Canlılar kaça ayrılır sorusuna hepimizin lise hatta ortaokul zamanlarından gelen bir cevabımız vardır değil mi? Tam anlamıyla bir ayrım yapmak istersek canlıları beşe ayırabiliriz: Monera, protista, mantarlar , bitkiler ve hayvanlar. Fakat bazı canlılar var ki, kolaylıkla bir sınıfa koyulamıyor. Bugün de böyle kalıplara sığmayan bir organizmadan bahsedeceğim: Physarum polycephalum ya da nam-ı diğer, BLOB.
BLOB adını 1958 yapımı bir film olan The Blob’dan alıyor. Filmde uzaydan gelen jelimsi bir yaratık, insanlar da dahil olmak üzere, önüne çıkan her şeyi sindirerek giderek büyümekte ve milletin başına bela olmaktadır. Physarum polycephalum henüz böyle bir dehşet saçmamış olsa da, bildiğimiz canlı türlerinden oldukça farklı ve etkileyici bir organizma. BLOB’un en ilgi çekici özelliği bir beyni olmamasına rağmen öğrenebilmesi ve bunu çevresine aktarabilmesi. 2016 yılında araştırmacılar BLOB’un öğrenme mekanızması üzerine bir deney yaptı. Deneyde BLOB ile yiyecek arasına engel olarak kafein konuldu (kafein BLOB için zararlı bir madde) ve BLOB’un bu engeli nasıl aşacağı gözlemlendi. İlk seferde kafeinden zarar gören BLOB, bir beyni ya da sinir sistemi olmadığı halde, kafeinden zarar görmeden yiyeceğe ulaşmayı çabucak öğrendi. Ayrıca eğer ortamda iki BLOB varsa, biri öğrendiğini diğerine aktarabiliyor ve böylece ikinci BLOB kafeinden hiç zarar görmüyor.
Benzer şekilde, BLOB ucunda yiyecek olan bir labirente konulduğunda, geçtiği koridorlara jelimsi bir iz bırakıp aynı yerden ikinci kez geçip geçmediğini ayırt edebiliyor. Dahası, sadece iki gün içinde en kısa yolu tamamen belirleyip tekrar labirente konulduğunda aynı yolu birebir izleyebiliyor. Tam 720 tane cinsel organa sahip olan BLOB ikiye kesildikten 2 dakika sonra içinde kendini tamamen iyileştirebiliyor. BLOB çok-çekirdekli tek bir hücre yapısına sahip ancak fotoğraflardan da görüldüğü üzere inanılmaz boyutlara ulaşabiliyor.
Ne mantar ne de hayvan kategorisine uyan BLOB’un hangi canlı sınıfına ait olduğuna henüz karar verilmedi ama şu an hayvansal davranış gösterse de cıvık mantarlara daha yakın olduğu düşünülüyor. Beyni ya da sinir sistemi olmadığı halde hafızası ve karar verme becerileri olan bu canlı öğrenme mekanızması hakkında bildiklerimizi değiştirecek gibi duruyor.