Cenevre 2 toplantısı tartışmaların gölgesinde başladı. Katılımcıların birbirlerine yönelttiği zehir zemberek sözlerden de anlaşılacağı üzere toplantıdan tarafların birbirlerini daha yakından tanıyacak olması haricinde başka bir umut beslememek gerek. Nitekim bu toplantı, meselenin tarihçesinde rejimle muhalefetin ilk kez aynı masaya oturduğu zaman dilimi olarak da yer alacak.

Kim ne konuştu söylemem gereksiz aslında, şunları demem yeterli: Katılımcıların birçoğu, ortada herhangi bir katliam, yapılmış hiçbir işkence yokmuş gibi davranmaya çalışıyor. Velid Muallim’in Lavrov’un konuşmasının ‘extended version’ ve HD kaliteli hali olan 34 dakikalık nutkunda halen daha etrafına ateş püskürüyor olması, kendileri hiç dışardan destek almıyormuş gibi dışardan müdahalelere karşı olduklarını beyan etmesi meseleyi baştan çıkmaz sokağa yönlendiriyor. Üstüne hem İran’dan hem de Suriye Enformasyon Bakanından gelen Esed’in iktidarda kalması ve seçimlere dahi gitmesi yönündeki beyanatlar, rejimin amacının toplanmak değil de güç gösterisi yapmak olduğunu belli ediyor.

Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'na katılan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Cenevre'den için umutsuz konuştu.

Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na katılan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Cenevre için umutsuz konuştu.

Ancak bu durum beni asıl üzen şey değil, nitekim hem Rusya’nın hem Suriye rejiminin hem de öbür destekçilerin yaptıkları & beyanatları ve duruşları artık alışılageldik durumda. Beni üzen, asıl muhaliflerin bölünmüşlüğü ve mevzunun insani boyutunu dile getirmeye çalışanların yalnız kalmış olması. Her ne kadar çok bir sonuç çıkmayacağı biliniyor olsa da yine de masada muhalefetin temsiliyeti elzemdi ve Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Komisyonu (SMDK) Başkanı Ahmed el-Carba elinde şu son çıkan işkence fotoğraflarıyla masadaydı.

Lakin kendisinin de aslında temsiliyetinin tartışmalı olduğu düşünülünce, durum maalesef çözümden ve insani boyuttan daha da uzaklaşıyor. Birçok diğer muhalif unsur zaten toplantı öncesi kimisi Suudi Arabistan destekli kimisi de Katar destekli olmak üzere ayrışmıştı ve çoğu Cenevre’yi tanımayacağını, Cenevre’de görüşülenlerin sahada olanları yansıtmadığı & yansıtmayacağını savunmuştu. Ayrıca belirtilirse, bu unsurlar arasında “Esed’in gitmesi gerektiği” haricinde nasıl bir politik çözüm olacağı konusunda da hiçbir uzlaşı yok. Birbirlerine karşı savaşanları bile zaten biliniyor. Haliyle, toplantının muhaliflere ne kazandıracağı da şüpheli. Tabi, muhalefetin iyice bölünmüş olduğu ve kansız bir siyasi çözüme yakın olanların sesinin kısık çıktığının fark edilmesi haricinde.

Davutoğlu bana kalırsa her zamanki beyanatlarına benzer şeyler söyledi ancak toplantı sonrası kendisiyle yapılan röportajda işaret ettiği husus bence mevzunun ‘rejim’ açısından insani duruştan uzak bir çıkmaza sürüklendiğini belirtir gibiydi. Davutoğlu, Türkiye’ye ağır ithamlarda bulunan Muallim’e ateş püskürdü ve yüz binlerce Suriyeliyi Türkiye’de barındırıyor olmasına rağmen bu ağır suçlamaları kabul edemeyeceğini söyledi.  Burada şunu eklemek önemli: Türk Dış Politikasını son zamanlarda Suriye mevzusundan dolayı eleştirenlerin sayısı artmış olabilir, kullanılan destek araçları tartışılabilir ancak mevzunun insani boyutu ele alındığı zaman, Davutoğlu bana göre bu serzenişinde haklı. Haklı olmasına rağmen, masada rejimin ve destekçilerinin savunduğu argümanlar dinlendiğinde, aynı dili içermediğini fark etmek mümkün.

Davutoğlu toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı

Davutoğlu toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı

Başa dönülürse, dediğim üzere Cenevre 2’den çok büyük umutlar beslemek yanlış olur. Rejim ve destekçileri Esed’in kalmasını ve komik bir şekilde meşruiyetini “halkın” sağlamasını istiyor. 150 bini aşkın insanın öldüğü ve 2 milyon mültecinin çevre ülkelerde yer aldığını düşünürsek, Esed’i hangi halk nasıl seçecek, tahmin etmek zor değil. Öbür yandan muhalefetin kendi içerisinde çeşitli fraksiyonlara uğraması ve topyekûn olarak Batılı bazı medya organları tarafından radikal İslam adı altında terörist, El-Kaideci ilan edilmesi, masaya kimi temsil ettiği ve neyi, hangi yol haritasıyla amaçladığı tartışmalı bir muhalefet temsilcisini getirdi.

Yani Suriye’de iki taraf da bu toplantıya çözümsüzlüğü pembe renkle boyamak haricinde gelmemiş, açlıktan ölen & işkence gören & kimyasal silah altında can veren masum insanlar için neler yapılması gerektiği konusunda laftan öte hiçbir kayda değer şey yapılmamış denilirse –toplantı bitmemiş ve henüz iki taraf da BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Lakhdar Brahimi’yle görüşmemiş olmasına rağmen- kimse yanılmaz zannımca.

 

Leave a Reply