İngiliz yardım kuruluşu olan Oxfam, 2016 Dünya Ekonomik Formu öncesinde yayınladığı raporla dünya gelir dağılımındaki eşitsizliği gözler önüne serdi. Oxfam raporuna göre dünyada en zengin 8 kişi toplamda 426 milyar dolarlık servete sahip ve bu servet 3,6 milyar kişinin varlığına eşit. Yani dünyanın %1 lik kesiminin geliri geri kalan %99 una eşit. Bahsedilen dünyanın en zengin sekiz kişisi içerisinde Bill Gates 75 milyar dolar servetiyle ilk sırada yer alırken, İspanyol moda ve tekstil yöneticisi aynı zamanda ZARA’nın kurucusu olan Amencio Ortega 67 milyar dolarla ikinci sırada yer alıyor. Facebook’un yöneticisi Mark Zuckerberg ise 45 milyar dolarlık geliri ile altıncı sırada yer alıyor.
Ayrıca bu rapora göre dünyanın en zengin 62 milyarderinin sahip olduğu servet dünyanın en yoksul % 50 sini varlığına denk geliyor.
Bu Grafikten de anlaşılacağı üzere zenginlerin gelirleri 2009 yılından sonra ciddi bir artış gösterirken fakir olan kesimin geliri yaklaşık olarak aynı oranda azalma göstermiştir. Yine bu grafiğe göre önümüzdeki yıllarda dünyanın en zengin %1 i geri kalan %99 undan daha fazla servete sahip olacağı tahmini yapılmaktadır. Kısacası, zenginlerin sahip oldukları servet artarken geri kalan kesim fakirleşecek.
Giderek artan gelir dağılımında ki eşitsizliğin sebebi neler olabilir?
Gelir eşitsizliğinin bu denli artmasının başında yanlış uygulanan ekonomik ve siyasal politikalar gelmektedir. Sanayi devriminden bu yana yaşanan teknolojik gelişmeler büyük oranda üretimi arttırırken bu üretimden kazanılan gelirin büyük bir kısmı sermaye sahiplerine gitmiştir. Böylece bireyler arasında gelir eşitsizliği giderek artmıştır. Bunun yanı sıra finansal piyasaların küreselleşmesi ile birlikte doğal kaynaklara sahip olan ülkeler dünya ekonomisinde söz sahibi haline gelmiştir ve gelişen ekonomileriyle ham madde ihtiyaçlarını gidermek ve ucuz işçi çalıştırabilmek için gelişmemiş ülkeleri sömürmüşlerdir. Bu da gelişmemiş ülkelerin ekonomilerini dışa bağlı hale getirmiştir. Böylece yalnızca bireyler arasındaki eşitsizlik değil ülkeler arasındaki gelir eşitsizliğindeki dağılım giderek artış göstermiştir.
Peki, gelir dağılımındaki eşitsizliğin önüne geçmek için neler yapılmalı?
Küresel boyuttaki bu adaletsiz dağılımın nasıl önlenebileceği konusunda elbette birçok teori ve öneri var. Ancak alınacak olan kararları uygulamada devletlerin istikrarlı olması şart. Yalnızca büyümeyi artırmak için üretkenliği arttırmaya odaklanan bu sistemde gelir düzeyi düşük kişileri desteklemeye yönelik politikalar izlenmesi gerekmekte. Bu önlemlerin en başında vergi oranlarındaki düzenlemeler geliyor. Artan oranlı vergi politikası uygulanarak geliri yüksek olan kişilerin vergileri yüksek oranlarda vergilendirilirken düşük gelirli kişilerin vergileri düşük oranlarda vergilendirilmeli. Bu vergilerin karşılığında düşük gelirli aileler devletin sunduğu eğitim, sağlık gibi sosyal imkânlardan ücretsiz yararlanabilmeli. Bunun için vergi kaçakçılığının önüne geçilmesi şart. Politikacılar da dâhil olmak üzere ülke içindeki aşırı zengin kişilerin paralarını vergi cennetlerine kaçırmalarını denetlemek ve de engellemek yoksulluk, sağlık, eğitim alanındaki aksaklığın önüne geçmede büyük önem taşımakta. Bunun yanı sıra eşitsizliği azaltmak için asgari ücreti daha yüksek seviyede belirlemek gibi basit ancak istikrarlı olmak şartıyla bir politika yürütülebilir. Lüks tüketiminde vergi oranlarını yüksek tutmak da alınacak olan önlemlere dahil olabilir. Herkesin eşit derecede önemsendiği ve desteklendiği sosyal politikalar aracılığı ile küresel boyuttaki gelir dağılımındaki eşitsizliğin önüne az da olsa geçilebilir.
Kaynakça
https://www.oxfam.org/en/research/economy-1
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160117_ox
fam_zengin
http://www.bbc.com/news/business-38613488
Bayram
Kaynakçaya Piketty’nin eklenmesi unutulmuş sanırım.
İzzettin
Marjinal tüketim eğiliminin dar gelirli kesimde yüksek olması, katma değer vergisinin adaletsizliğini bir kat daha artırıyor. Bu konuda devletin doğrudan (maaş üzerinden) vergiyi yürürlüğe koyması makul bir adım olacaktır. Daha iyi bir çözüm ise marjinal tasarruf eğilimi üzerinden vergilendirme olabilir. Bu tip bir vergilendirme aynı zamanda harcamaya teşvik olacağından bir taşla iki kuş vurulmasını sağlar.