Geçtiğimiz günlerde İstanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye’nin en büyük 500 şirketini açıkladı. Bu listede yer alan 500 şirketin toplam cirosu, Amerika merkezli bir perakende şirketinin maalesef yarısı bile etmiyor. Çünkü, bizim şirketlerimiz genelde anlık düşüncenin kurbanı oluyorlar. Ar-Ge desen yine bizim şirketlerimizde yok. İSO 500’ün Ar-Ge harcaması toplamda 2 milyar doları bile bulmuyor. Dünyaca ünlü araba firmaları olan Toyota veya Renault kadar araştırma geliştirmeye para vermiyor 500 dev şirketimiz.
Ülkece değiştirmemiz gereken politika ise ‘Sanayi Politikası’ olmalıdır. Sanayi durumumuz, İSO 500’ün sanayi durumu, resmen içler acısı. Sanayiden gelen paranın milli gelir içindeki payı 1998’de yüzde 25 seviyelerinde iken, bu rakam günümüzde yüzde 15 seviyelerine gerilemiş. Bu rakamın günümüzde, ‘geliştiğini iddia eden Türkiye’de’ en az yüzde 50-60 gibi rakamlara ulaşması gerekiyordu. Almanya bunu yaparak Avrupa’nın en büyük devi oldu ki bu ülke 1945’te yeniden kuruldu. Biz, Türkiye olarak ekonomimizi üçe katladık fakat bu üç kat arasında sanayinin parası nerede?
Türkiye’de bazı bölgelerde piyasa rant anlayışı üzerine kurulu. Belediyelerin rantçılık anlayışıyla, birçok arazi ona buna verilerek yap-satçılığa mahkum ediliyor. İnşaat tabii bizim için hayati önem taşıyor fakat inşaatçılıkla, yapsatçılıkla kalkınmış bir ülke bulamazsınız. Neden bulamazsınız? Çünkü inşaatçılık kısa dönem meselesidir ve dünyada inşaatçılıkla dev olmuş bir şirket yoktur.
İşte, Koç’u diğer şirketlerden ayıran en önemli özellik global düşünmesi, anlık kar anlayışından vazgeçmesidir. Geçtiğimiz günlerde Mustafa Koç, İspanya’ya giderek Barcelona’yı renklerine bağladı. Evet, Barcelona bile bizim çoğu şirketimizden daha global. Bir futbol markası olmasına rağmen bizim yap-sat şirketlerimizden daha mantıklı hamleler yapıyor. Futbolda bile bir markayla ünlü olamadık. Her neyse, Mustafa Koç, Beko adı altında Barcelona’nın küresel sponsoru olmayı başardı ve Beko’yu Barcelona’nın sol koluna yazdırdı. Aynı Beko bir zamanlar Beşiktaş’ın göğüs sponsoruydu hatırlayacağınız üzere. Ama dönemin küçük düşünen Beşiktaşlı yöneticileri yüzünden Rahmi Koç gönül verdiği renklerden desteğini çekti.
Koç’un İspanya’ya giderek Türk şirketlerine vermek istediği mesaj gayet netti: “Türkiye kabuğunuzu kırın, dünyaya yayılın. Öbür türlü kaybetmeye, ezilmeye mahkumsunuz.” Evet, dünya markası olma yolunda ilerlemezsen servetin 3-4 nesil daha devam eder, 3-5 gökdelen daha dikersin ama sonra tarihe gömülürsün. Koç, şuan 3. nesil tarafından yönetiliyor ve her nesil büyümeye devam ediyor.
Bugün ve dün, Koç Gurubu hükumetler tarafından en çok uğraşılan gurup oldu. Bütün hükumetler Koç’u kendi istedikleri şekle sokmayı istediler. Daha dün Gezi Parkı’nı komplo olarak düzenlemek ile itham edildiler. Ama yaptıkları şey çok basit oldu. Hiçbir zaman bu gereksiz tartışmaların içine girmediler, daima global düşündüler. Koç ayrıca Fortune 500 listesindeki tek Türk şirket gurubu. Bunların hepsine ilave olarak, Türkiye piyasasının yaptığım araştırmalara göre yaklaşık yüzde 20’sine sahipler. Eminim ve umarım ki Mustafa Koç çok daha büyük başarılara çok yakında imza atacaktır.