Bugün itibariyle, iki aydır her sabah (hafta sonları da dahil) sabahın beşinde uyanıyorum. Bunu dile getirdiğimde duyduğum iki soruya cevap vermek istedim.
NEDEN?
Bir insan neden hava aydınlanmadan, kendi isteğiyle, olması gerekenden çok daha erken bir saatte kalkar? Erken kalkmayı bir işkence gibi değil de, size bahşedilen fazladan bir yirmi beşinci, veya yirmi altıncı saat gibi görebilirsiniz.
1.Çünkü hepimiz kendimizi “buna vaktim yok” derken buluyoruz.
Kedimizi sevmeye vaktimiz yok, okula koşmadan önce en sevdiğimiz plağı takıp bir fincan kahve içmeye vaktimiz yok, midterm haftası başka ödevlere vaktimiz yok… Günde dokuz saat uyuma lüksü hiçbirimizde yok, öyleyse günü neden daha verimli olacak şekilde düzenlemeyelim ki?
2.Çünkü neredeyse bütün şehir uyuyorken ortalıkta dolanmak ayrı bir zevk.
Bu işin lüks kısmı olabilir, ama sessizlik düşkünü insanlar için çok verimli bir saat sabah beş ve yedi arası. Bir de, hala uyuyan insanlardan bir adım öndeymiş gibi hissediyorsunuz.
3.Çünkü bir işi gece birde yapmakla, uyuyup dinlenmiş bir zihinle beşte yapmak aynı şey değil.
İnsan zihninin sabahları daha aktif olduğu bilinen bir gerçek. Yorgun argın eve gidip kağıtlar, kitaplar arasında kaybolmaktansa bir iki bölüm dizi izleyin, dersi uyanınca halledersiniz.
4.Hafta içinde hafta sonu kahvaltıları.
İster sağlık, ister keyif açısından bakın, her gün uzun uzun kahvaltı etmek pek hayır denecek bir fikir değil. Ve hayır, yolda aldığınız sandviç bu bağlamda kahvaltı sayılmıyor.
5.Derse yetişmek için değil de kendiniz için kalktığınızı bilmek.
Çocukluğunda servise yetişmek güdüsüyle uyanan (uyandırılan?), kışın hava karanlıkken kendini sokakta bulan bir gençlik olarak hepimizin “okula gitmek için uyanma” fikrinden soğuduğumuzu düşünüyorum. Sabah beşte kalktığınızı düşünün. Okula gitmeden önce ortalama üç saatlik bir zaman size kalıyor. Bu arada herhangi bir hobinizle uğraşabilir, bir kitap yazabilir, belki de dünyayı kurtarabilirsiniz. Eh, arada okula da uğrarsınız ama unutmayın, derse gitmek için kalkmadınız.
6.Son anda aklınıza gelen ödevi dersten önce yapabilme imkanı.
Bazı sabahlar uyanır ve bir şeyi unuttuğunuzu fark edersiniz ya… Artık unutulan her şeyden zarar görmeden sıyrılabilirsiniz. Mucizevi bir şekilde kazandığınız fazladan üç saat buna yeter de artar.
7.Günün geri kalanını uyanmaya çalışarak geçirmemek nimeti.
Saatler sekizi gösterdiğinde zihniniz tropik adaları çevreleyen su kadar berrak olacak. Bırakın arkadaşlarınız gözleri açık uyuklamaya devam etsin.
NASIL?
1.Hayır, gece dokuzda uyumanıza gerek yok.
Erken kalkan insanın çok erken uyuduğu bir şehir efsanesidir. Elbete insanoğlunun belli bir uykuya ihtiyacı var, ve ben de 2.00-5.00 uykusuyla filan yaşamıyorum. Sabah beşte uyanmayı planlıyorsanız gece kuşlarından daha önce yatağa girmeniz gerektiği doğru, ama abartmanın da alemi yok. Ne zaman yatacağınız tamamen sizin uyku düzeninize bağlı olmak birlikte, gece yapmak için geç saatlere kadar uyumadığınız işlerinizi artık sabah yapabileceğinizin rahatlığıyla biraz fazladan uyku uyumanız da mümkün.
2.Bulabildiğiniz en sinir bozucu alarmı bulun ve kurun.
Telefonunuza indirebileceğiniz bir sürü alarm uygulaması var. Tecrübelerime göre en etkilisi, daha önceden belirlenmiş bir resmi aynen çekene kadar çılgınca çalmaya devam eden alarmlar. Odanızın dışında bir resim çekin (örneğin banyo dolabı), alarma dayanamayıp banyoya kadar gidin, resmi doğru ayarlamaya çalışırken ayılın, hazır banyodayken de elinizi yüzünüzü yıkayın… İşte hazırsınız. (Bu şekilde kendimi bir ay alıştırdıktan sonra normal bir alarm kurdum, şok etkisine gerek kalmadı.)
3.Uyanmanız için sebepleriniz olduğunu hatırlayın.
Zaman zaman saate bakıp “Ben ne yapıyorum acaba?” diyeceksiniz. Yukarıdaki “neden” listesinin dışında da sebepleriniz olabilir; bunları kendinize hatırlatmaktan kaçınmayın. Günün ilk birkaç saatinde yapacağınız işleri düşünün, kafanızda kısa bir plan oluşturun ve uygulayın. İnsanı ufak başarılar hayatta tutuyor.
4.Arada sırada kendinize izin verin.
İnsan bazen hasta olur. Başı inanılmaz ağrır. Dün gece aşırı eğlenmiştir. Gerektiğinde gün geç kalkma hakkınızı kendinize tanıyın. Kendinizi ve bedeninizi, erken kalkmaktan nefret edecek derecede zorlamaya gerek yok. Hem birkaç istisna kaideyi bozmaz, değil mi?
5.Olumlu duygularla uyanmaya çalışın.
Yatağınızdan biraz uzağa sevdiğiniz bir meyveyi koyun, sabah onu görüp uyanın, yiyin mesela. Veya en sevdiğiniz şarkıyı alarmınız yapın. Artık fazladan vaktiniz olduğuna göre duşunuzu beş dakika uzatabileceğinizi bilerek uyanın.
Ve unutmayın: Sabah insanı olmak başta zor ve sıkıcı, sonra keyifli ve verimlidir.
Fotoğraf kaynakları:
www.flickr.com/photos/_theo_/4484243436
momentumbooks.com.au/wp-content/uploads/2013/10/shutterstock_109511846.jpg
Rıdvan eren
Merhaba!
Bu sürdürülebilirmi öğrenmek istiyorum. Halen erken uyanıyormusunuz ?