Doğu Avrupa ülkeleri an itibariyle Suriye’deki iç savaştan kaçarak ülkelerine akan mültecilerden hiç hoşnut değiller. Ancak şu bir gerçek ki onlara ihtiyaçları var. Zira Doğu Avrupa ülkelerinin çoğu ekonomiyi çekip çevirecek iş gücü bulmakta zorluk çekiyorlar. Çeşitli sektörlerde ihtiyaç duyulan iş gücünü sağlayamayan devletlerin başında Macaristan, Polonya ve Çek Cumhuriyeti geliyor. İnşaat, sanayi ve teknoloji gibi alanlarda yatırım yapan firmalar, çalıştıracak eleman bulmakta güçlük çekiyorlar ve dahası bu ülkelerin nüfusu büyük bir hızla yaşlandığı için bu sorun gelecekte de çözülecek gibi görünmüyor.
Ama aynı zamanda şu an Macaristan’ın başını çektiği Doğu Avrupalı devletler, Avrupa Birliği’nin mültecilere sığınma hakkı tanıma ve onları Avrupa toplumuna kabul etme gibi çabalarına şiddetle karşı çıkıyorlar. Bu noktada, Doğu Avrupa devletlerinin alenen ekonomik ihtiyaçlarını hiçe sayarak mülteciler üzerinden milliyetçilik propagandası yaptıklarını görüyoruz. Oysa ki mültecilerin sağlıklı bir şekilde topluma kabulu ve entegrasyonu bu ülkelerin ekonomilerine çok şey katabilir.
Ekonomik veriler de bu konuda mültecilerin iş gücü sağlama bakımından istihdam pazarlarına canlılık katabileceğini gösteriyor. Söz gelimi Avrupalı bir ekonomik danışma kuruluşu olan ManpowerGroup’un yaptığı son anket, Polonya’daki firmaların %40’ının iş gücü bulma sıkıntısı yaşadığını ortaya koyuyor. Macaristan’ın durumu daha da vahim. Zira Macar firmaları, istihdam ihtiyaçlarının %50’den fazlasını karşılayamaz durumdalar. Slovakya ve Çek Cumhuriyeti de %28”lik ve %18’lik oranlarla bu listedeki yerlerini alıyorlar. Üstelik gelecekte bu oranların katlanarak büyüyeceği öngörülüyor.
Avrupa genelinde istihdam sıkıntısını en yoğun olarak hisseden sektör olan bilişim sektörü, Doğu Avrupa’da en çok acı çeken sektörlerin de başında geliyor. Zira bulabildikleri az sayıdaki kalifiye elemanı, daha yüksek maaş vaad eden Batı Avrupalı ya da Amerikalı şirketlere kaptırıyorlar. Her ne kadar Polonya bu alanda Avrupa’nın yükselen gücü kabul edilse de, geçtiğimiz sene Polonya bilişim sektörünün bulabildiğinden 50.000 daha fazla çalışana ihtiyacı vardı. Slovakya’nın bilişim sektörü eğer bulabilseydi 10.000 çalışan daha istihdam edecekti. Macaristan ise bu alanda özellikle mühendis istihdamını sağlayamıyor. Sayıları zaten yeterli olmayan mühendislik mezunları, mezuniyet sonrası ağırlıklı olarak Almanya’ya gidip orada iş bulmayı yeğliyorlar. Çünkü Macaristan’da hayat Almanya’ya nazaran daha ucuz olsa da Almanya’da çalışan bir mühendis, Macaristan’da çalışan bir mühendise göre %150 daha yüksek maaş alıyor ve bunun cazibesine kapılan genç Macarlar, soluğu Almanya’da alıyorlar.
Pek çok Doğu Avrupalı siyasinin de vurguladığı üzere, iş gücünün yeterli olmaması onları büyümekten alıkoymuyor. Macaristan ve Polonya’nın bu yıl sonu itibariyle %2.8 – %3.3 aralığında büyümesi bekleniyor. Ancak bundan daha iyisinin yapılabileceği de aşikâr. Doğu Avrupa ülkelerinin 2014 GSMH rakamları, Avrupa Birliği’nin genel GSMH ortalamasından %68 daha düşüktü. İstihdam probleminin bu dev uçurumun açılmasında çok büyük bir rol oynadığı inkar edilemez. Üstelik istihdam sağlanamıyor olması, maaşların düşük olmasında da etki sahibi ve bu durum kamu finansmanı açısından tehlike arz ediyor.
Elbette, mültecilerin iş sahasındaki tüm boşlukları bir anda doldurmasını beklemek mantıksızlık derecesinde iyimser bir yaklaşım olur. Ancak mülteci akınının baş rol oyuncuları Suriyeliler’in genel manada iyi eğitimli oldukları bilinen bir gerçek. Özellikle orta yaş grubu Suriyelilerin kayda değer bir kısmı Sovyetler Birliği’nde eğitim görmüşler ve ileri seviyede Rusça biliyorlar. Dahası inşaat ve tarım sektörlerinde bile işçi bulmakta zorlanıldığı göz önüne alınırsa, kalifiye olmayan mültecilerin bile ekonomik manada sağlayabileceği katkı küçümsenemez.
Macaristan Ekonomi Bakanlığı’nın verileri marangoz, bahçivan ve fırıncı gibi temel mesleklerde eksiklik olduğunu gösteriyor. Polonya her sene komşusu Ukrayna’dan onbinlerce mevsimlik işçiyi ağırlıyor. Üstelik Doğu Avrupalı ülkelerin nüfusunun hızla yaşlanıyor olması da iş gücü bulmakta yaşanan zorlukların ilerleyen yıllarda katlanarak devam edeceğini gösteriyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde Macaristan nüfusu %8, Polonya nüfusu %6 oranında küçülecek ve dahası genç nüfus da hızla Batı Avrupa ülkelerine göç ediyor.
Her ne kadar bazı Doğu Avrupalı ekonomistler istihdam sorununu çözmek için kendi kültürlerine daha yakın olan Bulgaristan ve Romanya gibi komşu ülkelerden işçi kabul etmenin iyi bir çözüm olacağını savunsalar da, bu ülkelerin de benzer ekonomik sıkıntılarla boğuştuğunun ve nüfuslarının yaşlandığının farkında değillermiş gibi görünüyor.
Elbette ki tamamen farklı bir kültür ve coğrafyadan gelen mültecilerin yeni bir ülkeye entegrasyonu kolay olmayacaktır. Ancak sağlıklı bir bütünleşmenin sağlanması halinde çok büyük kazanımlar sağlanabileceği inkar edilemez. Bütün bunlar göz önüne alındığında denilebilir ki Doğu Avrupalılar, mülteci ekonomisini çok yanlış bir açıdan yorumluyorlar.
Kaynakça
-http://www.economist.com/news/europe/21665031-eastern-europe-may-not-refugees-needs-them-more-other-countries-more-vacancies
-http://www.economist.com/news/finance-and-economics/21667928-demographic-change-will-have-big-economic-impacts-greys-elegy
-http://www.economist.com/news/finance-and-economics/21667950-weighing-economic-benefits-low-interest-rates-against-financial