Bir Garip Gündem: Yılan Hikayesi

            HAICA                                                   

 

       Her ne kadar başlıkta “Bir Garip Gündem” diye başlamış olsam da konunun iyiden iyiye yılan hikayesine dönmekte olduğu aşikar.

 

611x395_KPSS_50b71104eca02

Televizyon kanallarının bu haftaki gündemi dershanelerin kapatılıp kapatılamayacağı

 

Televizyonu şu an açacak olsanız ya “Gazi Üniversitesinde Ağaçlandırma” ya da “Dershaneler kapanacak mı?” haberiyle karşılaşırsınız.  Ben küçükken bir dizi vardı: Yılan Hikayesi. Her bölümünde farklı bir olay yaşanırdı. Bazen ipin ucunu kaçırır, diziyi takip bile edemezdim. İşte bu dershanelerin kapanması da tam yılan hikayesine döndü. İpin ucunu kaçırdık. Takip edemez olduk. Zira Fethullah Gülen’in bile bu konuda söyleyecekleri var. Nasıl olmasın…

Gülen taslağı duyunca ”Mümin sarsılabilir ama devrilmez, meseleye öyle bakmak lazım. Bir balyoz gibi tepene inen musibetler karşısında dişini sıkmak. Sabır çok önemli. Firavun aleyhinizde ise, Karuın aleyhinizde ise isabetli bir yolda yürüyorsunuz demektir. Ara sıra yağmur yağar rahmet, bazen de yağmur damlaları bir araya gelir, ceviz gibi dolu halinde inelim. Yere inince o da rahmettir de. Dolu düştüğü zaman paniğe kapılma. ” diyor. Diyor demesine de ne diyor bu adam? Kimsenin bir fikri yok. Herkes birbirine acı biber. Polis, cemaat acı biber, hükümet keza öyle. Çapulcu, en acı biber. Aralarında bir husumet var mı bilinmez, beni de ilgilendirmez.

 

Peki bunca çocuğa, onca öğretmene ve hatta oralarda çalışan akademik olmayan personele ne olacak? “Aman efendim ne olacak özel okula çevireceğiz.” deniyor. Ala. Hayır mıdır şer midir peki bu özel okul? Övünmeli miyiz acaba?

51167_3

Bu kitlenin geleceği hakkındaki kararlar, büyük büyük salonlarda, bir grup takım elbiseli adam tarafından tartışılıyor. Aileleri çıkan karara göre davranacak.

 

Özel okul demek ticarethane demek bir yerde. Özel okul demek “Ben yapamadım. Sen yap ben seni teftiş edeyim.” demek. Dershane bedava demiyorum ama eğer sen bir sınav yapıyorsan, okul müfredatından farklı şeyler soruyorsan bu sınavda, öğrenci ek ders almasın da ne yapsın? “Dershane çok para alıyor, kaldıralım bitsin.” Sistem yanlış, bu konuda hepimiz hemfikiriz yanılmıyorsam. Fakat dershaneyi kaldırıp yeni bir özel okul açmak da bu mantıksızlığı sona erdirmiyor.

“Hafta sonlarını kurtaracağız öğrencinin, sosyal hayatını ona geri vereceğiz.” diyorsun. Pekala. Sınav yapma o zaman. Alternatif bir sistem bul. Bulamayacaksan da her 2 yılda bir değiştirme. Çocuklar ben OKS’ciydim, ben SBS’ciydim diye dolaşmasınlar. Yazık değil mi?

 

Böyle şeyler “Haydi kaldırıyorum, haydi yasaklıyorum.” diye olmaz. Altyapıyı kuracaksın, en kötü ihtimal bir B planın olacak. “Ne yapıyorsak kalkınma için, eğitim için.” Eğitime sonsuz değer veriyoruz. O kadar ki bugün Sayın Başbakanımız Gölbaşı’nda “ağaçlandırma” yapacak diye bugün yüzlerce Gazi Üniversitesi öğrencisi vizelerine giremedi. Televizyon kanalları an be an bu ağaçlandırmayı naklen yayınladı.

i

Odtü ne oldu sahi, yol medeniyetti bir  zamanlar. Bir zamanlar ağaçlar, medeniyetin önündeki yegâne(!) engeldi hani. “Gri binalar, gri düşünceler doğuruyor.” diyorsun. Çok doğru. Biz de bu yüzden merdiven boyadık. Fakat griye yeniden boyanmadı mı o merdivenler? Dünden bugüne ne değişti acaba… Gençlerimizi yeşille buluşturalım bari biz. “Bizim şehir anlayışımızın temelinde sadece yol, köprü, çeşme yoktur. Okul da vardır. Biz insanlarımızın gönüllerine sesleniyoruz.” seslenelim bakalım.

 

Bu arada dershaneydi,  kızlıydı,  erkekliydi derken 6 il ve 12 ilçenin isimleri değişiyormuş. Gündemde yerini alması lazım değil mi? Çok duyulmaz. Ağaçlandırmaydı falan gündem pek yoğun. Oradaki insanların bunu ne kadar isteyip istemedikleri ise muamma. Ak Parti milletvekillerinin memleketi için sunulan isim değişiklikleri ise grup başkanlığı tarafından TBMM’ye doğrudan iletilmiyor. BDP milletvekilleriyse yeni isimlerin tamamen Kürtçe isimlerden seçilmesinden yana.

Klavye özgür. Klavye başındaki insanın özgürlüğü ise tartışılır.

İsimler değişebilir. Bu ülkede vatandaşları yakından ilgilendiren konuların kapılar ardında tartışılması ise henüz bakî.

 

Hakkari’ye Cölemrg, Bitlis’e Bedlis, Van’a Wan, Erzurum’a Erzerom, Bağlar’a Rezan, Sur’a Dikran Amed, Diyarbakır’a Amed, Dicle’ye Piran, Yenişehir’e Bajare Nuh, Silvan’a Miya Farqin, Kulp’a Pasur, Adilcevaz’a Elcewaz, Güroymak’a Norşen, Tatvan’a Tetwan, Ahlat’a Xelat, Tekman’a Tatos, ve son olarak Hınıs’a Xınus demeye hazır mısınız? Yeni isimler  –şimdilik-  Microsoft Office Word’de kırmızı ile çiziliyor. El atmışken onu da düzenlemeli. Düzenleyelim elbet ama klavye özgürken, başındaki de özgür olsun. Nevşehir Üniversitesi’nin adının Hacı Bektaş-ı Veli Üniversitesi olarak değiştirilsin ama Cem Evleri de bir parçamız olsun. Cenaze kaldırabilsinler. Anadilde eğitim hakkı çok güzel. Zira İstanbul’da pek çok azınlık okulunda yıllardır olan bir uygulama bu. Sadece özel okullarda anadilde eğitimin olacağı konusuysa bir başka detay.

 

      Şehirlerimizin ismi değişecek. Fakat kimse sormuyor ya onca türküyü de düzenleyebilecek miyiz? Kimliklerde doğum yerleri değişecek.Sorgusuz sualsiz yapılacak bu değişim. Belki bir oylama yapılsa… Demokratikleştirebildiklerimizden misiniz? Çok demokratiğiz. Ama dedim ya vatandaşımızı bu kadar yakından ilgilendiren konular kapalı kapılar ardında tartışılıyor bu ülkede. Gündem çok çabuk değişiyor kimi zaman, hızına yetişemiyoruz. Kimi zaman, haberimiz bile olmuyor yeni kısıtlamalardan.Mesele, geleneksel yapımıza uysun.

 

Newspaper

Bazen yazıları gazeteci yazar, noktayı patronu koyar.

 

Sahi dershaneler kapanıyordu değil mi? Yani kapanma dediysek o da düzenleme canım. Gündemimiz hala bu mu? Ben yazıyı yazana, siz okuyana kadar değişmiş olabilir. Bir bakın derim.

Leave a Reply