Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda, bugün “seremonik” bir cenaze töreniyle, tarihindeki tek kadın başbakanı ölümsüzlüğe uğurladı. İşte, ben de bu yazımda, artık ölümsüz olan bu kadının bilim kadını kişiliğinin Başbakanlık dönemine nasıl yansıdığını irdelemek niyetindeyim.
Thatcher, yakın tarihte Birleşik Krallık’ı en çok etkileyen kişilerden biri olmuş, Başbakan olduğu dönemde uyguladığı politiklar nedeniyle hem büyük destek görmüş, hem de ciddi bir muhalefetle karşılaşmıştı. Pek çoğumuz, onu liberal-muhafazakar siyasi çizgisiyle, İngiltere’de devletin iktisadi yatırımlardan çekilmesi, özelleştirme politikaları, serbest pazar ekonomisinin desteklenmesi ve işçi haklarının törpülenmesi ile hatırlasa da; bir döneme damgasını vuran Thatcher, aynı zamanda bir bilim insanıydı.
Thatcher, altıncı sınıfta, Oxford Üniversitesi’ne bağlı Somerville Koleji’ne Kimya okumak için burs başvurusu yapıp, önce reddedilip başka bir adayın çekilmesi üzerine kabul edilmiş, Oxford’dan 1947’de ikinci sınıf onur derecesiyle mezun olmuştu. Thatcher, mezun olduktan sonra bir süre kimyager olarak çalışmıştı.
Margaret Thatcher üniversiteler ve sanayi arasındaki ilişkiyi, günümüzün en başarılı İngiliz şirketlerine hayat verilmesine olanak sağlayacak şekilde değiştirdi. 1980’lerin başında zarar riski yüksek olmasına rağmen, yeni oluşan şirketlere vergi kolaylıkları tanıdı. Daha sonra, 1987’de, daha kökten bir çözümle, üniversitelerin bilimsel çalışmalarının fikri mülkiyeti üzerinde, BTG şirketinin tekelini ortadan kaldırdı ve bu fikri mülkiyetten istifade etmelerini sağlayacak sistemler getirmeleri kaydıyla üniversitelere devretti. Bundan sonra, bilimsel çalışmaların teknolojiye yansıması ve pek çok yeni şirketin kuruluşu başladı. En aşağısından, sadece Oxford Üniversitesi Kimya Bölümü, 1988’den bu yana 15 şirket ortaya çıkardı, bunların 6’sı halka arz edildi ve üniversiteye, sadece bu yolla 100 milyon £’un üzerinde bir gelir getirdi. Thatcher, üniversiteleri kendi başlarına, öğrencilere de yük olmadan ayakta durabilecek bir hale getirdi.
Demir Leydi’nin bilimsel kişiliğinin, ona muhalif olanlar tarafından da takdir edilecek iki yansıması da oldu.
En başta, AIDS hastalığının ilk baş gösterdiği, üzerinde pek incelemenin yapılmadığı zamanlarda bu konuyu ciddiye aldı. Toplum, bunun sadece eşcinsellere has bir hastalık mı, yoksa düzcinselleri de etkileyip etkilemediği tartışıp pek düşünmeden ilk seçeneğe yönelir, bunun “Tanrı’nın kahrolası eşcinsellere gönderdiği bir ceza olduğunu” düşünürken; Thatcher bu tutumu takınmayı, ahlakçı rolünü üstlenmeyi reddetti. Hükümetin, insanların yatakta nasıl davranacaklarını bırakın ekonomiye bile karışmasından iğrenirken; bilim insanlarını ve bilimsel kanıtları göz ardı etmedi ve cinsel ilişki sırasında korunmayı bütün propaganda araçlarıyla destekledi. Gazetelere reklamlar verildi, kitapçıklar basıldı, hatta BBC’de, diğer kanallarda sinemalarda filmlerden önce gösterilmesi zorunlu kılınan bir bilgilendirici film dahi hazırlandı. Filmi YouTube’dan İngilizce olarak izleyebilirsiniz: “AIDS: Bilgisizlikten Ölmeyin” Kamuyu korunmadan cinsel ilişkiye girmenin tehlikeleri hakkında uyarmak tartışılabilir, ancak kamu sağlığı esas alındığında bu doğru olandı ve Thatcher bunu yaptı.
İkincisi, belki de daha büyük çapta etkiye sahip olanı: Thatcher, iklim değişikliğini ciddiye alan ilk dünya lideriydi. Sir Crispin Tickell (pek çok başka işinin yanı sıra Birleşik Krallık’ın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi ve daha sonra Kraliyet Coğrafya Kurumu Başkanı) Thatcher’ı iklim değişikliğinin gerçekliğine ikna etmek konusunda en önemli role sahipti. Thatcher’ın, Tickell’ın iknası sonucu, 1988’de Kurum’da yaptığı konuşma, soruna bilim çevreleri dışında dikkat çeken ilk konuşma olarak gösterilir. Thatcher, sonraki yıl Birleşmiş Milletler’de de bir konuşma yaptı: “Atmosferdeki karbondioksit miktarında inanılmaz bir yükseliş gözlemliyoruz,” dedi, “böyle giderse, değişim bu güne kadar bildiğimiz her şeyden daha korkutucu ve yaygın sonuçlara yol açacak.”
Bugün, pek çok politikacı , ne eylemlerinde ne de konuşmalarında bu kadar ileri gitmemektedir. Thatcher, dahası, uluslarası kuruluşların yetkilerinin arttırılmasına her fırsatta karşı çıkarken, yine, iklim değişikliği üzerinde uluslararası bir anlaşmayı ön plana atan ilk politikacı oldu.
Belki bu sorunları ortadan kaldıramadı, yine Birleşik Krallık, bugün o kadar kötü durumda değilse; ekonomide, dış politikada tekrar bir dünya gücü, eğitimde öncü bir ülke olma konumunu, dünyaca parmakla gösterilen demokrasisini koruyabilmesinde olduğu gibi yine bunu Demir Leydi’ye borçludur.
Thatcher, bilim ve politikada, kadınların sıcak karşılanmadığı bu iki ateş hattında, insanlarına öyle faydalı oldu ki, sadece bunlar, adını tarihe yazdırmasına yeterli olmalıdır.
Thatcher, bir bilim kadınıydı.
Kaynaklar:
The Offical Site of The British Prime Minister’s Office, http://www.number10.gov.uk/wp-content/uploads/2013/04/margaret-thatcher-copyright-helmut-newton.jpg
The Reaction, http://www.thereaction.net/news/y2013/m04/Baroness-Thatcher-science-entrepreneurship.aspx
The Significance Magazine, http://www.significancemagazine.org/details/webexclusive/4574671/Margaret-Thatcher-Prime-Minister-who-took-science-seriously.html