8 Mart Dünya Kadınlar gününün üzerinden oldukça uzun bir zaman geçmesine rağmen kadınları yalnızca yılda bir gün değil, yıl içerisinde ki her gün hatırlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzdende size kadınlar ve erkeklerin düşünme şekilleri ya da hayata bakış açılarının birbirinden farklı olduğu kadar aslında iş cüzdanlarına geldiğinde de ne büyük farklılıklar ile karşılaştıklarını anlatacağım.
Çoğu erkeğin belki de en büyük kâbusu eşlerini ya da kız arkadaşlarını devasa kozmetik mağazalarının içinde kaybetmektir. Kötünün de kötüsü vardır demişler. Daha da korkuncu “Haydi biraz beraber vakit geçirelim, aşkım” nidalarına kanarak onlarla beraber alışveriş yapıp sonlarını “Aman da aman kolları da ne kadar kaslıymış. Al bakiyim yiğidim, sen taşırsın bunları” gazları eşliğinde elleri kolları dolu şekilde bitirmektir. Peki, alışverişle bu kadar özleştirilmiş olan kadınların ekonomiye attıkları bu darbe yalnızca bizim bitmek tükenmez alışveriş çılgınlığımızdan mı yoksa hayat mı bizi erkeklerden daha fazla harcamaya mahkûm ediyor dersiniz? Bu kısımda bitmek bilmez bir edebiyata başlayarak sizi kadınların aslında ne kadarda hayat kurbanı birer masumiyet timsalleri olduğuna ikna edebilirim fakat bunun yerine size bazı rakamlar ve istatistikler göstereceğim ve yazının sonunda bir ekonomi katili olduğunuzu düşünmeye başlayacaksınız.
Öncelikle Glamour dergisinin düzenlediği bir istatistiğe göre kadın ve erkeklerin günlük bakım ürünlerine yaptığı bir yıllık harcamalar, ortalama değerler üzerinden karşılaştırılmış. Yapılan araştırmanın içine giyim harcamaları katılmazken kadınların günlük kullandığı makyaj malzemelerinin ortalama fiyatları bu istatistiğe dâhil. Araştırmanın sonunda ulaşılan bulgulara göre ise kadınların normal bir erkeğe göre çok daha fazla zorunlu harcama yaptıkları kanıtlanmış. Erkeklerin temel bakım ürünlerinin fiyatları kadınlarınkine oranla çok daha ucuza satılırken, içerik olarak ise çok daha nitelikliler. Maskülen tarzın moda olmasının sebebini siz kadınların, erkeklere olan beğenisi mi sanıyordunuz? Tabi ki hayır! Kadınlar olarak para basmıyoruz, bize de yazık beyler.
Türkiye istatistik kurumunun hazırladığı cinsiyete göre gelir oranlarına bakıldığı zaman erkeklerin kadınlarda %20 oranında daha fazla gelirin olduğu belirlenmiş. Hem de ilkokul lise ve üniversite mezunu çalışanların ayrı ayrı oranlarında da bu erkek egemenliği rahatlıkla görülüyor. Sizce de burada bir terslik yok mu? Kadınlar erkeklere bakarak çok daha az kazanırken en basit giderlerin bile erkeklerinkinden daha fazla olması bizi kesinlikle cinsiyet ayırımı konusunda başka bir çıkmaza götürüyor.
Bilim adamları tarafından ortaya konan bazı buluntular sonucunda kadın psikolojisinin duygusal bir çöküş durumunda artan alışveriş eğilimi bu bütçe farklılığını açıklamak konusunda ise yeterli olmuyor. Amerika’da yapılan bir başka istatistiğe göre ise kadınların kullandığı servis ve ürünlerin erkeklerinkine oranla %10 oranla daha fazla maliyetli olduğu görülüyor ki buda yaklaşık olarak 151 milyon dolar bir fark demek. Pek küçük bir meblağ sayılmaz öyle değil mi?
Bu fark yalnızca kazanç ya da harcamada değil biriktirmeye gelince de ne yazık ki pek bir değişiklik göstermiyor. Erkek ve kadınların emeklilik fonlarına yaptığı birikimleri karşılaştırıldığında erkeklerin %56 oranında, kadınlardan çok daha fazla, birikime bütçe ayırdıkları gözler önüne serilmiş. Tabi, kadınların yapmak zorunda olduğu ekstra harcamalar ve kazandıkları cüzi miktarlar düşünüldüğünde bu oranlara o kadarda şaşırmamak lazım.
“Kadınlar hep mi içerde yahu, bir şeyde de kazanamıyor muyuz!” nidalarınızı duyar gibiyim. En sonunda hayat bizimde yüzümüze gülüyor tabi, hem de hiç beklemediğimiz bir noktada. Her kadının topuklu ayakkabılarından sonra en büyük dostu olan kredi kartlarından bahsediyorum. Aynen öyle beyler, yine yapılan istatistiklere göre kadınlar kredi kartı kullanmaya geldiğine sizden çok daha profesyoneller. (Buraların en hızlı kovboyu biziz) Kadınların kredi kartı borçları konusunda çok daha titiz olduğunu ben değil istatistikler söylüyor. Yani kadınların erkeklere oranla çok daha yüksek kredi kartı puanları varken kart borçları ise çok daha az. Ve yatırıma geldiğimizde de risk almayı erkeklere oranla daha fazla seven hanımlarımız uzun vadede borsanın dişi kurtları. Ev harcamaları göz önüne alındığında ise kadınlar yapılan harcamaları çok daha iyi finanse etmek ve fazlasını ev içinde kullanılmak üzere birikime dönüştürmekte erkeklere kıyasla çok daha iyiler. Yani gayri safi yurt içi hâsılamız yalnızca kadınlara bırakılsa muhtemelen şuan dünya devi olmuştuk bile. Kadınlar çiçektir. Hem de finansman bilen Ninja türünden.
KAYNAKÇA
http://www.dogrulukpayi.com/beyanat/54ec3080a3408
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=18861
http://www.tuik.gov.tr/Kitap.do?metod=KitapDetay&KT_ID=11&KITAP_ID=294
Bayram
Ben pek bir rakamla karşılaşmadım sanki. Bir de bu erkek kadın karşılaştırması neden her 8 martta bir kutsal bir törenmiş gibi yapılır anlamam. Toplum birey hakkında bilgi vermez bence. Vesaire vesaire. Güzel yazı olmuş.
Albina Yılmaz
erkek- kadın tartışması yalnızca 8 Mart’ın değil her günün konusu. Bu oranlamalar ne kadar doğru bilgi verir tabi oda tartışılır. Güzel yorumun için çok teşekkürler sayın okuyucu :D
Bayram
Bana kalırsa cinsiyet ayrımı çok ilkel bir konu. Bunu istatistiğe vurmak da. Teşekkürler :)
Saliha
Bence toplumun bir türlü benimsemekte zorlandığı cinsiyet eşitsizliğine farklı bir açıdan bakmak, yazını özgünleştirmiş. Gereksiz rakamlara yer verip, klişeleşmiş örneklerle bizi sıkmayan güzel bir yazı çıkmış ortaya.. Ellerine sağlık :)
Albina Yılmaz
Güzel yorumun için çok teşekkürler tatlı okuyucum. İki taraf içinde olabildiğince objektif bir açıdan konuyu ele almaya çalıştım. Eğer siz okurken keyif aldıysanız ne mutlu bana :))
Bayram
Toplum cinsiyet eşitsizliğini zaten benimsemiş vaziyette. 200 bin yıllık homo saphiens tarihinde cinsiyet eşitsizliğinin bulunmadığı bir tek dönem gösterilebilse bir şeyler yanlış gidiyor derdim. Konunun ilkelliği burada yatıyor bence. Mesela aşılmış yüzbin yıllardır tartışılmıyor ve evet bu bir sorun hakikaten niye bunu istatistiğe vurmuyoruz ki? hadi bu tartışmayı bir de kafa sayısıyla daha da ilkelleştirelim! Ne büyük buluş değil mi? Velhasıl konuya hormonel farklılıklardan yaklaşmanın bilime sağlayacağı katkısının sınırlı olacağını düşünüyorum. Türümüzün gelişim evresine kadın erkek eşitsizliğinden değil de salt birey olgusuyla bakmanın zamanı geldi bence. Olaylara böyle bakıldığında ancak toplumunun neyi benimseyip benimsemediğinin önemsiz olduğu anlaşılır. Dolayısıyla sevgili yazar kadın olmadığım ve seni anlayamadığım için üzgünüm. Ama sizler böyle hormonlarla düşündüğünüz sürece maalesef ilkel kalacaksınız.
Albina Yılmaz
Yazmış olduğunuz bu detaylı yorum için öncelikle size çok teşekkür etmeliyim. Konumuza gelindiğinde ise kadın-erkek tartışması bahsettiğiniz gibi uzun yıllardır üzerine tartışılan, fakat kendisine ayrımcılık temelinde değilde ancak sizinde anlattığınız gibi bireycilik temelinde cevap bulabilen bir konudur. Bilimsel olarak bu tartışmanın bizi ilerletemediği ise yine tartışmaya son derece açıktır ki ben burada bir bilim kadınını değil, bir yazar olarak belirli istatistikler üzerinden bazı olguları anlatıyorum. Duruma fizyolojik ya da tarihsel açıdan yaklaşıp, çözümlemek ise farklı meslek dallarına ait bir iştir. Toplumun bazı tartışmalı konular üzerine verdiği tepkileri yorumlayıp, yazıp, farklı bir bakış açısıyla yansıtmak ise bu gazetede yazar olarak benim görevimdir. Yinede yazıya yaptığınız katkı ve bu bilgilendirici yorum için size tekrar bir teşekkürü borç bilirim :)