Yaşamak İçin Yemek: İnsan Doğası Gereği Otçul Mudur?

Birkaç yıldır internetin her köşesinde karşıma çıkan bir video var. Video, insanın doğası gereği et yememesi gerektiğinden ve insanın otçul bir hayvan olduğundan bahsediyor; güzel bir beslenmeanlatış ve animasyonlarla süslendiğinden gayet inandırıcı olmuş ve de sürekli paylaşılıyor, paylaşıldıkça da izleniyor. Videonun bende canlandırdığı tüm fikirlerden yola çıkarak insanın beslenme alışkanlıklarının ve sindirim sisteminin geçmişine bir göz atmak, herhangi bir şeyi savunmadan aslında olan nedir özetlemek istedim.

Bundan yaklaşık 47 milyon yıl önce, yıllar sonra günümüz insanı olan Homo sapiens’in varlığına sebep olacağından habersiz primatlar bu gezegende ilk kez görüldüler. Günümüz şempanzeleri, bonoboları, gorilleri ve diğer birçok primatı ile ortak atamız olan o ilk primatlardan; hatta diğer tüm memelilerle paylaştığımız çok daha eski bir ortak atamızdan bugüne kadar beslenme alışkanlıklarımız ve buna bağlı olarak da fizyolojik birçok özelliğimiz değişerek günümüzdeki halini aldı.

Tahmin edilebileceği gibi çok uzak olmayan ortak atalarımız da – günümüz primatlarıyla paylaştığımız – bugünkü şempanzeler ve diğer insansı maymunlar gibi ormanda yaşıyordu. Doğal olarak, bitkiler ve özellikle meyveler temel besin kaynağıydı. Bunun yanında tabii ki de çok az bir et tüketimi de söz konusuydu; ancak ormanda yaşayan atalarımız için toplayıcılık avlanmaya karşı daha baskın bir yiyecek arayışı idi.

Dünya üzerinde her zaman büyük olaylara yol açmış olan iklim değişiklikleri bu sefer de günümüz insanına evrilmede önemli bir rol oynayacaktı. Ağaçlardan eskisi kadar meyve toplayamayan atalarımızın artık o en güvenli olan ormandan ayrılmaları gerekecekti. Ormandan ayrılan türlerin meyve bularak beslenmesi zordu, çünkü etrafta meyve verecek bir ağaç yoktu. Yemyeşil diyarlardan sarı savanaya çıkan primat atalarımızın bir kısmı nesillerini sürdürebilmek ve hayatta kalabilmek adına beslenme alışkanlıklarında ete daha fazla yer vermek, hatta belki de daha önce hiç yemedikleri etleri yemek zorunda kaldılar. Sıcak savanada sadece etraftaki küçük çalılardan bulunan meyveler yeterli olmuyordu, hatta et yiyenlerin hayatta kalması artık daha kolaydı; çünkü et, bitkilerden daha çok enerji veriyordu ve doğal olarak hayatta kalma sürenizin de artmasına sebep oluyordu.

En yakın akrabalarımızdan biri olan şempanzeler de bizim gibi hem et hem ot temelli beslenmektedir.

Böylece beslenme alışkanlıklarında etin daha baskın olduğu ilk primat türleri ortaya çıkmış oldu. Et tüketiminin artmasıyla vücuda giren vitamin, mineral gibi yapıcı ve onarıcı birçok farklı madde hem vücudun yapmış olduğu tüketim ve üretimde büyük değişikliğe yol açtı hem de eti sindirmeye daha uygun organlara sahip olan primatların yaşam savaşında bir adım önde olmasına sebep olarak fizyolojik evrime de yol açmış oldu. Doğal olarak beslenmedeki bu büyük değişim doğrudan ve dolaylı olarak beynin de gelişimine katkıda bulundu ve günümüzün en zeki hayvanı olduğu kabul edilen Homo sapiens’e – yani bugünkü insana – doğru bir yol açıldı.

Bugün insanlar ne otçul ne de etçil bir beslenme alışkanlığına sahiptir. Aynı en yakın akrabalarımız olan şempanze ve diğer birçok insansı maymun gibi hepçil bir beslenme alışkanlığı benimsemiştir. Hepçil beslenen türlerin beslenme alışkanlıkları et veya ot ağırlıklı olabilir. Ancak ot ağırlıklı beslenmek etçil olmaya, et ağırlıklı beslenmek ise otçul olmaya işaret değildir. İnsan otçul atalarının mirası olarak uzun bir mideye sahiptir ve dişleri etçil hayvanlarınki kadar kesme, parçalama gibi işler için uygun değildir; ancak aynı zamanda otçulların aksine bitkilerin temel yapıtaşlarından olan selüloz maddesini de sindiremez. Buradan da yola çıkarak insanın karmakarışık doğasının beslenme alışkanlığında da kendini gösterdiği inkâr edilemeyecektir.

Sonuç olarak insan da dâhil hayvanları etçil ve otçul diye ikiye ayırmak yanlıştır. Et yiyen ve ot yiyen birçok hayvan olsa da her iki beslenme alışkanlığını da birini baskılayarak benimsemiş birçok hayvan türü vardır. Et yemek insanın çok çok uzak atalarının doğasında olmasa da günümüz insanının vücudu et ve otu aynı anda tüketebilecek yönde evrimleşmiştir. Birçokları tarafından inanılanın aksine et insan hayatına biyolojik evrimin sebebi ve aynı zamanda da sonucu olarak tamamen girmiş bulunmaktadır.

Bahsi geçen video;

https://www.youtube.com/watch?v=B4WsPine1XI

 

Kaynakça;

Human adaptations to meat eating

Meat Consumption: Evolution and Progress

 

Leave a Reply