Madde 6 – Bu kanun hükümlerine ve yapılacak nizamnameye muhalif olarak bayrak yapmak ve satmak yasaktır. Bu yasağa aykırı gidenler, Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine göre cezalandırılır.
Bayrak, siyasi, toplumsal herhangi bir sosyal oluşumun vazgeçilmez simgesi olarak çıkıyor karşımıza. Bir futbol takımı, dünyaca ünlü bir firma, aile holdingi, üniversite, yerel işletme, dini topluluk yani aklımıza gelebilecek hemen her sosyal organizasyon bir bayrak edinebilir. Bayrak, kimlik edinmenin, kurumsallaşmamın, artık ben de varım demenin en belirgin yollarından biridir. Çoğu devletin sahip olduğu bayrak, yüzyılların biriktirdiği değerleri taşır. Azınlık örgütleri, militan grupları yahut herhangi bir politik organizasyon, bayrağıyla giriş yapar gündelik hayatımıza. Bazen bayrağın kendisine gerek bile yoktur, renklerinin kullanılması yeter bize onu çağrıştırması için ki amaç da bu algıyı oluşturmak, bayrakla bütünleşmektir.
Peki Türkiye’de yaşayan insanlar için bayrak nedir?
Bugün sokağa çıkıp sorsak, kaç kişi aynı cevabı verir. Bence büyük bir çoğunluk için bayrak aynı manaya gelir hatta bayrağımızın oluşum hikayesi bile yaygın bilinir. Bizim eğitim sistemimizde matematik dersinde bile bayrağa bir yer ayrılır; hatırlayın, bayrağın ölçülerini matematik dersinde öğreniyorduk ilkokul yıllarında. Sadece eğitim sisteminden değil tabi ama her ne sebeple nasıl yerleştiyse, Türkiye halkı için bayrak kıymetli bir yerde. Başka milletler için durum nedir bilmiyorum ama Türk bayrağının kanunu var; ölçüleri, nasıl kullanılacağı hatta kumaşının ne olduğu bile kanununda anlatılmış.
İşte tam burda başlıyor bu yazımının problemi de. Türk bayrağının, milli bayramlarda, hükümet protestolarında ve bazı parti mitinglerinde, kanunda belirtilen halinin
dışında bir kullanımına rastlıyoruz sık sık. Bayrağın içinde, bir de Atatürk’ün portresi oluyor.
Belki bu şu ana kadar bu şekilde dikkatinizi çekmedi ama bu kullanım bayrağın niteliğini değiştiriyor. Türk bayrağı dendiğinde artık insanların aklına birden fazla hal geliyor. Bugün herhangi birisi bayrağın içine resmini koyup bastırsa, muhtemelen çok ciddi bir problem oluşur. Fakat, Atatürk Türk siyasetinin en hassas ismi olarak bu uygulamanın dışında bırakılıyor.
Sizce Atatürk bayrağın böyle kullanılmasını ister miydi?
Hiç sanmıyorum. Bayrak, içine Atatürk’ün portresi konduğunda, ulusalcılığı, Cumhuriyet mitinglerini, Gezi protestolarını va daha bir çok sansasyonel durumu hatırlatıyor ve bayrağın bu hali herhangi bir resmi organizasyonda da kullanılmıyor. Yani bayrak bizi zihnen böler hale geliyor. Onca kargaşa, merhametsiz siyaset, haksızlık ve yanıbaşımızdaki savaş bir yana, zihinlerimiz birbirinden ayrılıyor.
Bu yazı, bayrağın birleştiriciliğini hatırlatmak için yazıldı umarım bir an olsun düşünmeye itmiştir sizleri.