Meksika’da 1986 yılında yapılan yüksek oranlı devalüasyon sonucunda, enflasyon 1987 yılında %136’ya çıkmıştır. Bunun ardından hükümet tarafından PACTO (Ekonomik Dayanışma Paktı) olarak adlandırılan bir program uygulamaya konmuştur. Program iki ana politikayı barındırıyordu:
1) Özelleştirmeyi, vergilendirmeyi, denk bütçeyi ,mülkiyet hakkını, ticaretin liberalleşmesini hedefleyen bir yapı.
2) Gelirler politikası ve önceden belirlenen kur politikasıyla istikrarlı fiyatlara ulaşmak.

PACTO uygulaması altında Aralık 1988’den itibaren Meksika Pesosu ABD Doları’na sabitlenmiştir. Ancak 1989’da Peso’nun sabitlemesi uygulanmasından vazgeçilerek daha esnek olan ve ulusal paranın alacağı değerlerin daha önceden açıklandığı bir sisteme; sürünen pariteler rejimine geçilmiştir. Bu rejime göre 1989’da Peso’nun değer kaybı %16,7, 90’da %11,4 , 91’de %4,5 olarak gerçekleşeceği deklare edilmiş ve buna sadık kalınmıştır.

The-Global-MexicanMP

Meksika, 1985’in ortalarında ticaret reformuna başlamış, 1986’da ticaret yasalarında kendisi için radikal sayılabilecek düzenlemelere giderek Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olmuştur. 1989’da yabancı yatırımları ülkeye çekmek adına kolaylaştırıcı bazı düzenlemeler getirilmiştir.

1 Ocak 1994’te Meksika, Amerika ve Kanada’nın üyesi olduğu NAFTA’ya üye olarak büyük bir ticari antlaşmaya imza atmıştır. Amerikan finans şirketleri ve yatırımcıları Meksikalı rakipleri kadar kanuni hakka sahip olmuş, bu da Amerikan sermayesinin ülkeye gelmesi açısından önemli bir gelişme olmuştur.

Aynı zamanda programın temelini oluşturan sıkı mali ve parasal tedbirlere devam edilmiştir. Harcamalar kısılmış, vergiler, enerji ve hizmet fiyatları arttırılmış ve yaklaşık iki ay süreyle sabit tutulmuştur. Kredi tavanları belirlenerek para arzı kontrol edilmiştir.

Kapalı bir ekonomiden dışarıya açılan bir ekonomiye dönüştüğünüz zaman üretime dayalı bir yapınız yoksa kötü sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Hem kırılgan banka yapısı hem düşük özel sektör tasarruf oranı Meksika ekonomisinin bazı eksileriydi. Bunlara ek olarak, enflasyonun beklentinin altında bir hızda düşmesi ve Meksika Peso’sunun reel değerlenmesi, bu program sonrası krizin işaretçileri oldu. Tekila krizinde reel değişkenler dışında, Meksika’daki 1994 yılındaki sosyal politik gelişmelerin ve ABD’deki faiz oranlarının Meksika’ya etkisi gibi değişkenlerde devredeydi. Temel olarak, 1994’teki öngörülemeyen şoklar, bu şoklara karşı alınan yetersiz önlemler ve zamanında müdahale etmemenin ardından yaşanan panik sonucu Tekila krizi ortaya çıkmıştır.

56561572

Meksika’nın bu kriz sırasında aldığı aksiyonlara bakınca önce para arzını ve faiz oranlarını korumak için kendi hazine kağıtlarını aldığını görüyoruz. Ancak bu ülkenin dolar rezervinin erimesine neden oldu ve yatırımcıda Meksika Peso’sunun gelecekteki durumu ile ilgili endişe uyandırdı. Bunun ardından daha önceden hükümetin aksi yönde olan taahhütlerine karşı Peso devalüe edildi ve bu yatırımcıda daha büyük çaplı devalüasyon olabilir endişesi yarattı ve yatırımcı, hızla Meksika varlıklarından elini çekmeye başladı. Sermaye kaçışını önlemek için, merkez bankası faiz yükseltti ancak bu da büyümeyi olumsuz etkiledi. Bu da krizi son evresine ulaştırdı.

Leave a Reply