanacağı açıklandı. İhaleye göre hava alanının yapımı 58 ayda bitecek. İhalenin ortağı olan Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir kendinden çok emin bir şekilde açıklama yaptı: ‘’Bizim öz sermaye sıkıntımız yok bu işle ilgili. Çünkü sadece devletin vermiş olduğu bir garanti para var, 6 milyar 300 milyon avro. Açıldıktan sonra devletin ödeyeceği bir garanti para bu. Finansmanı çözecek nokta budur.’’

Havalimanı yapımı tamamlandığında dünyanın en büyük havalimanlarından biri olacak bu yüzden ihale Avrupa’da da ses getirdi. Selim Atalay bu konuya The Times gazetesinden alıntı yaparak şöyle değiniyor: The Times gazetesinin ekonomi sayfası soruyor: ‘’Bin yıldan eski kentinizin hava alanı artık kapasitesini aşmışsa ne yaparsınız? Sonra da yanıtı vermiş: -Londra’da iseniz karar veremezsiniz, komisyon kurarsınız, sonra da komisyonun bulgularını yayınlamasını yasaklarsınız. Türkiye ise ileri görüşlülük gösterip yeni havaalanı yapıyor.’’

3. Boğaz Köprüsü de şu sıralar yapım aşamasında ve resmi imza töreni ‘Fetih’e yani 29 Mayıs’a yetiştirilecek. Köprü üzerinde raylı bir sistem taşıması yönüyle Avrupa’nın en büyük köprüsü olacak. Erdoğan’ın şu sözleri tüm projeyi özetliyor: ’29 Mayıs’ta da onun temelini atıyoruz inşallah. Şu anda bütün sondaj çalışmaları hızla devam ediyor. Dört gidiş, dört geliş ve aynı zamanda da bu köprüde raylı sistem olacak. Yüksek hızlı trenin bağlantısını bu köprüyle ayrıca yapacağız ve daha sonra da kara tarafında da inşallah bu raylı sistem gerçekleştirilecek. Bununla da bitmiyor, bir de yine 2015’e yetişecek olan yatırımlardan en önemlisi Marmaray’ın biraz daha güneyinde iki tüp geçit yine denizin altından, boğazın altından yapılıyor. Şu anda inşaatları devam ediyor ve onu da 2015’te inşallah açacağız, oradan da otomobiller gidip gelecek.’

Nükleer santrale gelince de Türkiye’nin şu an hali hazırda iki nükleer santral projesi bulunuyor. Bunlardan birinin Mersin Akkuyu’da Rusya tarafından diğerinin de Sinop’a Japonya tarafından yapılması planlanılıyor. Ne yazıktır ki kendi nükleer santralimiz yapacak mühendis ve donanıma sahip değiliz. Yalnız son yıllardaki girişimcilik gittikçe artıyor ve yeni mühendisler de yetişiyor. Belki de üçüncü nükleer santral Türk girişimciler tarafından yapılır. Başbakan da üçüncü nükleer santral planına şöyle değindi: ‘’Dünyanın yılda 100 milyon yolcu kapasitesi ile belki birinci olacak havalimanını yapmak için 35-40 milyar dolar koyan Türk sermayesi, evelallah kendi nükleer santralini de kendisi yapabilir.’’

 

Tabi yapılmak istenen bütün bu projelerin doğaya tahribatı çok fazla olacak. Bundan dolayı bu projeler her cepheden eleştiri almakta. Yalnız bu projelerin ülke ekonomisine katkısı inanılmaz olacaktır. Şu an dünyada bulunan nükleer santrallerin %70-75 civarı G8 adı verilen dünyanın en gelişmiş ve en zengin ülkelerine ait. Eğer Türkiye gerçekten bölgede söz sahibi olmak istiyorsa ilk olarak ekonomisini sağlam tutmalıdır. Bunun için de enerji bağımlılığını önemli ölçüde azaltıp cari açığa son vermelidir. Takdir edersiniz ki sadece Türkiye’nin çevreyi korumasıyla dünya daha güzel yerlere gelmeyecektir.

 

nükleer

tablo: ntvmsnbc.com

 

Leave a Reply