Elazığ ziyaretim esnasında 2. maçımı izleme fırsatını da buldum. Elazığspor-AkhisarBelediyeSpor maçında stadyumdaydım. Kötü hava şartlarına rağmen stad tam dolu sayılırdı tabii bunda hafta içi alınan Galatasaray galibiyeti çok büyük pay sahibi… Elazığspor, bugün Galatasaray maçındaki ilk 11’i fazla değiştirmeden sahaya çıktı. Akhisar’da da sürpriz bir oyuncu yoktu. Güzel ataklar ve goller izlediğimiz maçta Elazığspor çok önemli bir galibiyet aldı. Öyle ki bu formunu devam ettirebileceği 3 hafta, Elazığspor’u bekliyor.
Elazığspor hazırlık kampından en iyi istifade eden takımların başında geliyor benim için. Sezonun ilk devresinde çok kötü bir grafik çizen, futbolu tat vermeyen bir takım olan Elazığspor, hazırlık kampından sonra iyi savunma ve hızlı kontra ataklar yapabilen bir takım haline gelmiş. Her ne kadar orta sahasında bazı problemleri hala sürüyor olsa da o da eskisi kadar bariz değil. Bana kalırsa bu yükselişin bir kaç sebebi var:
Her futbolcuya ayrı ayrı antrenman programı uygulanmış
Hazırlık kampı esnasında Okan Buruk, Elazığspor’un en zayıf olduğu kondisyon ve teknik noktalarına değinmiş, saha içinde amaçsızca gezen futbolcuların problemlerini tespit ederek mücadele eden ve kaliteli bir oyun ortaya koyan oyuncular haline getirmiş. Bu da Elazığspor’un rakiplerine karşı büyük bir kozuna dönüşmüş gibi gözüküyor. Örneğin; 35 yaşındaki Fabio Bilica Galatasaray ve Akhisar maçlarında sahada basmadık yer bırakmadı, çok benzer bir durumda Mehmet Nas da var.
Okan Buruk futbolcularla çok sıkı bağlar kurmuş
Maç sonrası, Serdar Özkan’ın tribünden Okan Buruk’un sırtına atlaması ve diğer futbolcularla sarılıp beraber tribüne gitmeleri anını gözünüzün önüne getirin sanırım bu tablodan hepimiz aynı şeyi anlıyoruz. Okan Hoca, oyuncularla çok iyi iletişim halinde hem de futbolcular kendi aralarında çok samimiler. Maç esnasında, gol sevinçlerinde, hatalı paslarda, yenen gollerde , maç sonlarında gördüğümüz tablolar bize bunu açıklıyor. Bu samimi ortam psikolojik olarak bir takımın başarısında çok önemli bir yer kaplar. Genelde ligin alt kısımlarındaki futbolcular üzerlerindeki memnuniyetsiz bakışlar sebebiyle daha gergin ve saldırgan olurlar, bu takım içinde kavgalara ve huzursuzluklara sebep olur. Elazığspor yönetimi ve Okan Hoca bu stresin üstesinden çok iyi gelmişler. Tabii, bunda Elazığ insanının engin hoşgörüsünün de etkisi büyük… Örneğin; sezon başından beri gerek şahsım gerek Elazığspor taraftarınca istifaya davet edilen Başkan Seçuk Cengiz Öztürk, bugün bir kahraman havasıyla statta taraftarları selamlamış ve alkış almıştır. Beni de tekrar “Bazı problemlerin üstesinden gelebilir mi acaba? ” demeye sevk etmiştir. Umarım ilerleyen günlerde kendisinden özür dilerim ve Elazığspor daha güzel günler görür.
Özellikle bu konu üzerinde yoğunlaşmayı düşünüyorum:Tabii bir çok başarılı hamle yaptı Elazığspor cephesi ama benim kanaatimce başarıda en büyük pay sahibi rakip takımların Elazığspor’u küçük görmesi oluyor. Galatasaray maçında Elazığspor’un ilk atağa kalkışından itibaren Galatasaraylı oyuncular afallamış, beklemedikleri bir tabloyla karşılaşmışlardı. Akhisar maçında, çok daha iyi başlayan Akhisarlı futbolcular yenilen gol sonrası uzun bir süre oyuna dönmede sıkıntılar yaşamışlardı. Haftalar önceki Antalyaspor maçında atılan gol sonrası şaşkına dönen futbolcular ayılmadan 4 gol yemişlerdi. *Dikkat İrlandalı Var başlıklı yazımda dediğim gibi Mancini Elazığspor’u amatör küme takımı sanmıştı. Akhisarlı futbolcular ligin ilk yarısındaki rahat galibiyeti düşünmekten kendilerini alamadı herhalde. Sonuç olarak rakipleri böyle hatalar yapmaya devam ettikçe Elazığspor ligde kalıcı gibi gözüküyor.
Ayrıca her kesimce adaleti tartışılan PFDK’nın Serdar Özkan’a vermiş olduğu kararı son derece abartılı bulduğumu söylemeden edemeyeceğim. Rahatsız edici hareketlerle soyunma odasına zorla götürülen Burak Yılmaz’ın ne ceza alacağını da merakla bekliyorum…