fakat-müzeyyen-bu-derin-bir-tutku-poster-sinematopya

Yapım aşamasından itibaren insanlarda başrol oyuncusuyla, ismiyle merak uyandıran bir film geliyordu: “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku”. İlhami Algör’ün romanından beyazperdeye uyarlanan bu yapım, ismini de tabii ki romandan alıyordu. Filmi, henüz film yapım aşamasındayken bile hatırı sayılacak kadar geniş bir kitle olarak heyecanla bekliyorduk. Bu heyecanlı beklentinin sebebi ise, başrolde Erdal Beşikçioğlu’nun yer alıyor olmasıydı. Filmin haberleri yayıldıkça “Erdal Beşikçioğlu varsa izlenir.”, “Amirimi çok özlüyorduk, iyi oldu bu.” gibi yorumlar heyecanımızı da merakımızı da arttırıyordu.

Başrollerde, Erdal Beşikçioğlu’na Sezin Akbaşoğulları eşlik ediyor. Ege Aydan, Derya Alabora gibi büyük isimlerin de rol aldığı filmin yönetmenliğini ise Çiğdem Vitrinel üstleniyor. Bu kadar değerli ismi aynı projede görmek, tabii ki seyircide eşsiz bir tat bırakacaktı; ancak en büyük etkiye Erdal Beşikçioğlu’nun sahip olduğunu kabul etmek gerek.

Gösterim tarihi yaklaştıkça beni daha çok meraklandıran bir diğer isim de Harun Tekin oldu. Kendisi filmin müzik direktörlüğünü üstleniyor. Çocukluğumdan beri Mor ve Ötesi dinleyen ve özellikle Harun Tekin’i çok başarılı bulan birisi olarak, bu durum beni daha çok heyecanlandırmıştı. Harun Tekin, film müzikleri için Sakin, Vega, Gece, Replikas, Aylin Aslım gibi isimlerin şarkılarını uygun görmüş, çok da güzel olmuş. Ayrıca ‘Muhteşem Bir Son’ adlı şarkıyı da, Koray Candemir ile Sezin Akbaşoğulları seslendirmiş. Böyle güzel isimleri barındıran film müzikleri albümü için Harun Tekin’in ellerine sağlık.
En nihayetinde, Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku geçtiğimiz Cuma günü yani 12 Aralık 2014’te gösterime girdi. Erdal Beşikçioğlu, ‘henüz kitabı basılmamış bir yazar’ olan Arif Berke karakterini canlandırıyor. Kadınlarla olan ilişkilerinde bir türlü yol çizememiş, soruların cevabını bir türlü bulamamıştır. Ta ki cazibesine karşı koyamadığı Müzeyyen ile tanışana kadar. Müzeyyen’i ise Sezin Akbaşoğulları canlandırıyor.

fakat Müzeyyen 2
Henüz izlemeyenler için, hikayenin ayrıntılarına fazla girmeden kendi yorumlarımı aktarmaya çalışacağım. Öncelikle, karakterler için oyuncu seçimlerinin isabetli olduğunu düşünüyorum. Erdal Beşikçioğlu; o şaşkın, aşık aşık bakışlarıyla Arif karakterinden almamız gereken duyguyu verebilmiş tabii ki. Hepimizin bildiği o Erdal Beşikçioğlu duruşuyla, özgünlüğünü de Arif ile harmanlamış. Sezin Akbaşoğulları ise, bana göre, karizmatik bir kadın olarak Müzeyyen karakteri için oldukça uygun bir isimdi. Güzelliğinden çok bakışlarıyla, duruşuyla, konuşmalarıyla çekici olan bir kadın. Oyuncu performanslarının, böylelikle oldukça doğal ve başarılı olduğu görüşündeyim.

Oyuncu konusunda beni gülümseten bir ayrıntı daha var o da yine, Harun Tekin. Direktörlüğünü üstlendiği müziklerin yanı sıra, küçük birkaç sahnede kendisini de görebilmek yüzümü gülümsetti.

Aşk üzerine kurulu olan filmin, konuyu işleyişine ve duyguları aktarışına gelecek olursak, abartısız bir tarza sahip olduğunu söylemek mümkün. Diyalogların klişe olduğuna dair eleştiriler bulunsa da, bu durum benim gözüme batmadı. Klişe diyalogların olması, hikayenin doğallığını tamamlıyordu daha çok. Kaldı ki, bütün cümleler de klişe değildi zaten. Özellikle Arif’in iç konuşmaları son derece derin cümlelerdi. İç konuşmalar, hissedilen duyguların yoğunluğunun temsili olarak değerlendirilebilir. Diyalogların sade olması ise, işlenen aşkın doğal ve saf tarafının temsili olabilir. Hepimizin gündelik hayatında mevcut bulunan aşk, Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’da en doğal halleriyle beyazperdeye aktarılmış böylece.

Sonuç olarak; oyuncularıyla, derin cümleleriyle, müzikleriyle Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku izlenmeye değer bir Türk filmi. İzlerken yüzünüzde minik bir gülümsemeye yol açacak, gündelik hayatınızdan uzaklaşmamış olduğu için de içinizde kendine kalıcı bir yer açacak.

Leave a Reply