Merakla beklediğimiz demokrasi paketi geçtiğimiz günlerde açıklandı. Her ne kadar bazı sorunlarla ilgili bir iyileştirme yapılmamış, bazı kesimleri haklı talepleri karşılanmamış olsa da idari işlemler ve kanun yoluyla yapılması planlanan değişiklikler Türkiye’nin demokrasisi için önem arz etmektedir. Asıl önemli nokta ise artık Türkiye’nin bu kadar demokrasiyle yetinmeyecek kadar demokratikleşmiş olduğu gerçeğidir.
Öncelikle olayı kısır, güncel siyasi tartışmalar etrafında incelemenin faydasız olduğu kanaatindeyim. Zira siyasi partilerin bu pakete verecekleri tepki paket açıklanmadan çok daha önce belirlenmişti parti organlarınca. BDP paketin yetersiz olduğunu söyleyecek; MHP üniter yapının bozulacağını belirtecek; CHP ise “ Biz aynı önerileri meclise sunduk AKP kabul etmedi.” diyecek ve ekleyecek “Bu pakete destek vermiyoruz.” CHP’nin içine düştüğü paradoksu da bir kenara bırakalım ve bu paketi Türkiye’nin son yıllardaki siyaseti çerçevesinde incelemeye çalışalım. Bir zamanlar Kürtçe şarkı söylemenin suç sayıldığı bu ülkede Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı kuruldu. Bu denli olağan bir hak iadesi bile bölünüyoruz korkusunu öyle bir büyüttü ki toplumda ve özellikle bazı siyasi çevrelerde… Maalesef anormal olana o kadar çok alışılmıştı ki Türkiye’nin yaşamış olduğu normalleşme süreci bazılarınca sindirilemiyordu. En kötüsü de bugüne kadar hep bu siyasi kültürle büyümüş halk da ‘acaba’ diyordu bu yapılanlara. ‘Acaba hakikaten bölünür müyüz?’ Bir diğer konumuz ise başörtüsü… Hali vakti yerinde olan, küçük bir azınlık, kızlarımız yurt dışına okumaya gidebilirken büyük bir çoğunluk ya başını açmak zorunda kalarak ya da peruk takarak üniversiteye devam edebiliyordu. Diğerleri
ise sırf başörtüsünün sorun edilmesinden dolayı eğitim hayatlarına devam edememekteydiler. Tüm bunlar yetmezmiş gibi başörtülü kadınları sokakta bile görmek istemediğini söyleyen YÖK başkanımız ve başörtüsü serbestliği yönünde oy kullanan milletvekillerini “455 el kaosa kalktı.” diye manşete taşıyan gazetelerimiz vardı. Bu yakın siyasi tarihimizdeki olaylar incelendiğinde; paketle gelen ve bu iki konuyla alakalı olan değişikliklerin ne kadar radikal olduğu gözler önüne seriliyor. Kürt vatandaşlarımızın anadillerinde eğitim yapabilme hakkına; ve kadınların kamuda, bazı meslek dalları hariç, başörtüsüyle çalışabilme hakkına kavuşabilecek olmaları çok ciddi, radikal ve demokratikleşme adına önemli adımlardır. Şu ana kadar kamuoyu ve siyasilerin açıklamaları dikkate alındığında her ne kadar bazı çatlak sesler duyulsa da kamuoyunun artık siyasi partilerden çok daha demokratik olduğu ortadır. Zira toplumun kahir ekseriyeti bu maddeleri desteklemektedir.
Maalesef devletimiz yıllarca kendi vatandaşlarına potansiyel düşmanmış gibi baktı ve öyle bir algı yarattı ki bütün Kürtler bölücü; bütün dini hassasiyeti olan insanlar da gerici… Bu algı maalesef en çok yine devletimize ve vatandaşlarımıza zarar verdi. Devlet kendini bu sözde tehlikelerden korumak adına demokrasi ve insan haklarıyla bağdaşmayan bir sürü uygulamaya başvurdu. Son dönemlerde bu algının değiştiğini görmek demokrasi adına sevindirici bir haber… Umarım bu paket sadece atılan ilk adımlardan birisi olur ve devamı gelir çünkü görünen o ki artık Türkiye bu kadar demokrasiyle de yetinmeyecek çok daha fazlasını istemeye devam edecektir hükumetten ve devletten.