Tarih: 2008
Yer: İsviçre
2008 yılının son aylarında, İsviçre ile Fransa arasında gerginliğe sebep olan ilginç bir olay yaşandı. HSBC Bank’ın İsviçre’deki merkezinde bilişim uzmanı olarak çalışan Hervé Falciani, 2006’da bankanın veritabanını güvenlik açısından güçlendirirken bir gariplik fark etti. Fark ettiği şey, HSBC’nin veri organize etme sisteminin vergi kaçakçılığını teşvik ediyor olmasıydı. Bu durumun yasa dışı olduğunu bilen Falciani, 2008 sonlarına kadar yaklaşık 130,000 hesabı inceleyip delil topladı. Amacı durumu İsviçre yargısına taşımaktı ancak düşündüğünü gerçekleştiremedi. Üstelik İsviçre kanunları bankalara yasal olarak sıkı bir güvenlik sağladığından, yaptıkları onu suçlu konumuna düşürdü ve İsviçre polisi tarafından aranmaya başladı. İçinde bulunduğu açmazı çözemeyen Falciani, çözümü Fransa’ya kaçmakta buldu. Falciani, 2008’de Fransız polisi tarafından Cenevre’de gözaltına alınsa da elindeki bilgilerin değerini fark eden Fransız otoriteleri, onu İsviçre’ye iade etmeyi reddetti. Üstelik Fransız mercileri, Falciani’nin bilgisayarındaki vergi kaçakçılığı suçlularının listesini inceleyip haklarında işlem başlattı. 2010 başlarında dönemin Fransa Maliye Bakanı Christine Lagarde’ın denetiminde “Lagarde List” adı verilen bir vergi kaçakçılığı suçluları listesi hazırlandı ve ilgili ülkelere de gönderildi. Listenin yankıları büyük oldu. Öyle ki başta Yunanistan, İspanya, Belçika, ABD ve Arjantin olmak üzere pek çok ülkede skandallar ve tutuklamalar birbirini izledi. Üstelik Fransa, Belçika, ABD ve Arjantin, HSBC Bank hakkında yasal işlem başlattı. Söz konusu listenin gönderildiği ülkelerden biri de İngiltere.
Yaklaşık 1000 kadar İngiliz vergi kaçakçısının adının bulunduğu liste, İngiltere’de hızlıca ama gizlice işleme kondu ve kaçak vergiler hızla muhataplarından tahsil edildi. Bahsi geçen tahsilatın miktarı, yaklaşık 206 milyon dolar yani 135 milyon İngiliz sterlini tutarında. Bir kişi hariç tutuklama olmayan İngiltere’de mesele, gizlilik had safhada tutularak çözüldü. İngiliz otoriteleri bir tek isim bile vermedi. Dahası İngiliz mercileri HSBC’ye karşı hiçbir yasal işlem başlatmamasıyla da dikkat çekti. Neden? Bu sorunun cevabını bulmak için şimdi The Guardian, Le Monde, BBC Panorama ve Washington merkezli International Consortium of Investigative Journalists (ICIJ)’in aralarında bulunduğu uluslararası bir gazetecilik işbirliğinin sonucu olarak Falciani’nin belgelerinden yola çıkılarak hazırlanmış, ve röportajlar ve görüşmelerle genişletilip derinleştirilmiş HSBC dosyasına gidiyoruz.
Tarih: Şubat 2015
Bahsettiğimiz uluslararası gazetecilik devlerinin içinde olduğu dev konsorsiyumun Şubat ayı başında yayınladığı HSBC dosyası, global ekonomi mercilerini en fazla meşgul eden skandal oldu. Dünyanın en büyük ikinci bankası olan HSBC’nin hakkındaki bilgiler, tüyler ürpertici cinsten. Konsorsiyumun yaptığı habere göre HSBC; zengin müşterilerinin vergi kaçırmasına, kara para aklamasına göz yumuyor ve dahası bütün bu yasa dışı işlemleri ekonomik danışmanlık yaparak destekliyor ve yönlendiriyor. Üstelik bütün bu işlemleri gerçekleştirmesini sağladığı müşteri portföyü de bakılmaya değer.
[box_light]HSBC’nin müşteri portföyü[/box_light]
Müşteri yelpazesi; uluslararası bültenlerle aranan suçlulardan yolsuzluğa bulaşmış iş adamlarına, Hollywood yıldızlarından kraliyet ailesi mensuplarına, çok uluslu şirketlerin varislerinden diktatörlerin akrabalarına, silah sanayisinin devlerinden uyuşturucu ticaretini yöneten mafya liderlerine kadar çok geniş bir alana yayılmış vaziyette. Bahsi geçen isimler arasında Afrika’daki elmas ticaretini kullanarak yine Afrika’daki savaşları finanse etmesiyle bilinen Emmanuel Shallop ve İngiltere’nin en ünlü ve lüks mekânlarından Ivy Restaurant’ın sahibi olan İngiliz kodaman Richard Caring de var. Elde edilen bilgiler, 2005-2007 arasında aktif olan, illegal hareketlerinin tespit edildiği 30.000 hesaptaki 120 trilyon dolarlık bir meblağı içeriyor. Konsorsiyumun belirttiğine göre bu, tarihin en büyük bankacılık vurgunu.
Ancak bu yasa dışı hareketlere devletlerin verdiği tepkiyi incelediğimizde, İngiltere için ayrı bir parantez açma gereği duyuyoruz; özellikle de HSBC’nin İsviçre kolundan ismini konsorsiyuma vermeden konuşan bir üst düzey yöneticinin beyanının ardından… Bahsi geçen yönetici, farklı ülkelere dağılmış, illegal hesap hareketleri bulunan müşterilerin hepsinin yönlendirmesinin İsviçre’den değil, bulundukları ülkedeki HSBC merkezlerinden yapıldığını belirtmiş ve HSBC’nin federal olarak yönetilen bir banka olduğunun altını çizmiş. Yani her ülkedeki yasa dışı hareketin sorumlusu, HSBC’nin o ülkedeki yöneticisidir demeye getirmiş.
[box_light]Stephen Green[/box_light]
Bu noktada bir saniye kadar duruyor ve 2005-2007 döneminde HSBC Bank’ın İngiltere başkanının kim olduğuna bakıyoruz: Stephen Green. Green, 2010’da işinden ayrılana kadar HSBC İngiltere’nin başında. Peki neden ayrıldı dersiniz? Tabii ki Lord Green olmak için. Stephen Green, 2010 yılının Eylül ayında, Lagarde List’in ilgili otoritelere dağıtılmasından sadece bir ay önce, David Cameron tarafından Ticaret ve Yatırım Bakanı olarak atandı ve Lord Green oldu. Dahası Cameron’ın partisine geçtiğimiz yıllarda HSBC’nin en üst düzey isimlerinden üç kişinin toplamda 875.000 pound bağışta(!) bulunduğu resmi kayıtlarca doğrulandı. Ama hepsi bu kadar da değil.
Şubat 2010’da Fransa’daki HSBC hareketliliği devam ederken, İngiliz vergi denetim mercii HMRC (Her Majesty’s Revenues and Customs), HSBC’nin yetkilileri ile içeriği açıklanmayan birtakım görüşmeler gerçekleştirmiş ancak herhangi bir yasal yaptırım öngörülmemişti. Dönemin HMRC başkanı Dave Hartnett, Lagarde List’ten sonra da banka hakkında herhangi bir yasal yaptırım girişiminde bulunmayacaktı. Bu muallak davranışın arkasında hükûmet kaynaklı bir baskı, HSBC kaynaklı bir rüşvet ya da başka bir yasa dışı durum olup olmadığını bilmiyoruz. Yine de rüşvet, baskıdan daha mantıklı bir açıklama gibi görünüyor. Zira Hartnett, Ocak 2013 itibariyle, yani HMRC’den emekli oluşundan sadece altı ay sonra, HSBC’de danışman olarak işe başladı.
Bütün bunlar oldu, bitti ve İngiliz Hazine Denetim Komitesi ancak 12 Şubat 2015 itibariyle HSBC hakkında bir inceleme yapma kararı aldı. Tüm bunları yan yana koyunca vardığımız sonuç, yolsuzluğun ülkemize özgü bir kavram değil, kapitalizmin getirdiği bir realite olduğu sanırım. Ne diyelim, ayakkabı kutuları her yerde…
[box_light]Kaynakça[/box_light]
-http://www.theguardian.com/business/2015/feb/08/hsbc-files-expose-swiss-bank-clients-dodge-taxes-hide-millions?CMP=share_btn_tw
-http://www.bbc.com/news/business-31433674
-http://www.independent.co.uk/news/business/news/hsbc-leaks-david-cameron-faces-grilling-over-party-links-with-scandalhit-bank-10037157.html
-http://www.arabianbusiness.com/revealed-wealthy-arab-royals-embroiled-in-hsbc-swiss-bank-scandal-581726.html
-http://www.forbes.com/sites/afontevecchia/2012/07/16/hsbc-helped-terrorists-iran-mexican-drug-cartels-launder-money-senate-report-says/
-http://www.euronews.com/2015/02/09/hsbc-banking-giant-defends-itself-amid-public-outcry-at-tax-evasion-scandal/
-http://www.theguardian.com/news/live/2015/feb/09/hsbc-files-global-reaction
-http://www.dailymail.co.uk/news/article-2174785/HSBC-scandal-Britains-biggest-bank-let-drug-gangs-launder-millions-faces-640million-fine.html
-http://readersupportednews.org/pm-section/84-84/20997-the-crimes-of-hsbc-money-laundering-libor-banking-scandal-destruction-of-indigenous-lands