Soğuk kışın ardından güneşli bir mart sabahında dersime giderken temiz ve güzel kokulu havayı solumama üç şey mani oldu: yanından geçtiğim insanların rahatsız edici parfümleri, sigara dumanları ve yoldan geçen arabaların egzoz dumanı. Her ne kadar çok sevdiğim köpek balığı kanadı bu yılın araç tasarımlarında yaygınlaşmışsa da –hazır içindeki rekabet, çekicilik bu kadar azalmışken- bu sezon Formula 1 takip etmeme kararı almamda –tam da emin olmasam da- işte bu durum etkili oldu. Madem seyir zevki yok ne diye havayı kirletiyorsunuz?
Esasen bu işin havayı daha az kirleteni de var: Formula E. Amma bu tiyatroya da bir iki kere izlememe rağmen alışamadım. Belki Formula E’nin kuruluş amacı elektrikli araçların popülerleşmesine katkı sağlamak ve teknolojide gelişmeye liderlik etmekti fakat pit-stop sırasında araç değiştirmek bu işin doğasına mugayirdir. İşte tam da bu sebeple elektrikli araçların henüz günümüzde kullanılmaya müsait olmadıklarını, pratik seviyeye gelemediklerini –aslında yanlış bir önerme- yüzümüze vuruyor Formula E.
Takdiri Hüda ne getirir bilinmez fakat elektrikli arabaların devri yakın gözüküyor. Tesla firmasının yaptığı işler hayranlık uyandıracak seviyede. Bu sektöre spor araba segmentinden girmeyi son derece doğru bir karar olarak görüyorum. Tesla’nın Formula E’de olmaması Formula E’nin sektör açısından kapsayıcı olmadığını bir daha gösteriyor. Bunun yanında Formula E’de değerli otomotiv ve elektrik firmalarının olmasın sektörü destekleyici olduğunu kabul etmek gerekir. Tiyatro derken biraz da mübalağa ettik.
Ülkemizde de güya devlet eliyle elektrikli araç yapılacak. Ama bakanlığın tasarımları ucuz segmenti hedeflediğini gösteriyor. Hâlbuki aşağıdan girmek yukarıdan aşağı inmekten daha zordur diye düşünüyorum. Üstelik geliştirme seçimden seçime yapılacaksa vay halimize (!). Maalesef bu iş böyle yapılmaz. Know-how için senelerce beklemek akıllı adam işi değildir. Zamanın paradan daha değerli olduğunu da idrak edecek olursak, dünyanın bu konuda en ileri kişilerini bu girişimin içine yerleştirmek gerekiyor. Tabi böyle bir organizasyonu ‘liyakatli’ bir insan evladının yönetmesi gerekir. Suriyelilere bile 26 milyar dolar para harcandıysa bu işe de pekâlâ harcanabilir. (Bu rakamın her geçen gün artması yeisimizi arttırıyor.)
Formula 1’e geri dönecek olursak kış testlerinde kimi markaların iyi sonuçlar aldığını kimilerinin sorun yaşadığını görüyoruz. Bildiğiniz gibi Bernie Ecclestone’ın yerine CEO görevine Chase Carey getirildi. Ross Brown ise tabiri caizse Formula 1’e müdür oldu. Her şeye rağmen belki de bu sezon çekişmeli ve seyir zevki açısından yüksek bir sezon olabilir. Genel kanının aksine bu yılki araç tasarımlarını da beğendiğimi söyleyebilirim. Ancak bu sporun gidişatının bitişe doğru olduğunu düşünüyorum. Bunu söylerken kötümser olduğumu kabul etmiyorum. Bundan sonra da güzel sezonlar izleyebiliriz fakat bunlar dahi eski hatırladığımız zevki vermeyecektir. Bir organizma bir kere çaptan düşmeye başlarsa artık onun gidişatını değiştirmek namümkündür. Çünkü bir kere popülerliğini yitirmeye başlamıştır. Artık Formula 1 ağzıyla kuş tutsa eski günlerine dönemez.
Fotoğraflar: www.formula1.com