resim

Bu sefer size ekonomi hakkında haberlerden bahsetmeyeceğim. Farklı bir konu üzerine konuşacağız. Ekonomiye daha genel ve eğlenceli bir pencereden bakmak istiyorum. Neden ekonomi?  Ekonomi aslında nedir? Neden hayatımızın bir parçasıdır?

Ekonomi, “oikia” (Yunanca: ev) ve “nomos” (Yunanca: kural) köklerinden gelir ve “ev yönetimi” anlamındadır. Herkes bir eve sahip olduğuna göre, ya da daha doğru bir şekilde ifade etmek gerekirse; herkesin bir yuvası olduğuna göre burayı yönetme işi de birilerine düşüyor ve dolayısıyla farkında olmadan ekonomiyi günlük hayata geçirmiş oluyorlar. Tüm meslekler, kuruluşlar veya ekonomik faaliyetler ekonomiye katkıda bulunur. Ekonomi üretim, ticaret, dağıtım ve tüketim, ithalat ve ihracattan oluşan bir insan aktivitesidir.  İnsanın ihtiyaçlarını karşılamada yapılan her türlü faaliyeti içerir. Yani insan varsa ekonomi de vardır.

İnsanlığın tarihsel süreci boyunca, ekonomi de değişerek hayatlarımızın bir parçası olmuştur. Toplumlar karmaşıklaştıkça ekonomi de gelişmiştir. Sümerler, mal ve paraya dayanan büyük ölçekte bir ekonomi oluştururken; günümüzdeki anlamıyla ilk ekonomiyi Babilliler ve komşu şehir devletleri kurmuştur. Ekonomi sadece ekonomi üzerinde çalışma yapan insanların okuyacağı veya uğraşacağı bir dal değildir. Toplumda yaşayan tüm insanları kapsayacak kadar geniş bilgiye sahiptir ekonomi. Yaşamımızın her alanında karşımıza çıkar. Bakkal Ali Amca’dan, 8 yaşındaki Mehmet’ten, ev hanımı Ayşe Teyze’ye kadar herkesin aslında farkında olmadan tüm hayatları boyunca kullandıkları bir bilim dalıdır.

Bunu biraz açalım şimdi. Kendimden örnek vererek başlamak istiyorum. Çok değil, bundan 8 ay önce ekonomi hakkındaki düşüncelerimi sorsalar ya da ekonomi hakkında yazılar yazacaksın deseler, güler geçerdim. Onlara “Ekonomi mi? Ben anlamam ki…” derdim. Ama şuan bunları size ekonomi birimine yazdığım bir yazıda anlatabildiğime göre bir şeyler değişmiş, değil mi? Bir anda kafama sihirli bir değnek değmedi. Değişen şey şu aslında; sadece günlük hayattan bildiğimiz ve kullandığımız kavramları somutlaştırdım ve daha bilimselleştirdim. Sonuç olarak da aslında hiç de korkulacak bir şey olamadığını, aksine eğlenceli bir yanı olduğunu bile keşfettim. Kültürel, sanatsal, siyasal, bilimsel, her şeyin temelinde ya da bir parçasında yer alıyor ekonomi. Her insanın kendinden bir şeyler bulabileceği ve kendini bir şekilde ifade edebileceği bir alan aslında. Bir konunun ya da bir olayın, aslında bizden olduğunu ya da bir parçamız olduğunu nereden anlarız? Fıkralardan… Ekonomi üzerine de fıkralar anlatılmış sözler söylenmiş. Bunlardan birkaç tanesini paylaşmak istiyorum sizlerle.

 

Adam basit bir hastalık olduğunu düşündüğü bir rahatsızlık için doktora gitmiş ve birden çok ağır hasta olduğunu, hastalığının tedavisi olmadığını ve sadece altı ay ömrü kaldığını öğrenivermiş. Üzüntü içinde doktora “Yapabileceğim bir şey var mı?” diye sormuş. Doktor da, “Tabii” demiş. “Ekonomist genç bir bayan bul, onunla evlen ve bir Brezilya gezisine çık!” Adam heyecanla, “Bu benim ömrümü uzatır mı?” diye sormuş ama doktorun cevabı da şaşırtıcı olmuş. “Hayır, uzatmaz ama iktisatçı o kadar can sıkıcı olur ki sanki daha uzun zaman geçmiş gibi hisseder, kendini daha çok yaşamış gibi sanırsın!”

 

Ekonomik raporların temelinde, satın almak istediğinizi almak için en iyi zamanın aslında geçen yıl olduğu gerçeği yatar.
Marty Allen

 

Dün öngördüklerinin bugün neden gerçekleşmediğini yarın açıklayabilen insana ekonomist diyoruz.
Laurence J. Peter

 

Neden ekonomiden kaçıyoruz?
Neden ekonomi kanalı açıldığında ya da bir haber gördüğümüzde kanalı değiştiriyoruz?
Neden uzmanlaşmak istemiyoruz?
Neden ekonomiyi ilgi alanımız haline getirmiyoruz?

Hükümetin ekonomi görüşü 1-2 kelimeyle özetlenebilir: Hareketlenirse vergilendir, hareket devam ediyorsa düzenle, hareket durmuşsa destekle.

Ronald Reagan (1986)

Leave a Reply