Filistin’de Bir Buruk Bayram Daha

Gazze'den Serbest Bırakılan Mahkumların Sevinci

Gazze’den Serbest Bırakılan Mahkumların Sevinci

Batı Şeria ve Gazze’de bir başka bayram daha buruk bir sevinçle yaşanıyor. Zaten Orta Doğu’nun bu gündemi asla soğumayan topraklarında son günlerde de iki mevzu manşetlerde. Öncesinde İsrail ile Gazze hükümeti arasında tünel sorunu ortaya çıktı. İsrail, Gazze hükümetini İsrail sınırlarına dahil olacak şekilde bir çıkışı olan 2.5 kilometrelik bir tünel inşa etmiş olmakla suçlarken, Gazze hükümetindense bu tünelin varlığından haberdar olmadıklarına dair açıklamalar geldi. İsrail,  “güvenlik endişesi” sakızını çiğnemeye devam etti. Yazımızın konusuna temel noktayı teşkil edecek bir başka haber de Batı Şeria hükümetiyle Gazze hükümeti arasındaki uzlaşma sürecinden geldi. Gazze hükümeti Kurban Bayramı dolayısıyla, 52 Filistinli mahkumu, Başbakan İsmail Haniyeh’nin doğrudan talimatıyla  serbest bıraktı.

Bu, belki de iki tarafın artık sertleşmeye yüz tutmuş politikalarla İsrail’in karşısında birlik arz etmeleri açısından önemli bir olay gibi gözükebilir. Ancak özellikle son 3 senede olanlar ve iki taraf arasında uzlaşının bir türlü sağlanamaması, Filistinlileri de bezdirmiş durumda. Ramallah’ta bulunan Palestinian Center for Policy and Survey Research (PSR)’in Eylül ayında yaptığı ankete göre katılımcıların sadece %12’si Batı Şeria’daki güç olan El Fetih ile Gazze Şeridindeki güç olan Hamas’ın uzlaşmasına olumlu bakıyor. Yine aynı ankette, bugün seçim gerçekleşecek olursa, katılımcıların en az %30’u seçimlerde kimseye oy vermeyeceğini belirtiyor. Yani Filistinliler artık iki tarafın da Filistin davasını ayrı ayrı sürdüreceklerini –maalesef- benimsemiş durumda.

Bu uzlaşma sürecinde yakın zamanlarda neler oldu, orasını bilmemiz de elbet şu anki durumu daha geniş bir açıdan idrak etmemiz adına faydalı olacaktır. Normalde Mısır’da olan darbeye kadar iki taraf da çeşitli konulardaki anlaşmazlıklar yüzünden gerek Kahire’de gerekse Doha’da zamanında imzalanmış anlaşmaları yürürlüğe koyamadı ve bu meselenin sıkıntıları günümüze kadar yansıdı. Lakin Mısır’da olan darbeyle işler, gittikçe daha keskin bir hal almış durumda. Mısır’da olan darbeyle El Fetih’le olan uzlaşma sürecinde Hamas, arabulucu babında akla geldik ilk isim olan Mursi’yi kaybetti ve Mısır’da Hamas’a karşı düşmanca bir tavır sergileyen bir askeri yönetimle muhatap olmak zorunda kaldı. Nitekim bu durumun aleyhlerinde olacağını bildiklerinden darbe sonrasında Hamas yetkililerinden El Fetih’in, darbeyi yapanlarla işbirliği yaptığına dair suçlamalar geldi. Bu suçlamalardan bazıları kısmen medyada yankı buldu, El Fetih’in Mısır Ordusunu Hamas’a karşı kışkırttığının belgeleri ortalıkta dolandı. Yani durum, Hamas’ın geleceği açısından iç açıcı gözükmüyor.

Mahmud Abbas, El Ezher Şeyhi Ahmed El Tayyib'i Ziyaret Etti

Mahmud Abbas, El Ezher Şeyhi Ahmed El Tayyib’i Ziyaret Etti

Üstelik Hamas, eskiden kadim destekçisi olan Suriye’yi tamamen terk etmesinden dolayı bu ülkeden haliyle destek alamıyor. Bir diğer destekçi olan İran’la ise Hamas, gergin bir ilişki düzeyine sahip. Bunun elbette Hamas’ın, İran’ın zamanında verdiği maddi desteğine yeterince karşılık vermemesinden ve üstüne Suriye’de zor bir süreç sonrası Esad’ı karşısına alarak Esad’ın kadim ortağı olan İran’ı kızdırmasından dolayı olduğunu da hatırlatalım. Görünüşte ise Türkiye, Hamas’a bu konuda destek vere(bile)n tek dış güç olarak sahnede bulunuyor. Eskiden bu destekçilere Katar ve Suudi Arabistan da dahilken, bu ülkelerin Mısır’da askeri yönetimin yanında yer almasıyla Hamas’a ağır bir darbe indi dememiz mümkündür.

Durum Hamas için daha sıkıntılı gözükürken, El Fetih, Arap Baharı altında yaşanan olayların başlamasından beri ilk defa bu kadar avantajlı bir konumda bulunuyor. Batı’nın gözünde İsrail’le müzakere seçeneğini açık bıraktığından daima şirin görünen Abbas ve ekibi, artık uzlaşma çağrısında bile daha sert söylemlere sahip. Nitekim Gazze hükümetini “acı dolu yaptırımlarla” tehdit eden ve Mısırlı darbe yönetimiyle işbirliği yapmışcasına “Mursi’ye destek” mitinglerini dağıtanlar da El Fetih’in güçte olduğu Batı Şeria hükümeti. Ancak iki taraf arasındaki bu uzlaşma sürecinde bir hususu da göz ardı etmemek gerekir.

Bu husus, aslında özellikle Mısır’da başlayan Arap Baharı olaylarında Hamas’ın yukarıda saydığımız bazı ülkelerin desteğine o zaman mazhar olmasına ve El Fetih’e nazaran daha avantajlı bir konumda olmasına rağmen şimdi ibrenin tersine döndüğü ve Hamas’ın “mecburi” olarak uzlaşma masasına oturmak zorunda kalması hususudur. Hele ki Müslüman Kardeşler’in Mısır’da siyasi faaliyetlerinin yasaklanmasından sonra Hamas, Müslüman Kardeşlerin siyasi anlamda işlerlik arz etmesi bakımından yine nefes aldıracağı başka bir kanal olacaktır ve masaya oturması kaçınılmaz olacaktır.

Ancak görünen o ki, Hamas şu anlık “değerli yalnızlığa” itilmiş ve uzlaşma sürecinde arabuluculuğu açıkça reddedilen Türkiye haricinde başka bir müttefik bulmak zorunda. Yoksa bu uzlaşma sürecinin daha da beter şeylere sahne olup, çıkmaz sokağa sürükleneceği aşikar. Ancak kişisel temennim ise, bu bayramın o topraklarda yaşayan Müslümanlara ve de tüm İslam alemine hayırlara vesile olarak, o topraklardaki acıların dinmesidir.

Leave a Reply