Turkish Airlines Euroleague’de 2015-2016 normal sezonu grup kuraları 9 Temmuz Perşembe günü çekildi. Bu sezon Fenerbahçe Ülker, Anadolu Efes, Pınar Karşıyaka ve Darüşşafaka Doğuş olmak üzere 4 takımla mücadele edeceğimiz Euroleague’de gruplar şu şekilde oluştu:
A Grubu: Real Madrid, Fenerbahçe Ülker, Khimki, Kızılyıldız, FC Bayern Münih, Strasbourg
B Grubu: Olympiakos, Anadolu Efes, Laboral Kutxa, Armani Milano, Cedevita Zagreb, Limoges CSP
C Grubu: Barcelona, Panathinaikos, Lokomotiv Kuban, Zalgiris Kaunas, Pınar Karşıyaka, Stelmet Zielona Gora
D Grubu: CSKA Moskova, Maccabi Tel Aviv, Unicaja Malaga, Brose Baskets, Darüşşafaka Doğuş, Dinamo Sassari
Şimdi de grupların görünüme kısaca göz atalım:
A Grubu
Temsilcilerimizden Fenerbahçe Ülker’in bulunduğu A Grubu’nda son şampiyon Real Madrid mutlak favori olarak göze çarpıyor. Birkaç sezondur antrenör Pablo Laso ile beraber oturmuş kadrosunu büyük ölçüde koruyan İspanyol ekibi, yeni sezonda da Rodriguez ve Fernandez’in önderliğinde birbirini doğru tamamlayan parçalarla şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olacak. Fin şutör Petteri Kopponen ve tecrübeli forvet Sergey Monia’nın öne çıktığı BC Khimki kendi evinde can yakmaya aday bir takım gibi görünürken, geçen sezon Euroleague’de yeni olmasına rağmen Top 16 oynayan Kızılıyıldız , NBA’ giden yıldız pivotu Boban Marjanovic’in kaybını hissedecek gibi duruyor. Grubun zayıf halkası olan Strasbourg ise kendinden kadro olarak oldukça kuvvetli takımlara karşı sürpriz kovalayacak.
Geçen sezon Final Four oynayarak ülkemize büyük bir sevinç yaşatan Fenerbahçe Ülker ise yeni sezona oldukça değişmiş bir kadroyla giriyor. Final Four oynayan kadronun belki de en önemli parçası Nemanja Bjelica’nın Minnesota Timberwolves’a gitmesinin yanında yabancılardan Andrew Goudelock, Nikos Zisis ve Luka Zoric’i kaybeden Fenerbahçe, uzunları Oğuz Savaş ve Semih Erden ile de yollarını ayırdı. Giden oyuncularının yerini doldurmakta ise çok gecikmeyen sarı-lacivertli ekip, kadrosunu Olympiakos’un “winner” kadrosunun temel taşlarından oyun kurucu Kostas Sloukas ve Pınar Karşıyaka’nın şampiyonluk yolunda liderliği üstlenen Bobby Dixon ile güçlendirirken, uzun pozisyonunu da Kaf-Kaf tan Barış Hersek ve Atlanta Hawks’tan Pero Antic ile takviye etti. Kadrosunun önemli parçalarını kaybetmesine rağmen bu oyuncuların yerini dolduran temsilcimizde en önemli soru yeni kadronun birbirine ve yeni takım düzenlerine ne derece ve ne kadar sürede uyum sağlayabileceği olacak. Geçen sezon Final Four oynayan temsilcimizde artık çıtanın yükseldiği göz önüne alındığında, başarıya giden en önemli yolun koç Obradovic’in bir an önce yeni oyunculara uygun takım düzenleri bulmasından ve uyum sürecinde camiada takıma sabırlı davranılmasından geçtiğini söyleyebilirim. Bu koşullar gerçekleşirse temsilcimizin yeniden geçen sezonki gibi bir başarı grafiği göstereceğini ve normal sezon gruplarında da Real Madrid ile zirve mücadelesi yapacağını düşünüyorum.
B Grubu
Geçen sezon çeyrek final oynayan temsilcimiz Anadolu Efes’in mücadele edeceği B Grubu’nda Olympiakos 4-5 yıldır olduğu gibi Spanoulis’in önderliğinde kemikleşen oyun yapısı ve karakteriyle zirveye oynamaya aday görünürken, Spanoulis’in en önemli tamamlayıcılarından Kostas Sloukas’ı Fenerbahçe’ye kaptıran Yunan ekibinin bu kaybı ne derece telafi edebileceği Oly’nin yeni sezonda başarılı olup olamamasında kilit noktalardan biri olacak. Artık eski gücünde olmayan ve çeyrek final görmekte bile zorlanan Laboral Kutxa çok tehlikeli bir görüntü vermezken iki sezon önce sürpriz biçimde çeyrek final oynayan ancak genel olarak istikrarsız bir takım olan Armani Milano seyircisinin önünde rüzgarı arkasına aldığında her takımın canını yakabilecek bir ekip. Ancak Luca Banchi’nin yerine gelen tecrübeli koç Jasmin Represa’nın İtalyan antrenörün oturttuğu oyun tarzını devam ettirip ettirmeyeceği önemli bir soru. Grubun bir diğer takımı Cedevita Zagreb genellikle genç oyunculardan kurulu kadrosuyla Marko Tomas’ın liderlik yapacağı kapalı kutu bir takım olarak göze çarparken Fransız ekibi Limoges atletik oyunculardan kurulu kadrosuyla sürpriz yapıp Top 16’ya kalma şansı arayacak.
Geçtiğimiz sezon başında koç Ivkovic’in gelişiyle iddialı bir kadro kuran ve büyük hedeflerle yola çıkan, ancak sezon sonunda iki kulvarda da umduğunu bulamayan Anadolu Efes yeni sezona da iddialı giriyor. Kadrosunu guard Jayson Granger, forvet Derrick Brown ve belki de en çok takviyeye ihtiyacı olan uzun pozisyonuna Olympiakos’un atlet pivotu Bryant Dunston’u alarak güçlendiren Anadolu Efes, Pınar Karşıyaka’nın şampiyon kadrosunun en önemli parçalarından John Diebbler ile de mutlu sona ulaşmak üzere. Geçtiğimiz sezon Krstic’in, oyunda olduğu dönemlerde savunmada çok yumuşak kalması nedeniyle sorun yaşayan ve hücumda da Krstic üzerinden oynanan bire birler dışında takım düzeni bulmakta zorlanan Anadolu Efes’te, Dunston’un gelişi hem savunmadaki sertliği hem de hücumda ikinci şans ve fast-break sayılarını artıracaktır. Bunun yanında Euroleague basketboluna alışık oyun kurucu Jayson Granger sezonun son dönemlerinde saha içi organizasyon konusunda Heurtel’in eline bakan Anadolu Efes’in elini rahatlatacaktır. Özetle; temsilcimizin kendi potansiyelini ortaya koyduğu ve uyum sürecinde sürpriz yenilgiler almadığı takdirde grubu üst sıralarda tamamlama yolunda önemli şansı olduğunu düşünüyorum.
C Grubu
Türkiye Basketbol Ligi’ni şampiyonlukla tamamlayan Pınar Karşıyaka’nın yer aldığı C Grubu’nda ise özellikle de son sezonlarda normal sezon ve Top 16 gruplarında fırtına gibi eserken çeyrek final ve Final Four’da umduğunu bulamayan Barcelona grup liderliği için en önemli aday olarak göze çarpıyor. 35 yaşına gelse de Barcelona’nın en önemli kozu olan Juan Carlos Navarro takımını sırtlamaya devam ederken 2.18 lik dev Ante Tomic de pota altında rakipler için ciddi bir tehdit unsuru. Artık eski görkemli günlerinden uzakta olan ve son sezonlarda çeyrek finalden öteye gidemeyen Panathinaikos, tecrübeli oyuncuları Diamantidis ve Fotsis’in liderliğinde Yunan ekolünün getirdiği sertlikle de beraber başarıyı kovalayacakken 2013-2014 sezonunda Top 16 oynayan Lokomotiv Kuban, Olympiakos ile şampiyonluk yaşamış koç Georgios Bartzokas ile bu başarısını tekrarlamaya çalışacak. Litvanya ekolünü yıllardır Euroleague’de temsil eden Zalgiris Kaunas yine çoğunluğu Litvanyalı oyunculardan kurulu kadrosuyla tehlikeli bir takım olmaya devam ederken Zielona Gora Top 16 için mucize kovalayacak.
Ligimizde sezonu şampiyonlukla tamamlamasının ardından Dixon, Strawberry ve Barış Hersek gibi önemli oyuncuları ile yollarını ayıran, Diebbler’ı ise Anadolu Efes’e kaptırmak üzere olan Pınar Karşıyaka’nın bu kayıpların yerini ne kadar doldurabileceği oldukça önemli bir sorun. Galatasaray’dan Kerem Gönlüm ve Justin Carter’ı kadrosuna katarken Türk Telekom’dan Josh Carter transferini de bitirmek üzere olan İzmir ekibinde, koç Ufuk Sarıca’nın kadrodaki değişikliklerin ardından geçen sezonki göze hoş gelen, hızlı hücuma dayalı oyun tarzına devam edip etmeyeceği Kaf-Kaf için kilit noktalardan biri. Geçen sezon Karşıyaka’yı şampiyonluğa götüren oyun tarzını devam etmesi içinse giden oyuncuların tarzında (Galatasaray’dan transfer edilen Justin Carter gibi) transfer edilmesi ve oyuncuların bir an önce birbirine uyum sağlaması gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda Eurocup’ta mücadele ederek Avrupa arenasına çıkan Pınar Karşıyaka’nın ilk kez mücadele edeceği Euroleague’de, şampiyon kadronun en önemli parçalarının kaybedilmesi ile işi zorlaşmış olsa da Top 16’ya kalabilmesi ekibimiz için büyük bir başarı olacaktır. Ancak giden oyuncuların yeri yeterince doldurulamazsa tecrübe eksikliğinin de etkisiyle ateşli Kaf-Kaf taraftarını hüsranın beklediğini söyleyebilirim.
D Grubu
Henüz geçtiğimiz sezon yükseldiği Türkiye Basketbol Ligi’nde başarılı bir sezon geçiren Darüşşafaka Doğuş’un mücadele edeceği D Grubu ise bir çeşit ölüm grubu niteliğinde. Yüksek bütçesi ve kurduğu kuvvetli kadrolarla Final Four’un gediklisi olan CSKA Moskova geçen sezonki kadrosunu büyük ölçüde korurken, iki sezon öncenin şampiyonu Maccabi Tel Aviv yıldız kısa transferleri Jordan Farmar ve Taylor Rochestie ile eski günlerine dönme arayışında olacak. Ancak İsrail ekibinin, takımın beyni niteliğinde olan ve yeri geldiğinde oyunu da hızlandırabilen oyun kurucusu Jeremy Pargo’nun yokluğunu arayacağı aşikar. Geçtiğimiz sezon Top 16’da başarılı bir grafik çizmeyen ve kadrosundan Ryan Toolson ve Jayson Granger gibi önemli parçaları kaybeden Unicaja Malaga iddiasız bir görüntü verirken Alman Brose Baskets ve İtalyan Dinamo Sassari de Top 16 için hissedilir biçimde şansı olan diğer takımlar.
Türkiye Basketbol Ligi’nde yükseldiği sezonda, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi koçlarından biri olan Oktay Mahmuti’yi takımın başına getiren ve mütevazı ama güçlü bir kadro kurarak normal sezonu 3.tamamlayan Darüşşafaka Doğuş, play-offlarda çeyrek finalde Trabzonspor Medical Park’a elenerek herkesi şaşırtsa da Wild Card ile Euroleague’de oynamaya hak kazandı. Geçtiğimiz sezonda aralarında Oktay Mahmuti’nin eski oyuncularının da bulunduğu Türkiye Basketbol Ligi’nin tecrübeli isimlerini doğru yabancılarla bir araya getiren Darüşşafaka, ligdeki ilk sezonunu başarılı geçirerek basketbolseverleri ve Euroleague yönetimini etkilemeyi başardı. Darüşşafaka’nın yeni kurulmuş bir kadroyla başarılı bir sezon geçirmesi ve normal sezonda Fenerbahçe Ülker ile Anadolu Efes gibi takımlarla başa baş mücadele etmesindeki en önemli faktörün Oktay Mahmuti’nin nerede olursa olsun başarıyla uyguladığı sistem basketbolunu Darüşşafaka’da da kısa sürede oturtması ve takımın normal sezon sürecinde makine gibi işleyen bir basketbol oynaması olduğunu söyleyebilirim. Play-off larda ise normal sezondaki görüntüsünden çok daha konsantre bir oyun oynayan Trabzonspor Medical Park’a İstanbul’da uzatmada alınan şanssız yenilgi ve Trabzon’da taraftarın yarattığı müthiş atmosferden çıkılamaması Darüşşafaka’nın sezon içindeki galibiyetlerini sezon sonunda başarıya dönüştürememesine sebep oldu. Yeni sezona girerken de eldeki kadroyu büyük ölçüde koruyup takımın eksik olduğu oyun kurucu ve pivot pozisyonlarına Ender Arslan ve Oğuz Savaş gibi iki tecrübeli oyuncuyu transfer eden yeşil-siyahlı ekipte, Anadolu Efes’ten takıma katılan Milko Bjelica’nın ise (bana 2003-2005 yılları arasında Efes Pilsen’de oynamış, gösterişsiz olmasına rağmen önemli işler yapan Goran Nikolic’i hatırlatıyor) tam da Oktay Mahmuti’nin sevdiği tipte joker bir oyuncu olduğunu belirtmeliyim. Geçtiğimiz sezonun ortalarında gelen ve sezon sonunda Maccabi Tel Aviv’e transfer olan Jordan Farmar’ın ise serbestliği seven bir oyuncu olması nedeniyle Oktay Mahmuti’nin sistem basketbolunda %100 verimle oynamadığını ve gidişinin takımı negatif anlamda fazla etkilemeyeceğini düşünüyorum. Euroleague’de Efes ile mütevazı kadrolarla defalarca başarılı olmuş, Galatasaray’ın başında da çeyrek finalin kapısından dönmüş Oktay Mahmuti’yi bu arenada yeniden görmek bu satırların yazarı bendeniz gibi tecrübeli antrenörün hayranı olan basketbolseverler için oldukça heyecan verici olacak. Özetlemek gerekirse; zaten güçlü olan kadrosuna doğru takviyeler yapan Darüşşafaka’nın, Oktay Mahmuti’nin sert savunmaya dayalı sistem basketbolu ile kısa vadede Top 16 oynayacağına ve uzun vadede Euroleague’de başarılı olacağına inanıyorum.
Turkish Airlines Euroleague’de 2015-2016 sezonu 15-16 Ekim’de başlayacak. İlk kez 4 takımla temsil edileceğimiz bu güçlü arenada bütün takımlarımıza başarılar diliyoruz.