Gözlerinizi kapatın ve bir çocuk hayal edin. İmkansızlıklar yüzünden annesinin merdiven altında doğurduğu bir çocuk. Babasının henüz o çok küçük yaştayken terk ettiği bir çocuk. Annesi ve ağabeyi uyuşturucu bağımlısı olan bir çocuk. Her gün tehlikeli sokaklarda ölümle burun buruna yaşayan bir çocuk. Ağabeyinin vurularak öldüğüne canlı canlı şahit olan bir çocuk. Tıpkı annesi gibi uyuşturucu satmaktan hapiste olan bir çocuk.
Şimdi açabilirsiniz gözlerinizi.
Tekrar kapatın gözlerinizi ve yine bir çocuk hayal edin. Tüm Avrupa’nın parmakla gösterdiği bir çocuk. Altında parlak siyah bir Bentley Continental GT arabası olan bir çocuk. Hayatının büyük bir kısmında isminden bile bihaber olduğu bir ülke tarafından vatandaşlık teklifi yapılan bir çocuk. Yıllık geliri yaklaşık 1 milyon dolar olan bir çocuk.
Bobby Dixon işte bu 2 hayal arasında gittiğiniz yolun ta kendisidir. Hayaller arasındaki yolun uzunluğu başarının ve azmin ölçek birimidir. Çünkü insanın yaşamını anlamlı kılan hayalleri arasında kat ettiği yol ve hayatı boyunca içinde bulunduğu durumların genliğidir. İşte bu genlik ne kadar büyük olursa insan o kadar layıkıyla yaşadım diyebilir. Çünkü uç noktalardır insana şeklini veren, ufkunu açan, vizyonunu genişleten ve insanı her yönüyle gerçek bir insan yapan.
Bobby Dixon Chicago’nun fakir bir semtinde uyuşturucu satıcısı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğinde kaderinin ne yönde çizildiğini herkes tahmin edebilir. Silah, uyuşturucu, sokaklar ve hapishane arasında çok da uzun olması beklenmeyen bir hayat. Fakat Bobby’nin kaderinin kendi elinde olan bir kavram ve başarılı olmanın kişinin kendi yaptığı bir seçim olduğunu fark etmesi çok sürmedi. 17 yaşında hapse girdiğinde asla buraya geri dönmeyeceğine dair kendine söz verdi. İşte bu nokta Bobby’nin hayatı yaşamaya başladığı ve birinci hayalden ikinci hayale koşmak için aldığı ilk karardı.
Bu uzun soluklu koşuda Bobby’e oksijen dopingi olan faktörler de yok değildi. Hatta kendisi daha önce hapse düşmek gibi yaptığı hataların geleceğindeki başarılarının ön taksiti olduğunu düşünüyor. Bobby bir röportajında çocuk olmak için zamanı olmadığını ve küçüklüğünde her şeyi çok çabuk öğrenmeye mecbur kaldığını söylüyor. Çocukluğunda kalın bir deri geliştirerek her daim sert görünmeye ve asla ama asla zayıflık belirtisi göstermemeye alıştığını dile getiriyor. Basketbolun en üst seviyesinde 1,75 boy ile mücadele etmesi ve “LionHeart” lakabının hakkını sonuna kadar vermesi bunun en somut göstergesi.
Engeller yok muydu bu koşuda? Tabii ki de vardı. Sabıkalı bir geçmişe sahip olması onu koçların gözünde dezavantajlı bir duruma sokuyordu. Bunu aşmanın yolu da yalnızca çok çalışmaktı. Koşunun temposunu belirleyen çok çalışıp her an herkese bir şeyleri kanıtlamaktı Bobby için. Bu koşuya başladığında elinde hiçbir şey yoktu ve bu onun daha hızlı koşmasını sağladı. Kaybedeceği hiçbir şeyin olmadığını bilmek Bobby’i daha fazla çalışmaya ve daha uzağa koşmaya itti. Hayatı daha anlamlı kılabilmek, bahsettiğim genliği artırabilmek adına Fransa 2.liginden başlayıp, Polonya, İtalya ve Türkiye gibi hiç bilmediği dolambaçlı yollara girdi ve yüzmeyi öğrenmek için kendini derin soğuk sulara atarak bir triatloncuya evirilmede ilk adımı attı. Bu derin okyanustan Pınar Karşıyaka’da geçirmekte olduğu 3 başarılı sezon sırasında karaya çıktı ve antrenmanlara bisikletle giderek gerçek bir triatloncu oldu.
Bobby 17 yaşında başladığı koşu sırasında yüzmeyi ve bisiklete binmeyi öğrenmişti. Ama onun asıl amacı koşuya başladığı yıllarda göğsünün ortasına yaptırdığı Bentley dövmesinde saklıydı. Koşunun sıradaki hedefi o Bentley’nin sahibi olmaktı. Koşuya başladığından yaklaşık 14 sene sonra aldığı Bentley onun gözünde alınan yol ve hayattaki başarısının bir nişanesi idi. Yola devam ediyor Bobby bazen Bentley’siyle bazen de koşarak hayatını anlamlı kılmaya çalışmaya devam ediyor.
Hayatta her yere tırnaklarıyla kazıyarak ve her başarıyı nefes almayı istercesine çalışarak alan bu çocuk herkes için başlı başına bir ilham kaynağı. Çünkü hepimizin içinde bir Bentley var. Mühim olan o Bentley’i elde etmek için ve yıllar içinde hayallerimizin mümkün olduğu kadar uç noktalara gitmesi için koşuyu bırakmamak. Çünkü koşarken geriye baktığımızda kat ettiğimiz mesafe adına hayat diyebileceğimiz ve bizim seçtiğimiz bir yol.
Kaynakça
[1] Breen, J. (2014, June 13). Chicago’s Bobby Dixon Celebrates a Life of Overcoming Incredible Obstacles. dnainfo.com: Retrieved from https://www.dnainfo.com/chicago/20161211/downtown/chicago-snow-
[2] Dixon, B. (2016, May 10). Euroleauge Official Interview: Focus On Bobby Dixon https://www.youtube.com/watch?v=eUrO8-oapeg