2016’nın son çeyreğine yön verecek önemli olayların başında gelen 20-21 Eylül FED toplantısı öncesi faiz hususunda kafalardaki soru işaretleri büyümeye devam ediyor. Açıklanan düşük istihdam verilerinden sonra bir kesim faiz artırımına karşı çıkarken diğer kesim faiz artırımının yapılabilmesi için uygun bir ortam oluştuğunu düşünüyor.

Veriler

Ana istihdam verilerini inceleyecek olursak;

En önemli gösterge olan Tarım Dışı İstihdam son açıklanan verilerle faiz artırımını riskli hale getiriyor. Ağustos verisi 177 bin olarak açıklanan TDİ verisi, 170 binlik beklentinin üzerinde bir seviyede olsa da hala faiz artırımının getireceği riski tolere edecek düzeyde değil. Faiz artışı istemeyen kesimin dayanak noktası da Tarım Dışı İstihdam verisinin getirmiş olduğu belirsizlik.

Dow Jones Endeksi 18,000 çevresinde dengeli bir grafik sergilemekle birlikte, ABD Dolar Endeksinin 6 eylülden beri yaşadığı düşüşü dün toparlayıp tekrardan 95’li seviyelere gelmesi faiz artırımı isteyen kesimi biraz rahatlatmış gibi duruyor.

Dow Jones Endeksi

Dow Jones Endeksi

ABD Ortalama Saatlik Kazançlar verisi 2 Eylül’de açıklanan verilere göre %0,1 ile %0,2’lik beklentinin altında kaldı.

Perakende Satış Ağustos ayı içinde herhangi bir artış göstermemesi ekonomistleri hayal kırıklığına uğrattı. Fakat, bu verilerin yanında Çin ekonomisinin tekrardan canlandığına işaret eden sanayi üretimindeki artışın, Amerikan ekonomisine de pozitif yönde etki oluşturması bekleniyor.

Diğer büyüme verileri ise faiz artırımını engelleyecek düzeyde değil. PMI( ISM İmalat Dışı Satın Alma Müdürleri Endeksi) her ne kadar 51,4 ile 55’lik beklentinin altında kalsa bile 50 seviyesinin üzerinde bulunması büyümenin gerçekleştiğini ispatlar düzeyde.

Beklenti

Tarım Dışı İstihdam verisinin oluşturmuş olduğu belirsizlikten dolayı ve diğer istatistiklerin yeterli düzeyde destek oluşturmaması sebebiyle Janet Yellen’ın 21 Eylül günü faiz artışına gitmeyeceğini düşünüyorum. Fakat faiz artışı olsa bile 0,25 üzerinde bir artış beklemek anlamsız olur.

ABD’nin büyüme ve istihdama göre faiz artışını benimsemesi Amerikan ekonomisinin en önemli dinamiklerinden biri. Bu yüzden faiz artırım sürecinin bu kadar uzaması ve bu kadar tartışamaya sebep olması aslında bir ekonomi için pozitif bir olay. Ülkemize nazaran faiz artırım ya da indirimine gidilmesinin belli kişilerin fikirlerinden veya isteklerinden ziyade ekonomik göstergelere dayanması o ekonominin geleceğini kuvvetlendirir. FED, faizi kullanarak Dünya üzerinde ciddi spekülasyona sebebiyet veriyor olsa da başta ABD’nin ekonomik gücünü düşündüğü aşikar.

Aralık

Temmuz ve Ağustos ayında yaşanan durgunluğu üzerinden atmaya çalışan Amerika’nın yatırımcısını üzmemek için 2016 senesi içerisinde bir kez daha faiz artışına gideceğini düşünüyorum. Özellikle 20 Eylül’deki toplantı da bunun sinyallerinin net bir şekilde verileceği kanaatini taşımakla birlikte 15 Eylül’de açıklanacak olan veriler bunun gerçekleme ihtimalini artıracaktır.

 

Kaynakça

https://www.federalreserve.gov

http://www.dunya.com

http://investing.com

Leave a Reply