“Liseyi Okumak Yeterli!” | OZpack’in Sahibi Osman Can Özcanlı ile Girişimcilik Üzerine Röportaj

Ozpack, son zamanların en hızlı çıkış yapan markalarından birisi. Özellikle hitap ettiği öğrenci kitlesinden yoğun ilgi gören ve her geçen gün daha fazla büyüyen Ozpack’in bu yükselişi GazeteBilkent olarak bizim de ilgimizi çekti ve Ozpack’in kurucusu Osman Can  Özcanlı ile çok özel bir röportaj gerçekleştirdik!

 

GazeteBilkent: Bize biraz üniversite hayatınızdan itibaren kendinizden bahsedebilir misiniz?

Osman Can Özcanlı: Tabii ki. University of Wisconsin-Madison’da Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra 4 yıl Chicago’da bir star-up’ta çalıştıktan sonra İzmire geldim.

GazeteBilkent: Ozpack’i nasıl kurdunuz?

Osman Can Özcanlı: Ozpack fikri aklıma lise 2. sınıfta geldi. Bir gün kuzenim belediye otobüsüne kitaplarını paket lastiği gibi bir şeyle sarmış bir şekilde geldi. Onu görünce gerek kitapları gerek defterleri daha düzgün bir materyalle cırcırtlı bir şekilde üstünde kalem kutusu da olan bir şekilde saran bir ürün olsa  ne kadar işe yarar diye düşündüm. Sonra üniversite 1. Sınıfta yapmaya karar verdim.

Ozpack’ın Gözde Tasarımlarından Biri

GazeteBilkent: Mezun olurken aklınızdaki iş planı bu muydu yoksa başka bir planınız var mıydı?

Osman Can Özcanlı: Ozpack’i ilk başta üniversite projesi olarak yapmıştım sadece. Mezun olurken Ozpack’i yapmayı düşünmedim bu sebepten ötürü mezun olduktan sonra bir iş bulup 4 yıl bir start-up’ta çalıştım. Ardından İzmir’de yaşamaya karar verip istifa edip İzmir’e döndüm. İzmir’e geldikten sonra ne yapsam diye düşünürken aklıma üniversite’de yaptığım bu proje geldi ve onun üzerine çalışmaya karar vedim.

GazeteBilkent: Girişimci olmaya nasıl karar verdiniz? Bu kararı vermenizdeki sebepler nelerdi?

Osman Can Özcanlı: Türkiyeye geri geldiğim zaman Türkiye’de bir şirkette çalışmanın doğru olduğunu düşünmüyordum. Açıkçası bence Türkiye’de bir şirkette çalışmak pek doğru bir karar değildi.

GazeteBilkent: Böyle düşünmenizin özel bir sebebi var mı?

Osman Can Özcanlı: Türkiye’deki çalışan insanlara sorarsanız “Ben işimden hem maddi hem de manevi anlamda çok memnunum, kendimi harika hissediyorum” diyen birisini bulamazsınız. Ben şu ana kadar görmedim. İsterse Boğaziçi’nden birincilikle mezun olsun isterse büyük bir holdingin genel müdürü olsun, bir çalışanın gözünden ışıklar saçarak her şeyin muhtşem olduğunu ya da her şeyin çok iyi gittiğini söylediğini duyamazsınız. Böyle bir şey mümkün olduğunu düşünmüyorum açıkçası.

GazeteBilkent: Neden mümkün değil sizce?

Osman Can Özcanlı: Bir kere çalışma kültürünün buna müsait olduğunu düşünmüyorum. Yöneticiler genel olarak nasıl yöneticilik yapılır, çalışanlar nasıl motive edilir ve şirket nasıl yönetilir bilmiyorlar. Bence Türkiye genel anlamda bu konuda çok zayıf. O sebepten Türkiye’de bir şirkette çalışmayı doğru bulmadım, aklımın ucundan bile geçmedi.

GazeteBilkent: Türkiye’deki yöneticilerin işlerinde yeteri kadar iyi olmadığını ve çalışanların da bu sebepten mutsuz olduğunu söylediniz. Peki Türkiye’deki bir yönetici olarak çalışanlarınızla aranız nasıl?

Osman Can Özcanlı: Çok iyi. Eğer çalışanlarıma sorarsanız hiçbiri böyle düşünmüyorlar. Onlar hayatlarından memnunlar.

GazeteBilkent: Bu ortamı nasıl sağlıyorsunuz ayrıca o tip bir yönetici olmamak adına neler yapıyorsunuz?

Osman Can Özcanlı: Öncelikle benim için şirketin ne kadar başarılı olduğu kadar, hatta daha önemlisi, çalışanların mutluluğu da önemli. Şirketin daha iyiye gitmesi için değil benim de mutluluğum için çalışanların mutluluğu benim için öncelikli. Belki de insani bir şey bu. Yani eğer çalışanları mutlu değilse nasıl bir yönetici mutlu olabilir? Ben işe girdiğim zaman bütün çalışanlarımın gözlerine bakarım mutlular mı, işten keyif alıyorlar mı, hayatlarından memnunlar mı, hayata umutla bakıyorlar mı ve en önemlisi eğleniyorlar mı anlamak için. Öyle değilse anlamsız olur. Düşünsenize yüzlerce kişi sizin için çalışıyor ama çoğu mutsuz. Böyle olsaydı ben mutsuz hissederdim kendimi.

GazeteBilkent: Yani hem şirketin başarısı hem de kendi mutluluğunuz için müşteri memnuniyeti yerine çalışan memnuniyetini birinci plana koydunuz.

Osman Can Özcanlı: Müşteri memnuniyeti de çok önemli ama zaten çalışanlar mutlu değilse müşteri memnuniyeti diye bir şeyden söz edilemez. Kendi işinde mutlu olmayan birisi, yani patronu ona iyi davranmıyorsa ya da motive değilse müşteriye nasıl iyi davranabilir? Çünkü müşteri memnuniyeti demek fazladan mesafe almak demek. Yani müşteriyi o anda kural tanımadan mutlu etmeniz gerekiyor, kendinizden vermeniz gerekiyor ve çokça şeyi alttan almanız gerekiyor. Müşteri haksız olsa bile müşteriyi “Siz haklısınız” deyip onu el üstünde tutmanız gerekiyor, şirkette çalışan ve memnun olmayan veya mutsuz olan birisi bunu yapamaz. Ancak dediğim gibi çalışanların mutluluğu şirketin başarılı olması için değil, aksine onların mutluluğu  her şeyin ötesinde.

GazeteBilkent: Girişimcilik konusuna geri dönmek istiyorum. Girişimci olma yolunda önünüze ne gibi yol ayırmları ve zorluklar çıktı? Bu yol ayrımlarında ve zorluklarda nasıl kararlar verdiniz veya neler yaptınız?

Osman Can Özcanlı: Girişimcilikte şöyle bir şey vardır: defalarca bir şeyin denenip olmadığı bir serüven. Örnek vermek gerekirse hangi sporu yaparsanız yapın mesela sörf yapın, kayak yapın fark etmeden bütün bu sporlarda onlarca kez başarısız oluyorsunuz. Bir sörf tahtasında ayağa kalkmak mesela. Burada önemli olan, çok uzun bir öğrenme aşaması var. Öğrenmekten kasıt düşmek! Ve ben bunu yapabilecek miyim acaba?, deyip bir çok kez düşmek ve bir daha denemek. Girişimcilik de aynen böyle bir şey, hiçbir farkı yok. Ozpack’te de aynı şeyleri yaşadık. Ozpack ilk çıktığında başarılı olabileceğimize kimse inanmadı, işin ehli insanlar da dahil. Amerikadaki profesörlerim inanmadı, arkadaşlarım inanmadı, hiçbir dershane ve kırtasiye inanmadı. Herkes başarısız olacağını düşünüyordu. Ve bir süre öyle de oldu. Başlarda gittiğim kırtasiyelerin hiçbirisi ürünlerimizi alıp satmak istemedi, hiçbir okul ya da dershane alıp yaptırıp satmak istemedi. Gittiğim on dershanenin hiçbiri kabul etmedi en sonunda onuncusu kabul etti o da tanıdık olduğu için. Başlangıçlar hep böyle oluyor. Defalarca hayır duymaya hazırlıklı olmak gerekiyor. Zaten bu tarz bir iş başarılı olur. Eğer bir şeyi farklı yapıyorsanız yani ortada fark yaratan bir inovasyon varsa ona elbet muhalefet çıkacaktır zaten muhalefet görmüyorsanız o işin çok da orijinal orijinal olduğu söylenemez. Mesela ben bir sürü girişimcilik yarışmasına girdim Ozpack ile ve hepsini de kaybettim. En sonunda deneye deneye azar azar satmaya başladı ama tabii ki o da çok yavaş oluyor. İlk sene 20-30 tane satıldı. Mesela Coca-Cola ilk senesinde 18 şişe satabilmiş. Bu iş de böyledir. Süper bir ürün de üretseniz ilk senenizde yapabileceğiniz bu kadardır. Yıllar içerisinde bu büyüyüp gelişiyor. O sebepten süreç çok yavaş ve çok deneme yanılma yöntemiyle işliyor.

GazeteBilkent: Yani başarısız olmak burada anahtar unsurlardan bir tanesi.

Osman Can Özcanlı: Kesinlikle öyle. Yeni ürün çıkarmaya çalışırken de başınıza bir sürü şey geliyor. Sadece ürünün satışı ya da pazarlamayla alakalı değil, ar-gesiyle de ilgili başarısızlıklar yaşıyorsunuz. Ve artık her başarısızlık yaşadığımda bu benim hoşuma gitmeye başladı. Aynı oyun gibi aslında. Ve ne kadar çok başarısılık yaşarsanız o kadar hedefe yaklaşıyorsunuz. O yüzden her seferinde hedefe bir adım daha yaklaşmış gibi hissediyorum.

GazeteBilkent: Şu anda yaptığınız iş önceleri hayalinizdeki yapmak istediğiniz iş ile uyuşuyor mu?

Osman Can Özcanlı: Evet tam olarak örtüşüyor. Hatta ötesinde, açıkçası ben Ozpack’in moda olacağını düşünmemiştim.

GazeteBilkent: Yani beklemediğiniz bir çıkış yaşadınız.

Osman Can Özcanlı: Aynen öyle hiç beklemediğim bir şeydi bu. Ben insanşarın hayatını kolaylaştıracak basit bir dosya, aygıt yaptığımı düşünmüştüm ancak olay modaya döndü. Kesinlikle hayalimde olan bir şey değildi böyle olması.

GazeteBilkent: Ozpack’in geleceği hakkında yorum yapabilir misiniz? Yeni yatırım planlarınız var mı?

Osman Can Özcanlı: Yakın zamanda Ozpack bir sürü değişik ürün piyasaya sunacak. Bu ürün fikirleri ise öğrencilerden geliyor.

GazeteBilkent: Bir nevi geri dönüş alıp onlara göre yatırım mı yapıyorsunuz?

Osman Can Özcanlı: Tam olarak öyle değil, bunun biraz ötesinde. Artık, gerçekten bir şeyler yani tasarımlar icat edip öğrenciler bize gönderiyorlar. Mesela tasarım okuyan bir öğrenci kağıtları kıvırıp bazuka denilen şeylerde taşıyor ama onlar kıvrılıyormuş. Bir tane öğrenci, İstanbuldan, kağıtların hiçbir şekilde zarar görmeyeceği dünyada olmayan bir taşıma çantası icat etmiş patentini almış. Ve hocaları onu bu tasarımı Ozpack’e göndermesi konusunda teşvik etmişler. Gerçeketen de harika bir ürün ve biz de üstüne bir şeyler kattık bir iki hafta içinde de piyasaya çıkacak ve satıştan da pay alacak. Bize bunun gibi bir sürü ürün geliyor ve biz de bunları değerlendirerek satışa çıkarıyoruz. Bunun dışında yurt dışında satışlar başladı. Amerika’dan Kanada’dan siparişler almaya başladık. Yani hem Türkiye’de yeni ürünler satışa çıkacak hem de yurt dışında emsal bir ürün olmadığı için de oralarda bu işlem gerçekleşecek.

GazeteBilkent: Yurt dışı demişken Türkiye dışında yani yabancı piyasada Ozpack’in marka değeri ne durumda?

Osman Can Özcanlı: Dış piyasada daha o kadar bilinmiyor. Satılıyor ama marka değeri şu kadardır diye bahsetmek pek mümkün değil. Sadece yaptığımız birtakım iş birlikleri var ve onlardan yapılan ufak satışlar oluyor. Gerçek anlamda yurt dışında pek varlık gösterir vaziyette değiliz.

GazeteBilkent: Peki yurt dışı için herhangi bir yatırım planınız var mı?

Osman Can Özcanlı: Kesinlikle var. Yüzde yüz.

GazeteBilkent: Biraz açabilir misiniz?

Osman Can Özcanlı: Yine internet ve sosyal medyadan başlamayı düşünüyoruz. Bu şekilde ilerleyeceğiz.

GazeteBilkent: Üretim Türkiye’den mi yapılmaya devam edecek?

Osman Can Özcanlı: Evet üretim Türkiye’den yapılacak ve yine Türkiye’den gönderim yapılacak.

GazeteBilkent: Son olarak gençlere bir tavsiyeniz var mı?

Osman Can Özcanlı: Çok genç yaştayken hemen iş fikirlerine atlayıp mümkün olduğunca başarısız olmaları. Üniversite çağında bir iki tane başarısızlık yaşarlarsa bana göre üniversite hayatından daha faydalı olur. Gençlere tavsiyem dersleri ve okulu çok kafaya takmadan kendi işlerini kurmaya çalışsınlar ki mezun olunca hem gerçek hayat hem de kendileriyle ilgili bir fikirleri olur ve bu tecrübe sayesinde bir iş bulabilirler. Yani sadece bunu denedikleri için iş bulacaklar ve bir iki tane başarısızlıktan sonra da en kötü üçüncüsünde başarılı olabilirler. Tabii ki bu en kötü ihtimal mesela ben ilkinde başarılı oldum.

GazeteBilkent: Siz şanslı olanlardandınız o halde.

Osman Can Özcanlı: Evet. Bence okul veya üniversite o kadar da gerekli şeyler değil. Çok fazla bir şey öğrettiklerini düşünmüyorum. Açıkçası bence liseden mezun olmak yeterli liseden mezun olup kendi işinizi kurmanızı tavsiye ediyorum, üniversite okumayı tavsiye etmiyorum.

GazeteBilkent: Bize röportaj verdiğiniz için teşekkür ederiz.

Osman Can Özcanlı: Ben teşekkür ederim.

 

Bu özel röportaj için Osman Beye teşekkür ediyoruz. İş hayatında da başarılarının devamını diliyoruz.

Leave a Reply