mockingjay-part-2-salute-6

Bugün Panem, yarın Panem, sonsuza kadar Panem…

Günümüzde popüler kültür çok yoğun bir şekilde gelişiyor. Her gün yeni bir eser görmek mümkün. Aralarından bazılarıysa dünya çapında ün kazanıveriyor birkaç günde. Benim bahsetmek istediğim kitapsa bu akımın gözde temsilcilerinden Açlık Oyunları. Bildiğimiz gibi birkaç sene önce dünyayı kasıp kavurarak kitapları büyük bir üne kavuştu. Ardından yine çağımızın ünlenen kitapları için bir gereklilik haline gelmiş sinema uyarlaması çıktı. Ardından bu serinin de sonuna gelindi. Geçen hafta vizyona giren Alaycı Kuş bu yazımın ana konusu oldu.

Öncelikle ilk bölümleriyle birlikte filmin konusundan biraz bahsetmek istiyorum. Panem, 12 Mıntıka ve bir başkentten oluşan bir ülke. Mıntıkaların her biri Başkent’in farklı bir ihtiyacını karşılıyor. Dördüncü mıntıka deniz ürünleri, on ikinci mıntıka madenler… Davet edilmeyen kimse Başkente giremiyor. Kullanıldıklarını düşünen mıntıkalar uzun bir zaman önce bir savaş çıkarıyorlar ve kaybediyorlar. Bunun sonucundaysa Başkent bu olayın unutulmaması için Açlık Oyunlarını düzenlemeye başlıyor. Her mıntıkadan bir kız ve bir erkek çocuğun ölümüne dövüşeceği ve yanlızca bir kurtulanın olacağı bir yarışma. 74. Açlık Oyunlarında Primrose’un isminin çıkması ve Katniss’in gönüllü olmasıyla olaylar başlıyor.

(Kitapları hiç okumamış olanlar veya filmleri izlememiş olanlar için buradan sonrası birden fazla spoiler içerir.)

Alaycı Kuş’a ve son filmin ikinci bölümüne gelirsek yazımın asıl konusuna geçmiş oluyoruz. Öncelikle filmdeki oyunculuklardan başlayıp kitapla olan uyumuna geçeceğim oradan da film (ve serinin tümü) ile ilgili genel yorumumu söyleyeceğim.

mockingjay-part-2-jennifer-lawrence-katniss

İlk olarak filmi oyunculuk konusunda değerlendirecek olursak; ilk filmden beri Katniss Everdeen’i canlandıran bir Oscar (Silver Lining’s Playbook, 2012) ve iki Golden Globe (Silver Lining’s Playbook, 2012 ve American Hustle, 2013) sahibi Jenifer Lawrence bu karaktere tam oturmuş. Diğer filmlerini de büyük bir beğeniyle izlemiş biri olarak Lawrence’ın çoğu karakteri hiç zorlanmadan canlandırdığını söyleyebilirim ve bu seride de karakteri canlandırmaktan öte yaşamış diyebilirim. Katniss’in gelgitli, kararsız, cesur ama korkmuş, içine kapanık lider kişiliğini harika yansıtmış. Yine ilk filmden beri Peeta Mellark’ı canlandıran Josh Hutcherson, Petta’nın kişiliğini ve bunun yanı sıra işkence sebepli git-gellerini çok iyi yansıtmış. Hikâyenin sonunda Katniss’in Peeta için kullandığı bir tanım var. “Bahardaki karahindiba, yıkım yerine yeniden doğuşu simgeleyen parlak sarı” ve bu tanım kitapta olduğu kader filmdeki Peeta’ya da uyuyordu. Gale Hawthorne’u canlandıran Liam Hemsworth kitaptaki karakteri yansıtmayı kısmen başarmıştı diyebilirim. Daha hırslı ve özgürlük peşinde bir Gale vardı kitapta. Filmdeyse biraz eksik kaldığı kanısındayım. Donald Sthurlan Başkan Snow rolüne çok uymuş ve harika canlandırmış olsa da filmde bu karakterinde biraz geri plana kaldığına inanıyorum. Fakat tekrar etmek gerekirse gerek tipinin karaktere katkıları olsun, gerek oyunculuğu Donald Sthurlan role çok uygun bir seçim olmuş. Woody Harrelson (Haymich Abernathy), Philip Seymour Hoffan (Plutarch Heavensbee), Julienne Moore (Başkan Alma Coin) ve Wilow Shields (Primrose Everdeen) rollerinde çok başarılılardı.

katness

 

 

Filmin kitap ile olan uyumuna gelirsek; çoğu uyarlamalarda filmler yetersiz kalıyor demekle başlamak istiyorum. Ancak Açlık Oyunları kitapları birçok yönüyle filme yansıtmayı başarabilmiş bir yapım. Dahası üstüne bir şeyler de katabilmiş bir yapım bence. Kitaplar karışık veya çok fazla özelliği, hikâyeyi aynı anda barındıran eserlerdi. Filmlerdeyse bu özellik atlanmadan veya eksiltilmeden yansıtılabilmişti. Soundtrack’ı da çok uygun seçilmişti, görsel bir şölen vardı, aynı zamanda oyuncular da karakterleri düzgün canlandırmışlardı. Fakat, tüm bunlar bir yana özellikle son filmde çok önem kazanan bazı yerler yeterince iyi ifade edilememişti. İlk olarak Başkan Snow çok iyi yansıtılamamıştı diye düşünüyorum. Çünkü, bir sonraki paragrafta da anlatacağım üzere hikâye günümüzün kapitalist yapısını mükemmel bir şekilde yansıtıyordu diyebiliriz ve Başkan Snow’a bir toplum lideri, diktatörü olarak gerekli önem verilmemişti. Çekilen sahnelerde kişiliği iyi yansıtılmasına rağmen biraz sığ kalmıştı. Ayrıca Katniss’in Başkanın güllerine karşı verdiği aşırı tepkilerin hiçbiri yansıtılmamıştı, ki kitapta bu Snow’un Katniss’te yarattığı baskıyı ve etkiyi çok iyi ifade eden bir kısımdı. İkinci olarak Gale karakterine yeterince önem verilmemişti. Kitapta hırslı, bir şeyler başarmak isteyen, önemli bir şeyler yapmak isteyen, korumacı bir kişiliğe sahip olan Gale; filmde Katniss’in yanında sürekli yaralı, acınması gereken, kaybetmiş biri gibi kalıyordu. Öfkesi bir nebze yansıtılabilmiş olsa da gerekli özellikleri bize yansıttığını düşünmüyorum. Bunlar dışında filmde tüm karakterler gayet iyi yansıtılmıştı diye düşünüyorum.

hunger-games-mockingjay-part-2-600x600

Bu arada bahsedilmesi gereken ayrı bir nokta daha var. Philip Seymour Haffman’ın ölümü. Bildiğimiz gibi 2 Şubat 2014’te hayatını kaybeden oyuncu, Alaycı Kuş Bölüm 1’in tüm sahnelerini çekmiş olmasına rağmen, ikinci kısmın sadece ilk haftalık kısmını çekebilmişti. Bunun ardından filmin yönetmeni Francis Lawrence dijital tekniklerle bazı sahneler ekleyeceklerini duyurmuştu. Ancak gelen tepkilerden de sonra filmi manipüle etmemeye karar vermiş ve başka sahne eklenmemiş filme. Bu karar için çok teşekkür etmekle birlikte çok yerinde bir karar olduğunu söylemek istiyorum. Kaybettiğimiz aktörün anısına güzel bir jest olmuş.

hunger-games-mockingjay-2-teaser2-900

Son olarak Açlık Oyunları’nı tüm seri olarak ele alırsak ana konusu kapitalizm. Zenginler, zayıflar, yoksullar, açlık, işçi sınıfı, başkan, diktatör, lider, isyan… Günümüz gerçekliğinde birçok anlama sahip ve toplumlarımızı çok iyi ifade eden kelimeler aynı zamanda bu filminde ana konusunu oluşturmuştu. Popüler kültür kitaplarında veya filmlerinde bu yapımın bir kısmında da olduğu gibi olağanüstü şeyler olmasına alışmışız. Bu serideyse bizim şu anki halimizin biraz daha vahim bir tablosu çizilmişti sadece. Gerçekliğimizde de açlıktan ölenler varken diğerleri her şeyi tadabilmek için kusmuyor mu? Bazılarımız özgürlük için savaşırken diğerleri sadece izlemiyor mu? Serinin ikinci filminde bir konuşma geçiyordu. Katniss galipler turunda Haymich’e yalvarıyordu ne olur bu geziyi atlatmama, trenden inmeme yardım et diye. Haymich’in cevabı “Kızım uyan artık bu trenden asla iniş yok, bu gezi eve dönünce bitmiyor” olmuştu. Son bölümün başka bir sahnesini de eklersek, Finnick Odair’in öldüğü sahneyi, şu ortaya çıkıyor; biz trenden sonunda indik zannetsek de inemiyoruz. Hayatlarımız asla bizim olmuyor. Çıkışı olmayan bir kafese hayatımızı sürdürüyoruz. Peki, gerçekten çıkış yok mu? Sanırım bu sorunun yanıtı için filmin sonunu söylemem gerekir. Fakat dediğim gibi bu çok uç bir örnek, daha gerçek değil ama benzerlikleri de yok değil… İşte bu yüzden bugün Panem, yarın Panem, sonsuza kadar Panem…

unknown-1

Açlık Oyunları çok güzel bir kitap serisi, çok başarılı bir uyarlama ve çok başarılı bir kurguydu. Bittiği için üzülenlerdenim. Tüm seriyle birlikte Alaycı Kuşu izlemenizi şiddetle öneriyorum ve şimdiden iyi seyirler diliyorum.

Son filmin fragmanı ve IMDB sayfası.

IMDB: http://www.imdb.com/title/tt1951266/

 

Leave a Reply