Çinli sanatçı Liu Bolin, sıra dışı eserleriyle sanatı ve siyaseti bir araya getiriyor. Çalışmaları nedeniyle “Görünmez Adam” lakabını alan ünlü sanatçı şehirlerin içinde kaybolarak siyasi ve toplumsal protestolarını sergiliyor. Görünenleri ve görünmeyenleri sorgulatmaya çalışan Bolin’in kendini boyayarak gizleme hikayesi 2005’te “Şehirde Saklanmak” teması ile başlamış. “Suojia Köyü” adlı sanat kampanyası Çin hükümeti tarafından yasalara aykırı bulunup kapatılınca Bolin bunu protesto etmek adına “Şehirde Saklanmak” temasını çalışmaya başlamış. “Suojia Köyü”, Asya’nın en büyük sanat kampanyasıyken hükümet tarafından çalışma binası yıkılınca Bolin enkazın önünde durup binanın renklerine boyanmış ve enkazın içinde görünmez olmuş. Bununla ilgili verdiği bir röportajda Bolin mesajını şöyle açıklıyor: “Yıkım sanatçılar için büyüktü. Toplumun sanatçıya ihtiyacı yok! Yani burada sanatçılar gerekli değil ve yapıtlarının hiçbir değeri yok. Çalışmalarımdaki sanatçı kendini saklıyor. Şöyle de düşünülebilir: Sanatçı saklanırken, gelecek için de güç topluyor”. Bu ilk çalışmasının hedefi hükümeti sanata ve sanatçıya değer vermediği için protesto etmekti ki hedefine de fazlasıyla ulaştığı söylenebilir. Bolin, bu çalışmasıyla dünya çapında ilgi çektiği gibi “Suojia Köyü” kampanyasını da kurtarmış oldu.
Hepimiz biliyoruz ki farklı olan herkes genele adapte olmaya çalışır. Toplum içinde var olmaya çalışırken kendiniz gibi olmak ve farklılık yaratmak çok zordur. Çalışmalarında buna da değinen Liu Bolin, ironik bir yol seçerek öne çıkmak için önce kaybolmak gerektiğini düşünmüş. İnsanların da bunun üzerinde düşünmesini istemiş. Neden? Neden adamın biri kalkıp kendini bu şekilde boyamış? Yaptığı sanatın aslında bir adı yok. Heykeltıraşlık eğitimi görmüş olsa da bunu heykelle, fotoğrafçılıkla, ressamlıkla ya da modellikle ilişkilendirmek çok zor.
Bolin sadece mesajını vermek için sanatı kullanan bir sanatçı. İlk başlarda şiddet ve yıkımları protesto eden sanatçı daha sonraları toplumsal konulara yöneldiğini söylüyor. İlk sergisinden sonraki tüm eserleri sanki hükümetleri protesto ediyormuş gibi görülse de böyle olduğuna inanmıyorum. Mesela New York sergisindeki eserlerinde hareketli bir şehrin içinde kayboluyor; burada bir protesto var ama protesto ettiği şey belli bir kurum ya da kesim değil. Büyük şehir, hayatın yoğunluğu ve kalabalık içinde kaybolan ve sıradanlaşan insanlığı protesto ediyor. Herkes bulunduğu yere adapte olmak adına çırpınıyor ve çareyi kendini genele göre değiştirmekte buluyor. Göze çarpmamak, dikkat çekmemek ya da en basitinden garipsenmemek adına değişmek zorunda hissediyoruz. Sonuç olarak insanlar davranışları, görünüşleri ve hayat tarzlarıyla yaşadıkları yere yapışmış çıkartmalar haline geliyorlar. Bolin’in eserlerini gördüğüm anda aklıma gelen şey buydu. Mekanlara ve zamana yapışıp kalmış, kendi hayatları içinde kaybolmuş insanlar… Bana göre Bolin’in çalışmaları fark edilemeyecek kadar silikleşmiş ve aynılaşmış insanlara dönüşmemize neden olan toplumsal algıları protesto ediyor. Çaresizce uyum sağlamaya çalışırken ne yazık ki kendimizi uğrunda değiştirdiğimiz şey aslında hiçbir şey…
Geçtiğimiz günlerde Liu Bolin’in 26 – 28 Eylül’de İstanbul’da düzenlenecek olan ArtInternational uluslararası sanat fuarına katılacak sanatçılar arasında olduğu kesinleşti. Çalışmaları Türkiye’de ilk kez sergilenecek olan sanatçının eserleri fuarda Galerie Paris-Beijing standında yer alacak. Eğer fırsat bulursanız 26 – 28 Eylül’de Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek fuara katılmanızı kesinlikle tavsiye ederim.