Geçen hafta Türkiye’nin birçok yerinden sivil oluşumlar Ankara’da bir araya gelip, iklim değişikliği ile mücadelede ülkemizde alınması gereken somut adımların çok geciktiğini konuştular. Sadece ulusal değil, özellikle yaklaşan yerel seçimler dikkate alındığında belediyeler düzeyinde seragazı emisyonu azaltımında sayısal hedef almanın şart olduğunu vurguladılar. Dünyada birçok ülke somut hedefler koymuşken Türkiye’nin yıllardır CO2 azaltım hedefi belirlemediğini ve ‘iklim düşmanı’ kalkınma politikaları uyguladığını söylediler, madem Türkiye hedef koymuyor, biz koyarız dediler ve Bildirge’lerini böyle hazırladılar.
SİVİL İKLİM ZİRVESİ – BİLDİRGE
1. Bu tehlikeli gidişe artık dur demek gerekiyor. Türkiye’nin seragazı emisyonları 1990’dan 2011’e kadar yüzde 124 arttı. Bu tehlikeli artış kırda ve kente birçok alanda hayatımızı tehdit ediyor. Seller, su baskınları, sıcak hava dalgaları, kuraklık, hortumlar gibi aşırı hava olaylarının şiddetinin ve sıklığının artması ile iklim değişikliğinin etkilerine Türkiye’de daha yakından şahit oluyoruz. Sorunu görmezden gelmek bir çözüm olamaz.
2. Türkiye küresel iklim değişikliğine neden olan seragazı emisyonlarını, 2011 yılına göre 2020’ye kadar en az yüzde 15 oranında azaltmak zorunda. Bu hedefe yeni hidroelektrik, termik ve nükleer santral kurmadan erişilebilir. Üstelik enerji verimliliği ve tasarruf tüm sektörlerde seragazı emisyonlarının azaltılmasında en uygulanabilir araçlar.
3. Bu ulusal hedefe ulaşmak için, yerel yönetimler de hemen eyleme geçmek zorundadır. Belediyeler seragazı envanterlerini çıkarmalı ve ulusal hedefe paralel olarak 2020 yılına kadar yüzde 15 emisyon azaltım hedefi almalıdır. Emisyon azaltımı raporlanarak toplumla paylaşılmalıdır. Yerel yönetimlerde yapılacak tüm uygulamalar seragazlarını azaltmayı öngören iklim eylem planlarıyla yönlendirilmeli, bu planlarda iklim değişikliğinin etkilerine uyum hedefleri mutlaka yer almalıdır.
4. Çözümün mümkün olduğunu biliyoruz. Çözüm ulusal ve yerel ölçekte kömür, petrol ve doğalgaz kullanımının azaltılması, kayıpların önlenmesi ve yenilenebilir enerji payının artırılmasıdır. Bir yandan ulaşımda ve konutlarda “karbon nötr” uygulamaların ve atık sektöründe geri dönüşüm, azaltım ve yeniden kullanım politikalarının hızla hayata geçirilmesi ile bunun başarılabileceğini biliyoruz. Böylesi bir süreç, bugün fosil yakıtlar için toplanan vergilerin iklim dostu çözümlere aktarılması ile mümkündür. Tüm bu önlemler,Türkiye’nin acilen alması gereken ulusal seragazı emisyon azaltım hedefine ulaşmasını sağlayacak ve sadece devlete değil, bireye de önemli ölçüde ekonomik kazançlar getirecek.
5. Yüksek maliyetli ve iklim düşmanı olan mevcut uygulamalara dur demek için belediyelerin bu sürece hemen dahil olması şart. Bu nedenle, yaklaşan yerel seçimlerin öncelikli gündeminin “iklim dostu belediyecilik” olmasını önemsiyor ve politik iradeyi bu yönde beyanat vermeye çağırıyoruz.
6. Tüm siyasi partilerin belediye başkanı adaylarından yüzde 15 seragazı emisyon azaltımı hedefinin seçim beyannamelerinde yer almasını talep ediyoruz. Bu süreçte ve gelecekte ulusal ve yerel uygulamaları yakından takip edeceğimizi, sadece çözümden yana olanlarla adım atacağımızı politikacılara duyururuz.
23 Kasım 2013, Ankara
Zirveyi destekleyen UNDP-GEF/SGP projesinin asistanı olduğum için tüm süreci yakından izledim. Yaklaşık 50 STK, sivil oluşum, platform ve iklim aktivisti 9 aydır sürdürdükleri çalışmalarını 23 Kasım 2013 günü noktaladı ve Sivil İklim Zirvesi Bildirgesi o gün yayınlandı. 6 maddelik Bildirge’yi okurlarımızla doğrudan paylaşıyorum. Zirvenin sonunda bu çalışmanın bir başlangıç olduğu vurgulanarak, Mart 2014 sonrası seçilecek belediye başkanlarının iklim politikalarının ve uygulamalarının sivil örgütler tarafından sürekli izleneceği, gerektiğinde de müdahale edileceği kararlaştırıldı.
Yazar: Zeynep Talu