Kafka’nın ünlü öyküsü Dönüşüm’ün ilk cümlesinde aslında çoğumuzun fark etmediği birçok önemli detay var: “Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında devasa bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” İlk olarak Kafka, Dönüşüm kitabında klasik gerilim şablonlarını kullanmayı reddediyor. Bu şablonlar aslında okuduğumuz ve izlediğimiz çoğu eserde aynı yapıda ancak farklı olay örgüsüyle karşımıza çıkıyor.
Bu yapılara göre eserler, Exposition (karakterlerin tanıtıldığı giriş kısmı), Rising Action (karakterlerin olaydan etkilenmeye başlama süreci) Climax (olayın etkilerinin en dramatik şekilde okuyucuya yansıtıldığı en önemli bölüm), Falling Action (olayın sonuçlarını görmeye başladığımız bölüm) ve son olarak Denouement (hikayenin sonuca bağlandığı bölüm) şeklinde ayrılıyor. Ancak Kafka, bu şablonu bir kenara bırakarak, ilk cümlesiyle okuyucuyu climax ile karşı karşıya bırakıyor. Okuyucu henüz hikayedeki karakterleri tanıyamadan, hikayenin geçtiği zaman ve mekanı öğrenemeden ana karakterin beklenmedik ve ani dönüşümüyle öykünün içine çekiliyor. Dönüşüm’deki diğer tüm olaylar da Samsa’nın devasa bir böceğe dönüşmesi etrafında şekilleniyor. Kafka, öyküdeki ana olayı öyle normal ve gelişigüzel bir şekilde dile getiriyor ki ilk cümleden hikayenin sonuna kadar okuyucuya Samsa’nın rüyasından uyanıp, trenine yetişmek için hızlıca hazırlanacağı anı bekletmeyi başarıyor.
Öykünün ilk cümlesindeki bir diğer önemli detay ise Gregor’un dönüştüğü “devasa bir böcek”. Yazarlar, çoğu zaman eserlerinde her detayı direkt olarak yansıtmadan bazı çıkarımları okuyucusunun yaratıcılığına bırakabiliyorlar. Kafka’nın Dönüşüm eserinde yaratmaya çalıştığı etkinin de bu olduğunu düşünebiliriz. Çünkü devasa kavramı kişiden kişiye göre değişebilir. Bunun yanı sıra, milyonlarca böcek türünden Samsa’nın dönüştüğü böceği bulmak da yine okuyucuya bırakılmış olabilir. Ancak kitabın orijinal dilinin Almanca olduğu göz önüne alındığında, bütün amacın bu olmadığını görebiliriz. Eserin orijinal dilinde “devasa bir böcek”, “ungeheuren Ungeziefer” olarak karşımıza çıkıyor. Ungeheuer kelimesi korkutucu derecede büyük, devasa anlamlarına gelirken eski Almancada ungeziefer kurban edilmeye uygun olmayan, pis hayvan (böcek) anlamına geliyor.
Kafka, yarattığı karakterin hangi böcek olduğunu belirtmese de kendi yorumlarını katarak, devasa bir böcek demek yerine hamam böceği gibi haşere türü, zararlı, hızlı türeyen, böcekleri kullanmayı seçen editörler var. Bu yorumların çıkış noktası da Kafka’nın Bohemya doğumlu Yahudi bir aileden gelmesi diyebiliriz. Hamam böceklerinin hızlıca çoğalan, yok etmesi zor canlılar olması da Kafka’nın hamam böceğini Yahudi metaforu olarak kullanılabileceği argümanlarını beraberinde getiriyor. Ancak Kafka, okuyucusunun Gregor’un yaşadığı şoku ve kendini tanıma sürecini onunla birlikte yaşamasını istercesine karakterinin dönüştüğü yaratığı belirsiz bir şekilde tanımlıyor.
Bunun yanı sıra öykünün ilk yayınlanacağı 1915 yılında, Kafka yayın evine yazdığı bir mektupta kitabın kapağında uzaktan bile olsa hiçbir böcek tasvirinin olmasını istemediğini belirtiyor. Günümüzdeki kitap kapaklarına bakıldığında ise Kafka’nın bu isteğinin yerine getirilmediği görülüyor.
Dönüşüm, Franz Kafka’nın modernizme olan eleştirileriyle bezenmiş 20. yüzyılın en önemli ve başarılı eserlerinden biri. Özellikle ilk cümlesiyle akıllara kazınan eser, geçim sağlama ve para kazanma amacının ve modernleşmenin nasıl insanların ailevi değerlerini yıktığını, bireyselleşmeye ve samimiyetsiz ilişkilere yol açtığını başarılı ve dinamik karakterleriyle gözler önüne seriyor.
Kaynakça: https://www.newyorker.com/books/page-turner/on-translating-kafkas-the-metamorphosis