Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden olan, 92 yaşındaki Saadet Berna’yla, yayına yeni girmiş olan gazetemiz hakkında keyifli bir röportaj yaptık. İlerlemiş yaşına rağmen hala dinç ve sağlıklı olan Saadet Berna öğretmen gerçekten çok etkileyici.
Bu yaşa kadar sağlıklı kalmayı ne yaparak sağlıyorsunuz?
Ruffles yiyerek…
Atatürkle ilgili bir anınız varmış. Bizimle de paylaşır mısınız?
Ben orta 1 deyken Eskişehir’e gelmişti. Tabi arkasında büyük bir kalabalık, yalnız gezemiyor. Atatürk Eskişehir’e geldiğinde de açıktı arabası, yanında köpeği. Dersimiz de fen bilgisi, fiziki ve kimyevi olaylar. Nasıl güzel bir adam! Çok boylu değil, orta boylu ama inan ki gözlerinden ışık çıkıyordu.
Peki yeni gazetemiz için önerileriniz var mı?
Bilimsel çalışmalara önem vermelisiniz, bilim ve teknolojinin üst seviyesini yakalayın diyor Atatürk, siz de bilimden, sanattan haberlere sıkça yer verin gazetenizde.
Bir eğitimci olarak, üniversiteler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bizim üniversitelerimize de dışarıdan öğrenci gelmeli. Şimdi de geliyor ama bence yeterli değil. Çok daha fazla öğrenci gelmeli.
Sizce bu biraz zor değil mi, özellikle Türkiye’nin şu anki eğitim profilini düşünecek olursak?
Kolay olan bir şey var mı? Kolay bir düş var mı? Yemek yemek bile zor.
Zor değil de biraz imkânsız gibi görünüyor… Haksız mıyım?
Yavrum, yeni Türk alfabesi Türkiye’de ilk defa kabul edildiği zamandı, ben o dönemi yaşadım. Akşam okulları oluyordu. Köylerden nineler, dedeler okuma yazma öğrenmeye geliyordu. Türkiye ayağa kalkmıştı. Öyle bir eğitim seferberliği vardı ki Türkiye’de. Herkes Türkçe öğrenmek istiyordu. Türkiye böylesine istekli bir millet, o halde neden olmasın?
Biraz da kişisel konulardan bahsedelim. Müzikle aranız nasıl?
Küçükken keman çalıyordum.
Hala çalıyor musunuz?
Akort tutmuyor yahu!
Hiç âşık oldunuz mu?
Ben hiç âşık olmadım. Aşkta ıstırap çekiliyor. İnsan sevdiğine o kadar sahip olmak ister ki yanından ayırmayacaksın, kıskanacaksın. Çok zor bir şey! İyi ki âşık olmamışım. Biz sevdik, saygı duyduk biraz da arkadaşlık yaptık ama âşık olmadık.
Son bir şey sorabilir miyim? Hala mutlu musunuz?
Mutluyum. Mutlu olmaya karar verdiğin an zaten mutlu olursun. Nelerle mutlu olacağına karar vermeli insan önce. Yaşama mücadelesi de önemli. Ben yalnız yaşıyorum. Yardımcım falan da yok. Ev işini kendim yapıyorum, evimi gerektiğinde kendim temizliyorum. Tabağımı kendim yıkıyorum. Yıkadıktan sonra da seviniyorum. Mutluluk küçük şeylerde gizlidir.