Tarih boyunca kadınların pek çok alanda haklarına her zaman kavuşamadığı, çeşitli şekillerde bezdirilmeye ve yıldırılmaya çalışıldığı, varlığının küçümsendiği itiraz edilemez bir gerçek. Bunun bir sonucu olarak da çizgi romanlarda kadın karakterlere her zaman çok iyi davranılmadığı da bir gerçek. Öyle ki 1940’dan önce kadın bir süper kahraman göremiyoruz; kadınlar çizgi romanlarda kurban, kötü karakter, antikahraman, aşk ilişkisinin bir parçası, yan karakter olarak yer aldılar. Rolleri maalesef ki bahsedilen örneklerden öteye geçmiyordu ve bu örneklerin özel güçleri de tabi ki yoktu, ta ki 1940 yılına kadar.
Superman ve Lois Lane(dccomics.com)
1940 yılında ilk gerçek kadın çizgi roman kahramanı Fantomah ile tanışıyoruz. Genç güzel sarışın bir kadın dehşet verici mavi kafataslı bir canavara dönüşür ve yaşadığı ormanı orada yaşayan hayvanları ve onların habitatını tehlikeye atan her şeyden korur. Adaleti sağlayış şekli dönemin çizgi roman kahramanlarından biraz farklı ve şiddetli de olsa, diğer kahramanlar kadar iyi bir şekilde portre edilmemiş de olsa etkisini küçümsememek gerek. Günümüze kadar gelememiş ve çok bilinmemesine rağmen Fantomah çizgi roman endüstrisinde bir dönüm noktasını gerçekleştirdi. Ancak gücünü kadın karakterin kendisinden çok dönüştüğü mavi kafataslı canavar temsil ediyordu, sahip olduğu gücü cinsiyetiyle iç içe göremiyorduk diyebiliriz.
Dediğimiz gibi Fantomah çizgi roman dünyası için bir dönüm noktasıydı ancak etkisi tahmin edersiniz ki çok fazla olamadı. Fantomah’ın ardından pek çok kadın süper kahraman ortaya çıktı ancak bunların en ünlüsü, en bilineni Wonder Woman oldu.
Amerikan psikolog ve çizgi roman sever William Moulton Marston çizgi romanların gerçekleştirilmemiş potansiyelinden büyük bir düş kırıklığı yaşıyordu; Marston’a göre çizgi romanların oluşturduğu prototip kadın karakterler- güçsüz, itaatkar, hassas,zayıf,…- gerçeğin aslında yakınından bile geçmiyordu, kadınlar böyle ve bundan ibaret değildi, bunu gören kadınlar bile kadın olmak istemiyordu, kadınlar zayıf ve itaatkar olarak görülüyordu ve bu bir son bulmalıydı. Amerika Birleşik Devletleri’nin 2. Dünya Savaşı’na girmiş olduğu, erkek figürlerin evden uzak olduğu bu dönemde özellikle güçlü ve bağımsız kadın karakterlere ihtiyaç vardı; toplum bir ilhama, bir örneğe gereksinim duyuyordu. Sonuç olarak bu durumdan rahatsızlığını dile getiren Marston, DC Comics ile birlikte Wonder Woman karakterini yarattı. Çareyi güzel, feminen ve iyi; bunun yanı sıra da Superman’inki gibi bir güce sahip bir kadın karakterde buldular. Wonder Woman karakteriyle amaçlanan şey kadınlara atfedilmiş ve feminenlikle özdeşleştirilmiş affedici, iyimser, sevgi dolu, narin gibi özelliklere sahip bir kadın karakterin aynı zamanda güçlü ve bağımsız olabileceği, kendi başının çaresine bakabileceği gerçeğini göstermekti.
Wonder Woman zaman içerisinde pek çok farklı şekilde portre edildi, en büyük etkisini ise 1970’lerde Wonder Woman çizgi romanları baz alınarak yayınlanan popüler TV serisi Wonder Woman ile ve 2. dalga feminizmin ortaya çıkmasıyla gerçekleştirdi. Wonder Woman süper güçlere sahip feminen karakterlerin önünü açmış oldu.
Günümüzde kadınları süper kahraman, kötü karakter, antikahraman, ortak gibi pek çok konumda çizgi romanlarda görebiliyoruz; eski örneklerden nispeten sıyrılmış olarak yer alıyorlar. Ancak hala tartışma konusu olan şeyler yaşanıyor. Bir örnek kadın çizgi roman karakterlerinin portre edilişi. Çizgi romanlarda tüm karakterlerin kadın veya erkek farketmeden cinsel olarak metalaştırmalar –erkekler uzun boylu geniş omuzlu ve kaslı olarak, kadınlarsa kıvrımlı hatlara sahip uzun bacaklı vs. olarak resmediliyor bu özellikler ön plana da çıkıyor- var, kapitalizmin ve pop kültürün bir cilvesi olarak cinsel objeleştirmeler çizgi romanlarda kaçınılmaz olarak yer alıyor. Sıkıntı şurada doğuyor erkek karakterleri savaşırken, ayakta dikilirken, konuşurken, yürürken, herhangi bir şey yaparken çok çeşitli normal pozlarda görebiliyoruz ancak kadın karakterler daha “kışkırtıcı” ve “şehvetli” olarak resmediliyor. Bu pek çok eleştiri ve tepki alıyor, bu tepkilerden bir tanesi de The Hawkeye Initiative ismiyle geçen bir Tumblr sayfası. Sayfada yapılan şey çeşitli şekillerde gereksiz yere seksi resmedilmiş kadın karakterlerin pozlarını erkek karakterlere uyarlayarak durumun absürtlüğünü gözler önüne sermek.
Spiderman ve Deadpool, Starfire ve Green Lantern olarak gösterilmiş.
The Hawkeye Initiative sayfasından
The Hawkeye Initiative’in yerdiği konu günümüzde bulunan sayılı sorunlardan sadece bir tanesi, bir başka tartışma geçtiğimiz yıllarda Batman: Killing Joke romanından çıkmıştı. Ne olur ne olmaz biz küçük bir spoiler alert verelim; Barbara Gordon , Batgirl karakteri Joker tarafından öldürülmesi kimileri tarafından kadına olan şiddetin toksik bir fetişi olarak ve başroldeki erkek karakterlere bir şok etkisi yaratma dışında bir amaca yönelik olmayarak yorumlandı, özellikle Batgirl #41’in, Killing Joke etkisi içeren kapak görseli çok büyük bir tepki alarak çizgi roman sensörlendi. Amerikalı çizgi roman yazarı G. Willow Wilson konuyla alakalı olarak “Batgirl bu kapakta bir süper kahraman değil. O bir kurban. O dehşete düşmüş durumda. Fiziksel olarak sınırlandırılmış. Bu görsel snuff filmi gibi görünüyor.” yorumunu yaptı, bir süper kahramanın bu şekilde tasvir edilmesi alışılmış bir durum değil tahmin edersiniz ki.
Tepkilerin odağı olan görsel (A Clash Of Heroes)
Kısacası çizgi romanlarda kadınların yeri, sergilenişi geçmişten günümüze çeşitli engebelerden geçti ve çok da yol katetti, hala katedeceği çok yol da var. Biz iyimser bakmayı ve geçmişten bugüne gerçekleşen gelişmeyi azımsamamayı tercih ediyor, gelecekte de iyi yöne gelişmelerin gerçekleşeceğini umut ediyoruz.