Hukuk Öğrencileri Meclisi, anayasa değişiklik metni ve getireceklerini vatandaşlara anlatmak amacıyla İstanbul’da hukuk öğrencileri tarafından kurulmuş bir platform. Bir partinin gençlik kolları değiller, vatandaş neye oy verdiğini bilsin amacıyla maddeleri anlatmak derdindeler. Özellikle Anayasa değişikliğinin meclisten tabir-i caizse ne olduğumuzu anlamadan geçirilmesi, hayırı savunan siyasetçilerin konferanslarına yapılan saldırılar, getirilen yasaklar, devrilen kürsüler, son bulmamış ohal süreci, yırtılan pankartlar göz önünde bulundurulduğunda bu gençler, anayasayı objektif olarak anlatıyor ve aslında tam da ihtiyacımız olan şeyi yapıyor . Kendilerini tebrik etmek lazım. Açıkçası geçenlerde sosyal medyada Kanal D’nin haberinin bir kesitini görene kadar gösterilen bu çaba bende bir umut uyandırmıştı. Haberde bir amca ile bir öğrenci arasındaki diyaloğu izleyince gerçekten üzüldüm. Öğrencinin 18 maddeyi okuyalım demesi üzerine “Ben onu anlamam.” cevabı geliyor. Bir başka amca ise “Siz bu devletin anayasasını şey mi yapıyorsunuz, bu görev size mi düştü.” diyor. “Bana Anayasayı sor” sloganıyla yola çıkan bu gençlere, neye oy verdiğini bilmeden bağıran, onları tersleyen insanlar olduğunu görmek gerçekten çok hayâl kırıcı bir durum.

17498626_1426762760701412_1964543334353066758_n
Mahmut Esat Bozkurt “Hiçbir halkın geriye gitme hakkı yoktur.” demiş. Bilgiyi bu kadar reddeden, okuyanı öcü olarak gören, düşünmekten kaçınan bir toplum geriye gitmeyi kendine bir hak değil bir vazife, adeta bir övünç kaynağı edinmiştir. Ne yazıktır ki koskoca bir toplum bilmeden öğrenmeden kendi hak ve özgürlüklerinin düzenlendiği ülkemizin temel kuruluş yasasını oylayacak. İnsan düşünmeden edemiyor, Anayasa gibi bir kavram nasıl bu kadar basite indirgenebilir?

Bir diğer kahredici nokta ise vatandaşın bilmemesini haklı çıkarır nitelikte. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir radyo programında “Düşünün yeni modeli kurduk, halk seçti Cumhurbaşkanı’nı Başbakan da bir başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka bir partinin Genel Başkanı, Başbakan da başka bir partinin Genel Başkanı asıl kavga o zaman çıkacak.” dedi. Anayasa değişiklik teklifinde Başbakanlık makamının kalkacağını hepimiz okumuş, anlamışken Ana muhalefet Partisi Genel Başkanı olarak Kemal Kılıçdaroğlu böyle bir cümleyi  nasıl  kurmuş olabilir? Başbakan Binali Yıldırım ise katıldığı bir televizyon programında Anayasa’nın 67. maddesinin son fıkrası hükmünün bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte yapılacak ilk milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından uygulanmayacağını belirten 17.maddesi değişikliğinin neden olduğu sorulduğunda “Bu maddenin hiçbir mantığı yok. Niye 1,5 yıl değil, niye 6 ay değil?” cevabını verdi. “Ama bir geçici maddeyle getirdiniz, bir defaya mahsus olmak üzere. Yani madde duruyor hala.”  denilmesi üzerine kendi imzasıyla TBMM’ye sunulan bir metin hakkında “Hayır, o konuya bakmam lazım. Ben öyle olduğunu düşünmüyorum.” dedi. Sonuç olarak Anayasa değişikliğini anlatmaya çalışan gençlerden öğrenecek çok şeyi olan bir Başbakanımız ve bir Ana muhalefet Partisi Genel Başkanımız var.
Böyle bir sürecin ardından referandumdan evet de çıksa hayır da çıksa kaybetmiş olacağız. Çünkü bir kez daha bir konuya akılcı değil duygularımızla yaklaştık. Birçok insan sevdiği lider öyle olmasını istediği için veya sevmediği liderin istediği olmasın diye oy verecek. Akılcılık kaybettiği sürece Türkiye Cumhuriyeti de kaybedecektir.

Rousseau’ya göre ise genel irade olması gerekendir.

İyi güzel doğru olan genel iradedir. Ama insanlar bir araya gelip oylama yapıp iyi güzel ve doğruya aykırı bir karar verirlerse, bu genel irade değildir.

Referandumdan ne çıkarsa çıksın saygı duyacağız tabii ki ama önce şunu kendimize sormamız gerekir: İyi ve güzelin ne olduğunu anladık mı? Hepimizin ortak paydası bu ülkenin iyiliğini ve güzelliğini istememiz ise neden oturup birbirimizi dinlemiyoruz da bağırıyoruz? Neden düşünmüyoruz, neden sorgulamıyoruz ? Akılcılığı benimsememiz halinde duyguları kolayca sömürülebilen bir toplum olmayız. Bir diğer deyişle büyük oyunu daha kolay bozabiliriz(!). Şu anki süreçte ülkece engelleyemediğimiz bir şekilde sonu belli olmayan bir yere gidiyoruz. Ne mantıklı oturup tartışabiliyor ne de bir şey biliyoruz, bileni de dinlemiyoruz. Bu ülkede bir evet veya hayır oyu belki çok şeyi değiştirebilir ama zihniyetimiz değişmedikçe evetçisiyle hayırcısıyla kaybeden olacağız.

Kaynakça

  • http://www.birgun.net/haber-detay/binali-yildirim-imzasinin-oldugu-anayasa-teklifini-okumamis-o-konuya-bakmam-lazim-151041.html

 

Leave a Reply

2 comments

  1. Albina Yılmaz

    Bence harika bir yazı olmuş fakat bu yazının bir devamı olarak maddeleri en azından kısa bir taslak halinde görebileceğimiz ve üzerinde sizin görüşlerinizi de objektif olarak barındıran bir devam yazısı daha harika olabilir. Tabi bu sadece bir fikir :)

  2. Dilara Akıncı

    Cok tesekkur ederim. Aslında ben önceden yargı ile ilgili olacak degisiklikler hakkında yazmıstım bu yüzden bu yazıda cok fazla maddelere girmek istemedim ama haklısınız sonucta degisiklik bir tek yargıyı etkilemiyor. Neden olmasın :) Paylastıgınız icin tesekkurler :)